Ülkemizi bitişik ikizler yönetiyor. Bugüne kadar tek adam yönetimi olduğunu sananlar feci şekilde yanıldıklarını sanırım artık görmüşlerdir. Bir mafya piyonunun vezir hamlesine veya 'iktidarın rotasını biz çiziyoruz' diyen Ergenekon'cu 'solcu'nun tafrasına sesini çıkaramayan Tek adamın bu haliyle sanırım tek olmadığı anlaşılmıştır.

RTE'nin, Ergenekon'cularla çatışacağına ilişkin cılız da olsa ilk sinyaller verilmiş bulunuyor. Birincisi daha Erdoğan konuşmadan Bahçeli'nin hemen her konuda acil tavır belirlemesi, ikincisi, Erdoğan'ın Bahçeli'yi yeni döneme hazırlamak ve çatışma noktalarını törpülemek için Kıbrıs'a pikniğe götürmesi, üçüncüsü, Emine Erdoğan'ın, dizilerle ilgili söylediği "Katiller, mafya babaları, zorbalar rol model gibi lanse edilmesin" sözü devletin mafyası A. Çakıcı'ya söylenmiş gibi yorumlanmasına rağmen bu yorumlara karşı Saray'dan bir açıklamanın gelmemiş olması sayılabilir.

Kendilerine ulusalcı, milliyetçi diyenlerin veya tırnak içindeki solcuların halka kendilerini kahraman gibi alkışlatmak isteyecekleri günler yaklaşıyor. Hatta 'sol' muhalefetin 'Aslan Sosyal-Demokrat' kesilmeleri bile mümkün. Bütün bu gelişmeleri görebilmek için, iç ve dış dinamiklere, dünya ve ülkedeki gelişmelere soğukkanlı bir şekilde göz atmamız gerekiyor.

ABD'de ki yönetim değişikliği RTE iktidarı için önemli iki koruma zırhını kaldırıyor. Birincisi, Erdoğan'ı her şart altında koruyan Trump'ın gitmesi. İkincisi de yeni gelen Demokrat Başkan'ın sistemin çıkarlar için harekete geçecek olmasıdır. Bunun için şimdilik ortada gözüken neden S-400'lerin varlığı. Bunun için yakında Trump'ın önüne yaptırım yasası konacak. Ülke sorunlarını da içeren bu yasayı onaylama veya veto etme ihtimali ortada. Eğer veto edilmezse şubat ayı itibariyle ABD-Türkiye siyasi krizi başlayacak. Yok veto edilirse yeni yönetim bu yasayı yürürlüğe koyacağı için kriz Mart-Nisan ayına sarkmış olacak. Ama sonuçta çanlar çalacak!

Ayrıca S-400 dışında Suriye, Akdeniz, Libya vb. dışarda çözüm bekleyen noktalar ve de göstermelik de olsa siyasi iyileştirme baskıları krizi daha da tetikleyecek. Fakat tek adamı bekleyen esas tehlike kitle hareketinin bir şekilde sokağa inmesi olacaktır. Daha öncede belirttiğim gibi bu tür kitle hareketlerinden olağanüstü rahatsız olan derin ABD, RTE'ye baskısını artıracak hatta yönetimini paylaşmasını isteyecektir. Bu istek de AKP-MHP ortaklığı daha doğrusu Ergenekon ile olan ittifakını kökünden sarsacaktır.

Bir zamanlar ABD projesi olan AKP artık değildir. Eskimiştir! ABD'nin yeni projesi A. Gül diğer bir deyimle DEVA partisidir. Davutoğlu stepne olarak yedektedir. Bu açıdan ciddi kitle hareketi kendini dayatmazsa RTE iktidarını bunlarla paylaşacak, yoksa kaçıp gidecektir. İç savaş hazırlığı yapmış da olsa bunu göze alacak küresel konjonktür müsait değil. Göze alsa bile orduyu, ABD'nin veya arası bozulmuş olan Ergenekon'un maniple etme ihtimali daha güçlü. Bu nedenle hiçbir şansı olmaz! Fakat bu durumda kitleleri kırk katır veya kırk satır beklediğini de bilmemiz gerek. Kitlelerin örgütlü ve bilinçli bir iktidar yürüyüşünü beklemediğimize göre şimdilik görünen köy bunlar.

Ayrıca S-400 ve özellikle de Suriye konusunda ki çatışma noktası aslında iki ucu boklu değnek. Bugüne kadar iki süper devleti tavizlerle oyalama başarısını gösteren RTE, yolun sonuna gelmiş bulunuyor. Ya S-400'leri kaldırıp Rusya ile, ya da kaldırmayıp ABD ile papaz olacak. Aynı çatışma Suriye'de de onu bekliyor. PYD ile ilişki kurarsa Ergenekon'un hamlelerine, kurmazsa yeni ABD yönetiminin baskılarına muhatap olacağı kesin.

Sonuçta tüm bu gelişmelerin ışığında muhalefet güçlerinden yeni ve alışılmadık çıkışlar bekleneceği gibi, iktidar kanadından da muhalefete karşı kolpacı ve korkutma amaçlı senaryolar gündeme gelecektir. Hoş bu satırları yazarken Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'na yönelik suikast balonları patlatıldı bile. Bunları değişik biçimlerde ki senaryolar takip edebilir. Bunda ki amaç açıktır: İktidar en güçlü muhalefeti(CHP'yi) sokaktan uzak tutma stratejisi izlerken(çünkü Mısır deneyi onlara bunu öğretti), muhalefette(özellikle CHP) yeni döneme hazırlık yapmaya çalışıyor diyebiliriz. Hem iktidarın hamlelerine, karşı hamle yapıyor, hem de kitlelerin muhtemel bir sokak hareketini kontrol etmek için onların hassas olduğu konulara eğiliyor: yerel iktidarlarda asgari ücretleri artırmak, yolsuzlukları açıklamak, yardım, iş bulma vb destek paketlerini hızlandırmak vs.

Evet işçi sınıfı ve onun temsilcisi iddiasında ki devrimciler ne yapıyor? Sanırım seyrediyor veya benim bilmediğim çalışmalar yapıyor olabilirler mi? Düşük yoğunluklu da olsa şimdilik F. Mehmet Maçoğlu'larına ihtiyacımız var.