Alman televizyonları, ARD, ZDF, RTL, N-TV, Deutsche Welle, Sat 1 seçime saatler kalan çeşitli kamuoyu şirketlerinin yaptığı araştırmaların sonuçlarını yayınladı. Son dönemde büyük oranda oy kaybeden Hür Demokrat Parti’nin yüzde 5 barajını aşıp Federal Meclis’e girebileceği şüpheli olarak görülüyor. Son olarak 10-16 Eylül tarihleri arasında 2 bin 502 denek ile yapılan ankette ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti'nin oy oranı ise yüzde 25 çıkarken bu kesimin geleneksel koalisyon ortağı Yeşiller yüzde 9, Sol Parti ise yüzde 10’luk oy oranına sahip çıktı.


Anket sonuçlarının sandığa yansıması halinde Hıristiyan Birlik partileri ve liberallerden oluşan koalisyon hükümeti çoğunluğa ulaşamayacak. Ancak ana muhalefetteki Sosyal Demokratlar da hem Yeşiller hem de Sol Parti’yi yanına alsa bile koalisyon için çoğunluğu elde edemeyecek.

Bu durumda Hıristiyan Birlik Partileri ile Sosyal Demokrat Parti’den oluşan yüzde 64’lük oy oranına sahip bir büyük koalisyon kurulacak ya da teorik olarak Hıristiyan Birlik Partilerinin Yeşiller ile koalisyona gitmesi gündeme gelecek.

 

Anketlerde seçmenin 53’ünün Başbakan kotlusunda Angela Merkel’i görmek istediği ifade edilirken Sosyal Demokrat Parti başbakan adayı Peer Steinbrück’ü başbakanlık koltuğunda görmek isteyenlerin oranı ise yüzde 21 çıktı.

ALMANYA VE AVRUPA’DAKİ YORUMLAR


Berlin’de yayımlanan Der Tagesspiegel gazetesi, Almanya’daki genel seçimler öncesinde küçük partilerin elde edeceği başarının genel parti kültürünü değiştireceğine dair yorum yayınladı. Yorumda seçimler ardından Euro karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Federal Meclis’e girmesi halinde bunun diğer küçük siyasi partiler açısından kesin bir takım sonuçları olacağı belirtilirken, “Klasik ikili koalisyon hükümet modeli, uzun vadede geçerliliğini yitirecek. Birçok Alman’ın şu an gönlünde yatan, Sosyal Demokrat Parti ve Hıristiyan Birlik Partilerinden (CDU/CSU) oluşan bir büyük koalisyon ise istisnai bir durum olacak. O zaman Hür Demokrat Parti’den (FDP) Sol Parti’ye kadar tüm ufak partilerin kendilerine yeni bir rol bulması gerekecek. Rahatça oturup çoğunluk oluşturmaya yardım etmek yerine bireyselleşip kendi ayakları üzerinde durabilmek zorunda kalacaklar" diye devam etti.

Seçimlerde oy kullanmayanların sayısının giderek arttığına dikkat çeken Stuttgarter Zeitung ise bazı çevrelerde, seçimlere katılmamanın modern bir davranış gibi görülmeye başlandığını vurguladı. Gazete, oy vermeye gitmemekte kararlıların savunduğu argümanların, siyaseti hor görme üzerine kurulu ve ciddi bir yanlış anlamaya dayandığını kaydederek, “Tamı tamına her bir seçmenin dilediği gibi davranan ideal siyasi parti ve politikacı talep etmek, saflıktır. Seçme hakkından feragat eden, siyasî nüfuzdan da feragat etmiş olur. Anayasamızın egemen konumuna yükselttiği seçmen, egemen olmayan bir şekilde davranıyor. Seçimlere katılımın düşmesinin partiler demokrasisini bir nevi arınmaya zorlayacağına inanmak ancak bir yanılsamadır" diye devam etti.

Avusturya'dan Der Standard gazetesi ise genel seçimleri ele aldığı yorumunda, seçim kampanyalarının sıkıcı geçtiğini yazdı. Gazete, bütün Alman kanallarında seçim kampanyaları olduğunu hangi politikacının ne zaman, nerede, ne söylediğiyle ilgili açıklamaların, önümüzdeki günlerde hatırlanmayacağını kaydederken, “Politikacıların her an her yerde bulunmaları, gürültüye, temel tartışmaların kaybolmasına ve sıkıcılığa neden oluyor. Siyasi partilerin ve temsilcilerinin birbirinden ayırt edilmesini de zorlaştırıyor. Birileri biraz sesini yükselttiğinde ya da Jörg Haider'in aşağılayıcı tavrını takındığında, gürültü, patırtı ve pırıltıda kaybolmadan önce, kısa bir süre kamuoyunun dikkatini çekiyor. Siyasi partiler program yerine kişilere ağırlık veriyor. Çünkü bunu daha kolay satabiliyorlar" diye yazdı.

Moskova'dan ekonomi gazetesi RBK Daily'nin seçimlerle ilgili yorumunda, ekonomideki olumlu sonuçların Merkel'e yeniden seçilmesine yardımcı olacağını, Fransız Liberation gazetesi ise Almanya'nın yabancıların ülkeye entegrasyonu konusunda izlediği politikanın yerinde olduğunu savundu. Fransız gazetesi, şunları yazdı:

“Eğer bir Alman modeli varsa, bunu entegrasyon konusundaki başarıda aramalıyız. Almanya düşük işsizlik oranları ve düşük doğum rakamları ile güneydeki kriz ülkelerinden on binleri ülkeye çekiyor. Doğu Avrupa, Asya ve Fransa'dan saygın sanayisini ayakta tutabilmek için diplomalı genç insanları alıyor. Sosyal açıdan yıllarca dışlanmalarının ardından Türkler politikada, futbolda ve kültürde artık aktifler. Avrupa genelinden binlerce sanatçı genel havadan ve ucuz kiralardan etkilenerek Berlin'e yerleşti. Akan taze kan sayesinde dışarıya açık Avrupa'nın bir potada eridiği ülke haline gelebilir. Beklenmeyen  bir model."