İktidar bloğundaki çatlak, Sedat Peker’le sınırlı değil…

Örgütte, parti yönetiminde, bakanlar arasında, yandaş medyada homurdanmalar olduğu epeydir biliniyordu. Başkanlık sistemiyle Meclis önemsizleşip bakanlar da Saray sekreteri haline gelince, Erdoğan’a ulaşamayıp tabanın taleplerini yerine getiremez hale gelen örgütler, vekiller şikâyet etmeye başlamıştı. MHP’nin kadrolara el koyması, yolsuzluk iddialarının yayılması, bugüne kadar tabanı birarada tutan rant zincirinin kırılması, çatlamalara yol açıyordu. Son dönem itiraflar, karşılıklı suçlamalar başladı. Geçen hafta Fatih Tezcan, Peker’in açıklamalarının, buzdağının sadece ucu olduğunu söyleyip kampanyaya katıldı. 

Erdoğan’la yola çıkanlar çoktan partilerini kurup muhalefete geçtiler. Şimdi yanında son kalanlar da –kâh para bittiği için, kâh gidişatı gördükleri için- sızlanmaya başladılar. Cem Küçük’ün, “Erdoğan giderse hepimiz yargılanırız” diyerek açıkça dile getirdiği kaygının yaygın olduğu anlaşılıyor.

Sayıştay seçiminde iktidar blokunun fire vermesi, bunun önemli göstergelerinden biri oldu. Saray’ın Personel Müdürü Metin Yener’in, hayatında önünden geçmediği Sayıştay’a başkan atanması, tepki yaratmıştı. Saray’a kadar uzanan yolsuzluk iddialarının alıp yürüdüğü bir dönemde, o yolsuzlukları soruşturmak ve hesabını sormakla görevli kuruma bir Saray memurunun kayyum olarak atanması olacak iş değildi. Muhalefet bunu dile getirdi, ama yeni olan, bu eleştirilere iktidar blokundan da katılanların olmasıydı. Saray’ın emirlerini, Meclis’te emir-komuta zinciri içinde el kaldırıp onaylamakla görevli olan ve genelde böyle davranan Cumhur İttifakı vekilleri, bu kez fire verdi. Salı günkü oylamada sandıktan 10 boş, bir geçersiz oy çıktı. 4 oy da AKP’nin diğer adayına verildi. Yani 15 vekil, Erdoğan’ın iradesine karşı geldi. 

Bu pasif itirazın ne kadarı vicdanla, ne kadarı cüzdanla ilgili bilmiyorum; ama iktidarda görünür hale gelen bu çatlağın, gün be gün büyüyüp derinleşeceğini tahmin ediyorum.

İnsanlık için küçük, AKP için büyük adım…