Sevgili okuyucular,

AKP devleti kendi içinde bir çatlakla karşı-karşıya mı? Cumhurbaşkanı, ‘kaçak saraydan’ kendi atadığı hükümetle çatışmalı açıklamalarına devam ediyor. AKP hükümetinin icraatlarına, hükümet üyelerinin açıklamalarına, ‘katılmadığını’ her fırsatta ilan den, R.T. Erdoğan, yeri, geldiğinde de, Hükümet üyeleri olan bakanları, AKP kurmaylarını, ‘azarlayarak’ ‘fırçalayarak’ tenkit etmekten kendini alamamaktadır.

AKP devletinin 13 yıla yakındır iktidarı çatırdamaktadır. Artık ‘aynıların, aynı yerde’ dahi yürümelerinin giderek güçlendiği, Haziran 2015 de yapılacak genel seçimlere doğru geri sayımın başladığı şu günlerde, AKP içindeki çatışmaların giderek yoğunlaşacağı gerçeği ile karşı-karşıyayız.

Bu çatışmaların temelinde yaşananların, seçimlerde kimlerin ön planda yer alacağı, adaylık listelerinde kimlerin ilk sıralarda yer alacağı gerçeğini gözlemlememiz gerektiğinin altını çizmede yarar var.

Ankara beş tepedeki, ‘kaçak sarayın’ hükümranı ile bugünlerde Çankaya’nın, burçlarındaki köşke adım atmış olan, başbakan Ahmet Davutoğlu ve çevresinde organize olmuş ekip arasında, Ankara’daki, iktidara kim hâkim olacak, deyim yerindeyse, ‘sütün kaymağını’ kim yiyecek, talan düzeninden kim daha çok faydalanacak kavgası ivme kazanarak devam etmektedir.

Bu kavga, bir taraftan ivme kazanırken, görüntü tıpkı kayıkçı kavgası gibi devam edebileceği kadar, bazen de, şiddetlenerek, birbirlerini ekarte etmeye kadar varabilir.

Ben satırlarımı yazarken şu cümleleri anımsar gibiyim. ‘’olmaz, asla, AKP içinde bu ekip bir-birini yemezler, kimse R.T. Erdoğan’a karşı durmaz’’ diyebilenlerin olacağını biliyorum.

Ama birde yaşanmış bir gerçek var. Dün, R.T. Erdoğan’ın, ‘’ne istedi de, vermedik’’ ‘’ “Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır. Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz” açıklamalarıyla Fettullah Gülen’e ‘yalvarmadılar’mı?

Bu ve buna benzer birçok açıklama, R.T. Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AKP kurmayları tarafından defalarca kez yapılmadı mı?

Peki, sonuç ne oldu? Kendi içlerinde çıkar kavgası kızışınca, deyim yerindeyse, ‘gemileri yaktılar’ birbirlerini, ‘vatan hainliği’ devlet içinde organize olan, ‘paralel devlet’ ‘’hırsız, rüşvetçi, ihaleye fesat karıştıran, yolsuzluk yapan, dolandırıcılıkla’’ suçlayarak, kim-kime daha çok zarar verecek kavgasına tutuştular.

Bu nedenle, AKP devleti kendi içinde çok parçalı, çıkar ilişkilerine dayanan, yeri geldiğinde bir-birlerini de yemekten, ekarte etmek çekinmeyecek organizasyondur.

Gelinen aşamada, AKP yeni bir kavganın, buna ‘kayıkçı kavgası da’ özgün şartlara bağlı olarak denebilir, tutuştular. Kavga giderek, tarafların, taraflara dalkavukluk yapanların karışması ile devam edecektir.

R.T. Erdoğan, B. Arınç, İ.M. Gökçek denklemi!R.T. Erdoğan, hükümetin icraatlarından hoşnut olmadığını, özellikle çözüm sürecine yönelik olarak, ‘atılan adımların’ kendisi tarafından onaylanmadığını, R.T. Erdoğan biz zati kendi açıklamalarından görebilmekteyiz.

R.T. Erdoğan, Merkez bankası, ekonomik gelişmeler konusunda açıklamalarıyla, kendi atadığı hükümetle çatışma durumundadır. R.T.E. ‘’Kürt sorunu yoktur’’ diyerek, Dolmabahçe sarayında yapılan ‘ortak basın açıklamasını’ ‘‘kabullenmediğini’’ beyan edebilmektedir.

AKP hükümeti, Halkların Demokratik Partisi HDP’nin ve İmralı heyetinin birlikte karar verdikleri, ‘gözlemci heyetine’ karşı olduğunu her fırsatta beyan etmektedir. B. Arınç ise, R.T. E’nin açıklamalarına karşılık, ‘’cumhurbaşkanı hissi davranmaktadır. Ben hükümetimi ve başbakanımı sonuna kadar savunurum’’ diyerek, tepkisini göstermektedir.

R.T.Erdoğan, B. Arınç için, ‘koltuk sevdalıları var’’ diyerek, tepkisini göstermiş ve birazda aşağılamıştır.

Devreye, İ.M. Gökçek girmiş: Ve ‘’AZİZ MİLLETİM. BU AÇIKLAMAMI YAPARKEN ÇOK DÜŞÜNDÜM. AMA SONUNDA YAZMAYA KARAR VERDİM...AK PARTİMİZDE FİTNE ATEŞİNİ YAKMAK İSTEYENLER VAR.

HEP MERAK ETMİŞİMDİR...ACABA BİZE NERDEN VURACAKLAR...İTİRAF ETMELİYİM, BÖYLE BİR DARBE BEKLEMİYORDUM... BİZİ İÇİMİZDEN VURMAK İSTEDİLER.

ARINÇ'IN ÇIKIŞI PARALEL YAPININ TALİMATIYLA OLMUŞTUR. BÜLENT ARINÇ GİBİ DAVA ADAMI OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR KİŞİNİN FİTNE ATEŞİNİ YAKACAK. BÜLENT ARINÇ'A ŞU ANDAN İTİBAREN DÜŞEN GÖREV, ÖNCE HÜKÜMET SÖZCÜLÜĞÜNDEN SONRA DA BAŞBAKAN YARDIMCILIĞINDAN DERHAL İSTİFA ETMESİDİR...’’

Bülent Arınç; İ.M. Gökçek’e, hitaben, ‘’Konuşsam Nevin Hanım’ı üzmüş olacağım. Gökçek’le ilgili 100 konuyu seçimden sonra konuşmak isterim. Hatta Biz kimin nerede havlayacağını, hangi işler çevireceğini biz biliriz. İsterseniz size yazar gizli bir mektup veririm, seçimden sonra açarsınız. Gökçek oğlunun milletvekili adaylığını netleştirmek istiyor.’’ B. Arınç, daha da fazlasını söyleyebilmektedir. Konuya ilişkin haberleri izlediğimizde, gerekli bilgiyi edinmek mümkündür.

Görüldüğü gibi, AKP devleti içinde, çıkar kavgası, post kavgası giderek ivme kazanarak büyümektedir. Anlaşılan, AKP devleti içinde süren kavgada tetikler çekilmiş, ‘ok yaydan’ çıkmıştır.

Demokrasi bileşenlerine düşen görev bu kavgadan, bu çelişkilerden demokrasi mücadelesi lehine nasıl faydalanılabilecek, yaşanılan mevcut karanlık süreçten aydınlığa doğru nasıl yol alabiliriz, adım atılır noktasında hareket etmektir.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

23 Mart 2015

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP