Leipzig-Almanya

 

 

Alman Sosyal Demokrat Parti’nin kuruluşunun 150. yıldönümü vesilesiyle Almanya’nın Leipzig kentinde gerçekleştirilen kutlama etkinliğine katılan Kılıç, AP Başkanı Schulz’a bir mektup verdi. 

 

Mektupta, ‘Uludere’de 34 yurttaşımızın katledilmesinin üzerinden 500 gün geçti. İktidar Partisi Parlamento çokluğuyla failleri gizledi ve failler yargılanmadığı gibi ihmali olanlar üstün hizmet madalyası ile ödüllendirildi. Türkiye, Dünya’nın en büyük gazeteci cezaevine dönüştürüldü. Yüzlerce gazeteci yıllardır haklarında tek bir somut delil olmamasına rağmen sırf iktidarı eleştirdikleri ve mesleklerini icra ettikleri için tutuklular. Birçok medya kuruluşuna ceza tehdidi ile otosansür uygulandı ve uygulanmaya devam ediyor.
Yüzlerce genç parasız eğitim istedikleri için tutuklandı ve hapsedildi. Haklı taleplerine dahi müsaade edilmedi ve hatta güvenlik güçleri tarafından canlarına kast edilecek müdahaleler yapıldı. Mahkeme kararlarınca, seçilmelerinin önünde hiçbir engel olmadığına dair temiz belgelerini almalarına rağmen sırf muhalefet oldukları için 8 milletvekili 2 yıldır tutuklu bulunuyor’ denildi.

 


Kürt Sorunu’nu yakından bilindiğini  ve Avrupalılar tarafından yakından takip edildiği ifade edilen mektupta, şöyle denildi.

 

" İnsanların adeta kaderlerini tayin eden böylesine önemli bir süreç sadece ve sadece siyasi rant amacına alet ediliyor.
Sahteliği bilirkişi ve üniversitelerce ispatlanmasına rağmen sırf iktidara muhalif oldukları için binlerce kişi sahte belgelerle yargılanıyor. Dünya’nın en büyük 3. Barosu İstanbul Barosu’nun Yöneticileri savunma haklarına ve müvekkillerinin haklarına sahip çıkmaktan dolayı yargılanıyor. Ayrıca ülkemin Başbakan’ı açık açık yargıya talimat verdim diyerek yargı bağımsızlığının ne denli esaret altına alındığını resmediyor. Üstelik en üst yargı organlarını temsil eden Hakimler de yasa dışı olarak dinlendiklerini ve tehdit altında olduklarını açıkça beyan ediyor. Hak aramak ve demokratik haklarını kullanmak terör suçu sayılıyor. Bu sayede Türkiye yarı açık cezaevi koşullarında yaşıyor. Ülkemde, dünyayı ve Türkiye’yi birçok acıya boğan terör örgütleri barındırılıyor. Bu gelişmeleri sizlerde yakından takip ediyorsunuz. Silahlı güçler rahatlıkla iletişim adreslerini Türkiye olarak gösterebiliyor. Ayrıca gerek barındıkları bölgelerde gerekse Suriye’de kontrol altında tuttukları bölgelerde kendi inanç grupları dışında Hristiyan, Musevi, Alevi vb. inançların kanaat önderlerini kaçırıyor ve katlediyorlar. Bu ve buna benzer sayfalar dolusu İnsan Hak ve Özgürlüklerine aykırı uygulamalar yaşanıyor.’’

 

 Türkiye’nin Ana Muhalefet Lideri  Kılıçdaroğlu’nun , bu düşünceleri Brüksel’de AP Sosyalist Grubu ile paylaşmak istediği ifade edilen mektupta, şu açıklamalara yer verildi: ‚’ Ama ne acıdır ki inandığımız ve her yerde uğruna mücadele verdiğimiz Sosyal Demokrat ve Sosyalist düşüncenin Avrupa Temsilcisi “Burada benim istediklerimi söyleyeceksin” zorbalığını göstererek, izleri uzun yıllar kapanmayacak yaralara neden oldu. Kaldı ki Türkiye’de yaşananların en yakından muhatabı bizleriz. Bizleri dinlemek yerine kendi düşüncesini dikta etme zorbalığı ne Sosyal Demokrat ne de Sosyalistlikle tanımlanamaz. Sosyal Demokratlık ve Sosyalistlik sizin de bildiğiniz üzere insanca bir yaşam düzenini, ifade ve düşünce özgürlüğünü savunur. Bu bağlamda, yaşanılan hadiseyle ilgili Sosyal Demokrat ve Sosyalist görüşün daha fazla ağır yaralar almasına müsaade etmeyeceğinizi ve gerekeni yapacağınıza inanıyorum.’’