Toplumsal olarak hafızalarımızı zorladığımızda veya yokladığımızda, ülkemiz tarihi ve yerkürede, tarihte yaşananlar bizlere bir birçok konuda ipucu vermektedir.

Halklarımız arasında bir söylence vardır. 'akbabalar puslu havayı sever' öyleyse birileri akbabalara meydan açmak için, havanın birazda olsa, 'puslanmasında' yarar görenler harekete geçerek, 'asli' görevlerini yapmak için, 'iş başında' bu gerçekliği görerek hareket etmeliyiz.

Ülkemiz, 'resmi' olmayan bir hükümet, AKP devletinin dayatmalarıyla, R.T. Erdoğan'ın, zorlamalarıyla, iktidar boşluğu olmayan bir görüntü verilerek idare edilmektedir. Mevcut iktidar ve hükümet 'me' yöntemiyle, ülkenin yönetilmesi, aslında koalisyon hükümeti kurulması, olmazsa da, 'tekrar seçimle' yeni şans denemesine girmesi konusunda kurgulanmış bir yöntemle idare edilmektedir.

Ülkenin idaresi, daha doğrusu idaresizliği, belirsizliği ortamında, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan ustalığını sergilenmeye hazırlanmaktadır. Belki bir erken seçimle, 'yeniden kaybettiklerini' alabilirse aldı, alamazsa da, 'şansa' kalmış diyerek, 'kaderine' razı olması gerekecektir.

AKP devleti, R.T. Erdoğan, 13 yıllık iktidarları döneminde edindikleri tecrübeleri, kendi içlerinde harmanlayarak, anlaşılan 'ders çıkarma' uğraşındalar. Ders çıkarmada, ustalıkları acemi çaylaklara gıpta edilecek cinstendir.

Çıkarılan ders ise, 'eskinin tekrarı' kaos ortamı yaratmak, 'havayı puslandırmak' yeniden, eski Türkiye'nin resmini çizerek, topluma sunmaktır. Türkiye toplumunun sinir uçlarıyla oynayarak, bir anlamda aklı ile 'alay' ederek, ortamın, 'kaos' havanında, 'puslanmasını' yaratma uğraşındadırlar.

Buna en somut örnek, Ramazan Bayramı'nın birinci günü İstanbul da, bayram namazından sonra cami çıkışı açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan'ın, zehir zem berek sözleridir. R.T. Erdoğan adeta, Bayram mesajı vermek yerine, savaş çığırtkanlığını çağrıştıran, 'askeri komutan' edası ile Kürt coğrafyasında bütün yaşanmışlıkları ve bugün Orta doğu coğrafyasında yaşanılanlar görmezlikten, yok saymaktan gelen bir açıklamada bulunmuştur.

Son üç yıldır sürdürülen çatışmasızlık ortamını dinamitleyen, Kürt coğrafyasında yeniden kirli savaşı tetikleyen bir söylem, R.T. Erdoğan'ın, açıklamalarının ana eksenini oluşturmaktaydı. TBMM çatısı altında güçlü bir temsiliyetle, 80 Milletvekiline, parlamentere sahip olan HDP Halkların Demokratik Partisi'nin, varlığını, meşru zeminde yürüttüğü mücadeleyi, 'görmeme' tavrı, HDP e, oy veren, 6 milyonu aşkın seçmene hakaret içermektedir.

Her fırsatta, 'milli irade' söyleminden dem vuran, R.T. Erdoğan, 6 milyon seçmeni, TBMM çatısı altında yer alan 80 parlamenteri, on milyonu aşan kitle desteğini, 'milli iradenin' dışında, 'görerek' kendi meşruiyetini tartışır bir konuma getirmektedir.

AKP devlet ve R.T. Erdoğan, HDP'in, barış ve huzur için yürüttüğü çabaları bir çırpıda yok sayan, sadece kendi hedeflerine ulaşmak için, müzakere masalarını deviren, bugüne kadar oluşturulan, mutabakatları yadsıyan ve her fırsatta yeniden savaşın fitillenmesini öngören bir yaklaşım içindedirler
Bütün çabaların altında, R.T. Erdoğan 7 Haziran seçimlerinde kaybettiği mevzileri yeniden zaptı-raptı altına almak ve hedeflerine ulaşmak içinde, Türkiye'nin bir kaos ortamına sürüklenmesi fikrinin yattığını söylersek yanılmış olmayacağız.

AKP devleti ve sırtını yasladığı sermaye grupları, 13 yıllık iktidarları boyunca, kamu mallarını talan etmek, iktidarın sağladığı olanaklarla karlarına kar katarak, kartopu gibi yuvarlanarak büyümüşlerdir. Bu nedenledir ki, AKP iktidarı döneminde palazlanan gruplar, sermayelerini kaybetmek korkusuyla, ne pahasına olursa olsun, AKP devletini kontrol etmeyi hedeflemektedirler.

AKP devleti ve arkasında duran, palazlanmış sermaye çevreleri, mevcut durumlarını konsolide etmek için, savaş dahil her yolu mubah görmektedirler. Bu yol, komşu ülkelerle, örneğin Suriye ile savaşa girmekte dâhil olmak üzere, Kürt coğrafyasında, başta Kürtler olmak üzere halklarımıza karşı, topyekün bir savaşın başlatılması öngörüsü ile hareket edilmesini de, içermektedir.

Bu yol, karanlık bir yoldur. Bu yol, ülkeyi Ortadoğu bataklığına yuvarlamak, sonu olmayan, halklara hiçbir şey vaat etmeyen ama savaş ortamında ganimet elde etmek isteyenlere hizmet eden bir yoldur. Bu yol takip edildiğinde, ülke kaos ortamına sürüklenecek, 'hava puslanacak´ve bu puslu havadan, Akbabalar, çakallar, sırtlanlar kendi menfaatleri için, ganimet elde edeceklerdir.

Bu nedenledir ki, akbabalar, çakallar, sırtlanlar, 'puslu havadan' hoşlanırlar.

Türkiye, Kürt coğrafyası ve bölge coğrafyasında yaşayan halklarımız, yaratılmak istenen, 'puslu havayı' dağıtacaklardır. Kaos ortamının oluşması, 'puslu havanın' yaratılması çabasında olanlar avuçlarını yalayacaklardır.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

19 Temmuz 2015
Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP