Bundan önceki dernekler üzerine yazdığım yazıda önerilerde bulunacağını ifade etmiştim. Göçmenler yararına bir vakıf kurulması için yeni bir adım atılmalıdır, bu yeni vakıf tüm göçmenler arasında dil, din ve ulus farkı gözetmeden, sorunlarını bir bütün olarak ele almalıdır.
 

Bu anlayışın tüm göçmenler tarafından hayata geçirilmesi için uzun ve çetin bir mücadeleden geçileceği ise kesin. Böl ve yönet anlayışının ve mantığının yerle bir edilerek göçmenlerin birliği sağlanmalıdır. Kurulacak olan vakıf tüm göçmenlerin yaşamış olduğu Avrupa toplumlarından kaynaklanan sorunları A'dan Z'ye kadar inceleyip çözüm önerileri getirmelidir.
 

Göçmenlerin geçmişten kalan ve gelecekteki tüm sorunlarını kamuoyunda dile getirerek doğru çözüm önerileri getirilmek gerekir.
 

Geçmişte olduğu gibi kısır bir döngü içine girmek yerine yeni dönemin getirdiği şartlarda çözüm önerileri sunulması ve bu çözüm önerileri tartışılmalı.
Göçmenlerin politik ve kültürel sorunlarını, yaşamış oldukları Avrupa toplumlarında ele almalı ve doğru bakış açıları sunulmalı. Yaşanılan süreçte verilmeyen tüm demokratik hakların alınması için çözüm önerileri sunmak ve bu uğurda mücadele biçimleri geliştirmek gerekir. Çözüm önerileri getirirken tüm Alman sivil toplum örgütlerini ve partileri de bu tartışma içine çekmek ve birlikte çözüm önerileri geliştirmek gerekir.

 

Çocuk yuvalarından başlayan ve okul yıllarındaki Avrupa'da karşılaştıkları tüm sorunlara kalıcı ve doğru bakış açısı getirmek gerekiyor. Almanya'daki eğitim sisteminin göçmenler için yetersiz kaldığı ve çağın gerisinde bir eğitim sistemi olduğu çok açık, bu süreçte bu eğitim sistemi çok ulusluluk anlayışı ile yeniden gözden geçirilmeli.
 

Çok uluslu, çok dilli ve çok kültürlü bir eğitim biçimini hayata geçirmek için yeni elemanlar yetiştirilmelidir.
Çok ulusluluğu sadece dilde savunma yerine eşit vatandaşlık hakları doğrultusunda çalışma yapılmalı. Göçmen gençlerin artık çok dilli meslek eğitimi ile küçülen dünyada iş bulma imkânı olmalı.

 

Göçmen kadınların Avrupa toplumlarında iki türlü ezilip zorlandıkları konulardan biri kadın olmaları, diğeri göçmen olmaları. Kadın-erkek eşitliği bu doğrultuda ele alınmalıdır. Kadınların erkek hegemonyasından kurtulması için mücadele biçimi hayata geçirilmeli.
 

Kurulacak olan Göçmenler Vakfı, cami dernekleri konusunu da ele almalı ve DİTİB gibi Türk hükümetine bağlı olmayan cami dernekleri kurmalı. Öte yandan cami derneklerinin sorunları da ele alınmalı.
 

Tüm göçmenlere şimdiye kadar verilmemiş olan çifte vatandaşlık ve seçme seçilme hakkı için göçmenler bilgilendirilmeli ve haklarını almaları için mücadele içine çekilmelidir. Irkçılık, milliyetçiliğe ve yabancı düşmanlığına karşı kalıcı mücadelede alanları oluşturulmalı, tüm halklar ile yeni mücadele şekli geliştirilmelidir. Gönüllü kültür alışverişini de ön plana çıkartmak gerekir.
 

Göçmenleri ikinci sınıf olarak gören bir sistem yerine, daha sosyal ve daha insancıl, kimsenin kimse tarafindan horlanıp ezilmedigi bir gelecek için mücadele ve yeni bir anlayış kaçınılmazdır.