Sevgili okuyucular,

10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılacak olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti 12. Cumhurbaşkanını seçmek hızlı adımlarla, belirsizliğin girdabına sürüklenmektedir.

Başbakan, Cumhurbaşkanı adayı, R.T. Erdoğan İstanbul Maltepe mitinginde hiddetle konuşuyor, Maltepe miting meydanında bulunan, R.T. Erdoğan katılımcılarla birlikte İstiklal marşını söyleyerek başlıyor, her zaman olduğu gibi Fatiha okunarak, Maltepe meydanında miting sona eriyor. Yapılan toplantılar, mitingler san ki, siyasal bir eylem olmaktan çok dini ayinler gibi topluma sunulmaktadır. R.T. Erdoğan, dağarcığında ne kadar, ‘milliyetçi’ ‘dini’ birikim varsa, mitinglerde kullanmakta, adeta nefret suçu içeren konuşmalarıyla, toplumu kamplaştırmaktadır.

Her fırsatta, Alevileri, Kürtleri, rencide edecek konuşmalarını, ‘ısrarla’ sürdürmektedir. Maltepe mitingde, dağarcığındaki zehir'i akıtırcasına, bunlar ‘Alevi, Zaza, Mısır doğumlu’ diyerekten, ayrıştırma ve ‘aşağılamya devam etmiştir.

Başbakan R.T. Erdoğan gün geçtikçe, ‘hırçın’ davranışını, kızgınlığını, nefret dilini yeniden kullanarak, toplumu kamplaştırmayı elinden geldiğince sürdürmeye devam etmektedir. R.T. Erdoğan, söylemlerinde, ‘ben 76 milyonun başbakanıyım, cumhurbaşkanı olacağım’ vurgusunu her fırsatta öne çıkarmaktadır.

Sormazlarımı, ‘Aleviler, Zaza’lar, Mısırda doğanlar’ bu ülkenin vatandaşı değiller mi? Yoksa bunlar ’76 milyonun’ içinde sayılmamakta mıdırlar?

Bu ırkçı söylemler bir şeyi hatırlatmaktadır. ‘’sen yahudisin, sen musevi'sin, sen Polonyalısın, sen komünistsin, sen sendikacısın, sen sosyal demokratsın’’ diyerek toplumu kamplaştırıp, daha sonrada bu güçlere karşı soykırım kampanyası yürüten, Nazi Almanya’sından farkı nedir? Nazilerin führeri (lideri) Adolf Hitler’den, söylem olarak farkınız nedir? Birisi, ‘sen yahudisin, sen Polonyalısın, sen komünistsin’ diyor. Bir diğeri, ‘sen Alevisin, sen Zaza’sın, sen Mısır doğumlusun’ diyebilmektedir. Söylem nüans farklılığı olsa da, özü, karakteri aynıdır. Irkçılıktır. Faşizmdir...

Kadınların, kahkaha atmasından, ‘rahatsız’ olan, kadınlara sadece seks objesi olarak yaklaşan, kadın denince akıllarına, cinsellikleri gelen bir iktidar ve ırkçılık, ikiz kardeş gibidirler.

Bir insanın farklı inançlarda olması, farklı etnik kökene sahip olması veya bir başka ülkede Dünya’ya gelmiş olması, nasıl bir ‘suç’ teşkil edebilir? Böyle bir olguyu, ‘suç’ olarak algılayan veya ‘suçlamak’ için kendine, ‘malzeme’ olarak, bu yöntemi, ‘seçen’ bir insan nasıl Türkiye coğrafyasında yaşayan, 76 milyon insanın Cumhurbaşkanı olabilir? Kamuoyunun, vicdani sorumlulukları buna izin verir mi? Böyle bir insan Cumhurbaşkanı olursa, acaba toplumun tümünü temsil edebilir mi? Dikkatlerinize sunmak isterim…

30 Mart 2014 yerel seçim çalışmalarında, kendisine muhalefet edenlerin inancını, etnik kimliğini, ‘sorgulayan’ 15 yaşında ekmek almak için evinden çıkan ve bir daha geri dönemeyen, yaşamdan koparılan Berkin Elvan’ın, annesini miting meydanlarında, ‘yuhalatan’ bir insan, Cumhurbaşkanı olarak, ülkede yaşayan herkese eşit mesafede olabilir mi?

Bu tarz, ırkçı söylemleri miting alanlarında kitlelere sunmak ve onların tekrarlamasını, ‘talep etmek’ hiçte Nazi Almanya’sının uzağında olmadığımızı akıllara getirmektedir.

Muhalefet liderlerin in’de, başbakandan aşağı kalan konuşmalarını gözlemlemek aslında pekte mümkün değildir. Aynı dil, üslup, farklı nüanslarla devam etmektedir. Kemal Kılıçtaroğlu, ‘bayrakları, bayrak yapan, üstündeki kandır’ söylemi ile R.T. Erdoğan’dan farklı olarak ne söylemiştir?

Peki, sormazlar mı, ne, hangi kandır? Bu konuşmayı, Hatay’da, Arap kökenli ve Kürtlerin yoğunluklu yaşadığı bir şehirde konuşurken, K. Kılıçdaroğlu, mitinge katılanların gözlerinin içine baktı mı, hiç? MHP’nin ırkçılığını burada uzun uzun yazmaya gerek yok. Boş yere satır aralarını doldurmak istemiyorum.

Evet, başbakana, R.T. Erdoğan, ‘haklıdır’ coğrafyamızda yaşayan halklarımızın, önemli bir bölümü Alevi’dir! Zaza’dır! Bir çoğumuz yer kürenin farklı coğrafyasında Dünya’ya gözlerini açmıştır!

Unutmayalım ki, bu doğanın kanunudur. Dünya’ya gözlerini açan, her canlının, canlılar içinde en önemli bir varlık olan insanların, hangi coğrafyada, hangi ülkede, hangi etnik kökene ve hangi inanca sahip olacaklarını kendileri tercih etmemektedirler. Ne yazık’ki, R.T.

Erdoğan’da bugün sahip olduğu, etnik, inanç ve doğduğu coğrafya yı, kendisi tercih etmemiştir; Bir konuyu hatırlatmakta yarar var. Evet, bizler Alevi’yiz, Zaza’yız, Kadın’ız, Mısırda, Suriye’de, Irak’ta, Almanya ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde Dünya’ya gelmiş olabiliriz. Bu farklılıklarımız, zenginliğimizdir. Yaşam’daki renklerimizdir.

Bir farkımız vardır. Hırsız değiliz. Yolsuzluk yapmadık. Rüşvet almadık. İhalelere fesat karıştırarak, kamu mallarını hortumlamadık.

Bölge coğrafyasında yaşanılan katliamlar karşısında dimdik durduk, ‘hoşumuza gideni’ onaylamadık. Kasalarda, evlerde, ‘sıfırlanacak’ paramız olmadı. İnançlarımızı politikaya malzeme yapmadık. Vb…

Başbakan, R.T. Erdoğan’a, inat; Türkiye toplumu, hep bir ağızdan, köşe yazarları tuşlarına basarken, kahvede sohbet ederken, fabrikada çarkların başında, Üniversite kürsülerinde, sokakta, yaşamın her alanında, Alevi’yiz, Zaza’yız, Mısır’da doğduk, Kadın’ız, diyerekten, kahkahalarımızı patlatarak, yer küreyi inletelim!

Kahkahalarımız, yeni yaşamı, yeni bir Türkiye’yi, inşa etmek için olmalıdır!

Ve soralım, siz kimsiniz? R.T. Erdoğan, nerede doğdu ve kimdir?

Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile

04 Ağustos 2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP