Kendimi fena halde aldatılmış hissediyorum. Başbakan "Evet değişsin" referandumunun kabulünde oyu bulunanlara yalan söyledi”

Bu sözler 12 Eylül anayasa referandumunda AKP’ye destek vererek ‘evet’ oyu kullanmış olan Adalet Ağaoğlu’na ait. Bir süre önce Habertürk televizyonunda Balçiçek İlter’in programına katılan Adalet Ağaoğlu, AKP’ye ve ‘Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye güvenerek nasıl bir yanılgıya kapıldığını ifade etmişti. Adalet Ağaoğlu bu sözlerini geçtiğimiz gün yazılı olarak Balçiçek İlter aracılığı ile yanlış anlaşılmaması ve sözlerinin yarım kalmaması için yeniden ifade etti.

Adalet Ağaoğlu’nun bu kandırılmışlık hissi, ‘böyle olacağını sanmıyor idik’ serzenişi ile devam ediyor. Kuşkusuz ki bu serzenişin ve kandırılmışlığın altında AKP’nin bugün ülkede yarattığı tablo vardır.

Ne var ki, Adalet Ağaoğlu’nun ‘aldatıldık, böyle olacağını sanmıyorduk’ feryadı üzerine, bize o süreçte AKP’nin yalanlarına kanmayan ve böyle olacağını bilenler olduğunu hatırlatmak düşüyor. Burada, Adalet Ağaoğlu’nun da şahit olduğu bir eylemi üstüne basa basa hatırlatmak gerekiyor. Referandum sürecinde AKP’ye destek vererek ‘yetmez ama evet’ diyenler Osman Can’ın da katılığı bir konferans sırasında Öğrenci Kolektifleri tarafından yumurta ile potesto edilmişti.
AKP’nin yıkım politikaları ve yeni hedefleri ile ülkeyi uçuruma sürüklediğini gören üniversiteliler, ‘sol’ liberallerin yaratmaya çalıştığı yanılsamayı göstermek istemiş, AKP yardakçısı yetmez ama evetçilerin gerçek yüzünü yumurtalı eylem ile ifşa etmişti.

Eylem ses getirmiş, referandumda hayır demenin ne anlama geldiği bir kez daha ifade edilmiş, dolayısıyla da sol düşmanı liberallerin temelsiz ideolojik saldırılarına uğramıştı. Eylem sonrasında yalan, yanlış (örneğin eylemde Adalet Ağaoğlu’nun hedef alındığı gibi) açıklamalarda bulunarak protestoyu ve Öğrenci Kolektifleri’ni karalamaya çalışan DSİP’lilere Kolektiflerin cevabı şöyle olmuştu:

"İlk olarak 'Adalet Ağaoğlu'na ve Osman Can'a dönük saldırıyı kınıyoruz' başlığıyla Devrimci Sosyalist İşçi Partisi tarafından yazılan bildirinin aksine Adalet Ağaoğlu’nun eylemimizin hedefi olduğu yönündeki açıklamayı reddediyoruz. Adalet Ağaoğlu, siyasal düşüncesi itibariyle yan yana duramayacağımız fakat demokrasi mücadelesindeki konumu ve aydın kimliğinden dolayı saygı duyduğumuz bir isimdir. Bu yüzden eylem sırasında üzerine yumurta sıçraması, yumurta atan öğrencilerin iyi nişancı olmadıklarının belki bir kanıtı olabilir, fakat eğer saçma bir niyet okuması yapılmıyorsa eylemimizin neyi hedeflediğini göstermez.

Eylemimiz Adalet Ağaoğlu’nun aksine, Türkiye’de neoliberal bir sol yaratma amacı doğrultusunda iktidarın falsolarını gizlemeyi, devletle mücadele etme uğruna siyasal İslam’ın devletleşme kulvarında onunla el ele koşmayı, sosyalist solun tarihini darbecilikle karalamayı ve toplumun çalışmaya, barınmaya, beslenmeye, sağlığa ve eğitime dair haklarını, özelleştirmeleri savunarak yok saymayı tercih edenleri hedeflemektedir. Bu bakımdan hedefimiz açıktır.


Üniversitelilerin eyleminin hedefi açık ve netti. Bu açıklığın ve netliğin temelinde geleceği görebilme, ona göre konum alabilme, politika üretme ve mücadele edebilme yetisi yatmaktadır. Zaten devrimcilerin mahareti de burada olsa gerek. Düzenin kıyısında, köşesinde, eteğinde bulunmadığımız, gölgesinde siyaset yapmadığımız, doğrudan karşısında yer aldığımız için ne liberaller gibi AKP’nin değirmenine su taşıdık ne de Adalet Ağaoğlu gibi kandırılmış olduk. Her dönem farklılaşan direniş simgemiz ile (örneğin bugün yumurta) tarih sahnesine bir kez daha çıkarak gençliğin bağımsız eylemini ortaya koyduk.

Burada, siyasi iktidarın neoliberal yıkım politikalarını ve AKP faşizmini görünmez kılmaya çalışan liberalleri hedef alan, AKP’nin gerçek yüzünü ortaya serme hedefi noktasında AKP karşıtı mücadelenin parçası olan yumurtalı protestonun bugün yeniden kanıtlanan haklılığını ve etkisini hatırlatmakta fayda var. Protesto edilen liberallerin, halkın yanında olmadığı, doğrudan AKP iktidarının parçası olduğu aradan geçen iki yılın sonunda kanıtlanmış durumdadır. ‘Yetmez ama evet’ grubunun protestosu sırasında yumurtaların hedefi olan Osman Can eylül ayında AKP üyesi oldu. AKP’nin en son yapılan parti kongresinde ise AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu’na alındı.

Özel olarak yumurtalı protestonun ve referandumda hayır diyen toplumsal kesimlerin haklılığı ülkemizdeki siyasi ve toplumsal tablo ile her gün yeniden kanıtlanıyor. Referandum süreci ile bağlantılı olarak bu tabloyu kısaca gözler önüne sermek yararlı olacaktır. AKP referandumda grev hakkı reklamı yaptı, grevler yasaklandı, işçiler işten atıldı. Kadınlara pozitif ayrımcılık dendi, kadın cinayetleri, kadınlara uygulanan şiddet dizginsiz bir biçimde arttı. Darbeciler yargılanacak propagandası yapıldı, mahkeme salonlarında göstermelik oyunlar oynandı, darbe mimarlarına dokunulmadı, işkenceci polisler terfi ettirildi. Demokrasi ve özgürlük söylemleri dilden düşmedi, DGM’lerin yerini özel yetkili mahkemeler aldı, demokrasi ve özgürlük namına, gazeteciler, milletvekilleri, öğrenciler tutuklandı. Yetmedi, tiyatrocular, bilim insanları, yazarlar ressamlar terörist ilan edildi, dizilere, tiyatro oyunlarına sansür uygulanmaya çalışıldı/çalışılıyor.

AKP, iktidarının temelini her geçen gün daha fazla sağcılaşma ve gericileştirme politikalarına yaslandırıyor. İktidarına ve uyguladığı politik programa duyulan öfkeye, eleştiriye tahammülü sıfırlanırken, AKP faşizmi dizginsiz bir biçimde sürdürülüyor. Referandumda yetmez ama evet oyu vermiş kesimler bu tabloyu görünce ve her gün bu atmosferi soluyunca kandırılmış hissi yaşamasınlar da ne yapsınlar? Ancak AKP’nin yedek lastiği liberallerin bu hissi yaşadıklarını söylemek yanlış olur. Onlar o dönem kendi tarihsel misyonlarını yerine getiriyorlardı. Bugün de aynı misyonu daha fazla sağcılaşarak sürdürüyorlar.

Bu misyonun AKP’nin içinde bulunduğumuz ve önümüzdeki dönem politikalarında da sürdürüleceğinden kuşku yok. Örneğin AKP iktidarı YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya öncülüğünde ‘Yeni YÖK Yasası’ hazırlıkları yapıyor. AKP yardakçıları bu yasaya karşı mücadele sürecinde ‘12 Eylül darbesi ürünü olan YÖK’ü mü savunuyorsunuz, yasaya karşı çıkanlar darbe savunucusudur…’ gibi ucuz karalama yöntemlerine başvuracak gençlik hareketini zayıflatmaya çalışacaklardır. Ancak gençlik hareketinin üzerine bastığı tarihsel güçlü temel, politik hat ve yaratıcı eylemleri bu siyasi oyunun en etkili engelleyicisi olacaktır.

Bu süreçte 12 Eylül referandumunda Adalet Ağaoğlu gibi pozisyon alanlar, AKP’nin hedeflediği üniversite projesine karşı çıkarken bizleri darbeciliği savunmak ve Ergenekoncu olmak ile karalamaya çalışanlar (örneğin Roni Margulies) pek ala çıkabilir. Bu kesimlere şimdiden bir çift söz etmekte yarar var. Sonunuz şimdiden bellidir. Ya yeniden aldatılacak ve daha sonra ‘kandırıldık böyle olacağını bilmiyorduk’ hissine kapılacaksınız ya da doğrudan AKP’ye üyelik başvurusunda bulunacaksınız.

Burada bir noktayı daha hatırlatmadan geçmeyelim. Üniversitelilerin yumurtalı protestoları sonrasında Kolektiflere karşı yalan açıklamalar ve karalamalar ile imza kampanyası başlatan liberallerin kuyruğuna takılan, yetmez ama evet diyen ‘aydınlar’ ve çeşitli isimler, yumurtalı protestolardaki taleplerin haklılığını görünce bugün ne düşünüyor? Ya da ülkemizin şuan içinde bulunduğu tabloyu onaylıyorlar mı? Acaba bu kesimler Adalet Ağaoğlu gibi ‘aldatılmışlık’ hissine kapıldılar mı? Peki, eğer bu hisse kapılmışlarsa ve ülkenin AKP aktörlüğündeki gidişatından rahatsız iseler, bu tabloyu onaylamıyor iseler yumurta atan gençlerden özür dilemeyi akıllarından geçiriyorlar mı?

Bugün her şey daha berraktır. AKP misyonu gereği neoliberal programı uygulamayı, sağcılaşmayı ve siyasal, dinsel gericiliği sürdürmeye devam ediyor. Liberaller siyasi iktidarın yedek lastiği olarak köşede bekliyor. Siyasette ideolojik-politik yanılsamaya ihtiyaç duyulduğunda sahneye çıkıyorlar ve sola saldırmaktan geri durmuyorlar. Tüm bunlar karşısında solun toplumsal muhalefetin, bu muhalefetin dinamik parçalarından biri olan gençlik hareketinin seyirci olarak konum alacağını düşünmek abesle iştigal olur. Bu süreçte gençlik hareketinin yaratıcı eylemlerinin her an ortaya çıkabileceğini unutmamak gerekir.

Gençlik hareketinin AKP karşıtlığı ile simgeleşen piyasacılığa, gericiliğe ve faşizme karşı mücadelesi birikimini, sürekliliğini, dinamiğini ve yaratıcılığını sürdürmektedir. Gençlik hareketinin en avantajlı yanı siyasi yanılgıya izin vermeyecek olan güçlü bir politik referansa ve birikime sahip olmasıdır. AKP’nin neoliberal düzenin başarısı ve sürekliliği için uygulayacağı projeler ve bunlara karşı direniş sırasında, Roni Margulies gibi sola saldırmaktan bıkmayan isimler de çıkacak, Adalet Ağaoğlu gibi aldatıldığını hissedenler de… Ancak gençlik hareketi AKP karşısındaki her direniş parıltısında, izlediği doğru politik çizginin meyvelerini almasını bilecek.

Son olarak, Adalet Ağaoğlu’nu aldatabilirsiniz ama yumurtayı asla…