“De te fabula narratur.”(1)

Hâkim ve Savcılar Kurulu, Türkiye’de Covid-19 salgınıyla bağlantılı ilk “resmî” ölümden (10 Mart 2020) 10 gün sonra, bir yasayla ilgili olarak, yalnızca birkaç kadın örgütü dışında gözlerden kaçan, ama dikkate değer bir “ek karar” yayınladı… “6284 sayılı kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin coronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğine…”

Bir başka deyişle, “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kapsamında, aile içinde şiddet uygulayan bireyin müşterek konuttan hâkim takdiriyle uzaklaştırılma kararı verilmesini öngören hüküm, HSK eliyle “coronavirüs” gerekçesiyle bir nev’i askıya alınıyordu…

Okulların kapatılması, maçların ertelenmesi, belirli yaş gruplarının sokağa çıkmalarının kısıtlanması vb. kritik önlemlerin tartışmaları arasında, bir hayli “marjinal” kalan bir vakaya HSK’nın neden “taktığı”, yerinde bir soru. Öyle ya, 2018 Yılı Adli İstatistikleri’ne göre 6284 sayılı yasaya muhalefet, yani aile içi şiddete ilişkin adliyeye intikal etmiş toplam vaka sayısı: 3967. Bu vakalardan 3245’i, yani yüzde 81.6’sında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı çıkmış. Kamu davası açılan vaka sayısı 511, oranı yüzde 12.9. “Diğer karar” başlığı altında ise 220 vaka yer alıyor: yüzde 5.5.(2)

Bir başka deyişle, HSK, sayıları birkaç bini geçmeyen kadına şiddet sanığına, tasanın öngördüğü gibi geçici evden uzaklaştırma yaptırımı uygulanması konusunda hâkimleri uyarıyor. Bir yığın acil önlem (işten çıkarmaların yasaklanması, maske-dezenfektan temini, kent dışı yolculukların yasaklanması, kapatılan işyerleri çalışanlarına yönelik ödenekler…) bu denli uzun süre bekletilirken bu kadar “marjinal” bir sayıya ilişkin özel düzenleme gayretkeşliğinin nedeni ne ola ki? Üstelik de adliyelerde sadece sanıklı duruşmalar görülürken ve diğer tüm davalar neredeyse askıya alınmışken?

Bu yeni düzenlemeyle hâkimlerin şiddet faili kocaya (ya da baba, ağabey, sevgili…) evden uzaklaştırma hükmünü uygulamakta bir hayli tereddütlü davranacağı, aşikâr. Bu, şiddet gören kadınların, şiddet uygulayan koca/baba/kardeş/sevgiliyle aynı evde -üstelik de çıkmamacasına- birlikte kalmaya mahkûm edilmesi demek. Potansiyel katille potansiyel maktulü aynı hücrede kalma cezasına mahkûm etmek gibi bir şey. Tabii buna bir de coronavirüsün katmerlendirdiği ekonomik krizin etkilerini eklemek gerek: işsizlik, parasızlık, kira için sıkıştıran ev sahibi, kapatılamayan bakkal borcu, ödenemeyen elektrik faturası… Sıcak “aile yuvası”nı patlayıcı deposuna dönüştüren bir dizi etken. Hele ki, bizzat İçişler Bakanı Süleyman Soylu’nun açıkladığına göre 2019 yılı içinde kadın cinayetlerinin yüzde 73’ünün evde işlendiği düşünüldüğünde(3)

Bu “evden uzaklaştır(ama)ma” yaptırımına, bir de siyasileri içeride bırakıp “adi suçlular”ı (hırsızlar, katiller, sapıklar…) salıveren “Corona affı” ile çıkacak olanları eklerseniz, “evden çıkma” kampanyasının kadınların çoğu için nasıl bir cehenneme dönüşeceğini düşünebilirsiniz…

Veriler şimdiden bunu doğruluyor. Bu gidişle, virüs kaynaklı ölümlere, bir de kadın cinayetlerini eklemek gerekecek. Nitekim İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün verilerine göre İstanbul’da 2019 Mart’ında 1 804 olan aile içi şiddet vakası, Mart 2020’de 2 493’e fırlamış.(4) Artış oranı yüzde 38.2! Emniyet verilerine göre, asayiş suçları azalırken, kadına şiddet, tırmanıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ise, sokağa çıkma kısıtlamalarının ilk 15 gününde 18 kadının öldürüldüğünü açıklıyor.(5) Yukarıda değindiğim koşullar ağırlaştıkça, bu oranın daha da tırmanacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yok.(6)

Bu “trend” Türkiye’ye özgü değil. Örneğin salgını önlemeye yönelik tedbirler kadına yönelik şiddet vakalarında Fransa’da yüzde 30’luk bir artışa yol açmış. Çin’de ev-içi şiddet vakaları üçe katlanmış. ABD’de de yüzde 30’luk bir artış kaydediliyor. İngiltere ve Galler’deki yerel istismar kuruluşlarına göre İngiltere’de Ulusal İstismar Yardım Hattı’na yapılan çağrılar yüzde 65 arttı.

Fark şu ki, bu ülkelerin çoğunda ev tecridinin kadınların başına patlamaması konusunda çaba gösteriyorlar: Örneğin Fransa’da İçişleri Bakanlığı şiddet mağdurlarının karakola gitmeden, en yakın eczaneden bildirimde bulunabilmesini sağladı; boşalan otel odalarının bir kısmı şiddet mağdurlarına açıldı… Kanada’da Başbakan Justin Trudeau, kadın sığınma evleri, cinsel saldırı merkezleri ve çocuk barınakları için toplam 50 milyon dolarlık destek paketi açıkladı. Avustralya’da da ev içi, aile içi ve cinsel şiddet mağdurları için açıklanan paketin büyüklüğü 92 milyon doları buluyor. Almanya yeni sığınma evleri açıyor. Avusturya ise önlemlere uyumlu özel yasa hazırlığı yapıyor…(7)

Türkiye mi? Sendikaların,(8) kadın örgütlerinin uyarılarına, bu konuda meclise verilen önergelere(9) karşın, “tık” yok. Kadınları potansiyel katilleriyle aynı eve kapatmak anlamına gelen HSK kararından sonra, kadınları yüzyüze oldukları şiddet ve tehdide karşı savunacak en küçük bir önlem yok!

AKP iktidarının “krizleri fırsata çevirme” konusundaki mahareti malum… Öyle gözüküyor ki, HSK “tavsiyesi” bu girişimlerden biri.

Nasıl mı?

6284 sayılı yasa ile ona kaynaklık eden İstanbul Sözleşmesi’nin İslamcı çevrelerde nasıl bireleştiri bombardımanına tutulduğu, yabancımız değil. Başta Akit gazetesi olmak üzere reaksiyoner medyada manipülatif istatistikler desteğinde, 6284 Sayılı Yasa’nın erkekleri nasıl mağdur ettiği, “sıcak aile yuvası”nın temellerini nasıl sarstığı, masum çocukları nasıl “babasız” bıraktığına dair haberler yayınlanıp duruyor. (10) 6284 sayılı kanundan kimler memnun, kimler memnun değil önce bunlara bakmak gerekiyor. Kimler memnun? Topluma sadece kadın penceresinden bakan feministler, AK Parti’nin çıkardığı hemen her kanuna itiraz eden LGBT’liler, solaklar, Kemalistler memnun. Aile içindeki en küçük tartışmada, hemen boşanma kararı verilmesini öngörenler memnun. Peki kimler 6284’ten rahatsız? Türk toplumunun örf ve adetlerine saygılı olanla, aileyi toplumun merkezi olarak görenler, ailedeki ufak tefek rahatsızlıkların uzlaştırma ile çözümlenmesi gerektiğini, en küçük ihtilafta hemen mahkemenin, karakolun devreye girmemesi gerektiğini savunanlar rahatsız. Bu durumda, siyasi iktidar konuyu bir daha incelemeli” (11) yollu telkinler hedefini bulmuş olmalı ki, Tayyip Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’nin gözden geçirileceğine dair (AKP’li kadın vekillerin dahi tepkisini çeken) bir açıklama yaptı. (12) Nihayetinde, “Topluma sadece kadın penceresinden bakan feministler, AKP’nin çıkardığı hemen her kanuna itiraz eden LGBT’liler, solaklar, Kemalistler”le aynı karede gözükmek, tabandakinden tepedekine, tüm AKP camiası için bir kâbus…

Hâl böyle olunca, HSK kararı, Coronavirüs “kriz”ini fırsata çevirmenin bir yolu olabilir mi? Nihayetinde, ev içi şiddetin bu denli “abartılması” AKP’nin içinde ya da kıyısında duran “erkek” bürokrasinin bir türlü anlamlandıramadığı bir “incelik” bir “Batı taklitçiliği”. Bir milletvekilinin evinde ölü bulunan yabancı uyruklu bir kadın bakıcının soruşturmasının “intihar” yaftasıyla alel acele kapatıldığı, Dersim’de genç bir kadının bir polisin oğlu olan sevgilisiyle görüştükten sonra ortadan kaybolması ardından polis ve oğlunun ilden apar topar uzaklaştırıldığı, eski bir içişleri bakanının milletvekili olan oğlunun adının tecavüz iddialarıyla karıştığı Kazak gazeteci kadının ölümü kayıtlara “intihar” diye geçerken, şüpheli oğulun helikopterle olay yerinden kaçırıldığı… bir melanet dizisinde, kafası bozulan erkek yurttaşların kafasını-gözünü kırdığı ya da katlettiği kadınlar kimin umurunda? Nihayetinde, bunlar Batman’lı ilahiyatçı Mürşit Cevahir’in de dile getirdiği gibi, “evlenirken de boşanırken de Allah ve Resulü’nün kurallarına riayet etmememiz”den(13) kaynaklanıyor!

Mevcut iktidar koşullarında Coronavirüs tecridinin bir kadın katliamının önünü açması, kaçınılmaz gibi duruyor. Buna “Hayır” demek, yalnızca kadın örgütlerinin değil, tüm emek güçlerinin, devrimci muhalefetin ivedi görevlerindendir.

9 Nisan 2020 14:40:31, İstanbul.

N O T L A R

[*]Newroz, Nisan 2020…

 (1) “Anlatılan senin hikâyendir.”

(2) Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, Adli İstatistikler 2018.

(3) “Salgın Süresince Erkek Şiddeti Arttı, Devlet Kadınlara ‘Sosyal Mesafeli’…”, https://gazetekarinca.com/ 2020/04/salgin-suresince-erkek-siddeti-artti-devlet-kadinlara-sosyal-mesafeli/

 (4) “İstanbul’da Aile İçi Şiddet Arttı”, S.S. Ajans-İstanbul, 6 Nisan 2020.

(5)“15 Gün İçinde 18 Kadın Öldü”, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/15-gun-icinde-18-kadin-oldu-41483163

(6) “Malum her yer kapalı; kahveler, meyhaneler, camiler... Erkekler evde. Dernek üyelerimizden biri aracılığıyla bize ulaşan 3 çocuk annesi, eşi işçi olan bir kadın bu ‘kapalılığın’ ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor: ‘Normalde mesaisi bitince gider dışarıda içer, eve geç gelirdi. Eğer erken davranıp çocuklarla uyumuşsak, bana saldırmazdı. Ama şimdi işten çıkıp, saat 7’de elinde içki poşetiyle geliyor. İçip içip beni dövüyor. En son polisi aradım, polis 5 saat sonra geldi. Hiçbir şey de yapmadı...’ Polis, üstüne üstlük kadına ‘Her yerde korona salgını var, sizin için güvenli yer yok, evde kalın’ deyip adama da nasihat etmiş. Alo 183’ü aramasını söyledik, ama ‘Evde yanımda o varken 183’ü arayamam’ dedi. Sığınmaevine gitme konusunda da kaygıları büyük. ‘Çocuklarımı almazlarsa…’, ‘Ya orada salgında yeterli önlem alınmıyorsa…’, ‘Salgın bitince ne olacak….’ soruları devam ediyor.” (“Corona Günlerinde Kadına Şiddet: Bahaneler Arttı, Acil Önlem Şart!” Evrensel, 24 Mart 2020… https://www.evrensel.net /haber/400325/korona-gunlerinde-kadina-siddet-bahaneler-artti-acil-onlem-sart

(7) “Corona Günleri Artan Şiddete Acil Önlem Gerektiriyor”, Deutsche Welle Türkçe, 24 Mart 2020… https://www.dw.com/tr/korona-g%C3%BCnleri-artan-%C5%9Fiddete-acil-%C3%B6nlem-gerektiriyor/a-53023681

(8)“DİSK Kadın Komisyonu’ndan Kadına Yönelik Şiddete Karşı 5 Talep”, 2 Nisan 2020… https://www.ekmekvegul.net/gundem/disk-kadin-komisyonundan-kadina-yoenelik-siddete-karsi-5-talep 

(9) “HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Covid-19 kapsamında evde kal çağrısıyla kadınların daha çok şiddete maruz kalmasını Meclis gündemine taşıdı.” (“Kadına Yönelik Artan Şiddet Meclis’te”… https://ozgurdenizli.com/kadina-yonelik-artan-siddet-mecliste/)

(10) Faruk Arslan, “6284 Yuva Yıkıyor”, https://www.yeniakit.com.tr/haber/6284-yuva-yikiyor-393091.html; Faruk Arslan, “Aileyi Yıkan 6284 Değiştirilsin”, https://www.yeniakit.com.tr/haber/aileyi-yikan-6284-degistirilsin-394318.html ; Faruk Arslan, “6284 babayı aileden koparıyor” https://www.yeniakit.com.tr/haber/6284-babayi-aileden-kopariyor-393721.html ; “6284 sayılı kanun aileyi dağıtıyor”, https://batmanrehbergazetesi.com/haber/16314/6284-sayili-kanun-aileyi-dagitiyor.html

(11) Akit gazetesi yazı işleri müdürü ve hukuk danışmanı Ali İhsan Karahasanoğlu’nun sözleri: https://www.yeniakit.com.tr/haber/aileyi-yikan-6284-degistirilsin-394318.html.

(12) “AKP’li kadın vekiller, partideki bazı erkek yöneticilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İstanbul Sözleşmesi konusunda yanlış bilgi verdiğini savunarak, ‘İstanbul Sözleşmesi’nde sıkıntı yok, sorun uygulamada’ dedi.” (Emine Kaplan, “AKP’de ‘İstanbul’ İsyanı”, Cumhuriyet, 21 Şubat 2020… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akpde-istanbul-isyani-1722249

(13) “6284 Sayılı Kanun Aileyi Dağıtıyor”, https://batmanrehbergazetesi.com/haber/16314/6284-sayili-kanun-aileyi-dagitiyor.html