Sevgili okuyucular,

2014 yılı, başlangıç itibarı ile heyecanlı ve hareketli başladı. Aynı orantıda topluma verilen mesaj, gerginlik, kamplaştırma ve toplumda cepheleşme yaratılma çabaları, Türkiye siyasal sahnesinde yer alan düzen partilerinin asli görevleri arasındaydı.

30 Mart yerel seçimlerinin, yerel yönetimlerin topluma sunacakları hizmetleri bir kenara bırakarak, genel seçim havasında, birbirlerinin gözünü oyma ve halkın gözünü boyama yarışına girdiler.

30 Mart 2014 seçimlerine hazırlanan, düzen partileri, yapacakları hizmetten çok, toplumu nasıl birbirine karşı kışkırtılabilir. Toplum içinde, nasıl kamplaşmalar yaratılır konusunda muazzam bir çaba harcadılar. Bu konuda da, belli oranda başarılı oldukları da, söylenebilir.

Gelinen aşamada, yerel seçimler 30 Mart itibarı ile sona erdi. 

Seçimler, düzen partileri arasında kıyasıya bir, ‘yarış’ varmışçasına bir hat üzerinde yürüdü.

Bu seçimin, kazananı ve kaybedeni kimlerdi? Düzen partileri cephesinden bakıldığında, iktidar partisi AKP, başbakan R.T. Erdoğan, ‘kazanan’ taraf oldu. Kaybeden ise, kendilerine ‘ana’ muhalefet ve muhalefet olduğunu iddia eden, CHP ve MHP vardı.

Halkların cephesinden bakıldığında, kazananın kim olduğu bilinmiyor, ama kaybedenin, bu seçimler özelinde, halklar, demokrasi güçleri, ezilenler olduğu gerçeğini görmekteyiz.  Altını çizmede yarar var. Sadece, bu seçimler özelinde kaybedenlerdir.

Genelde bakıldığında, demokrasi güçleri, halklar, ezilenler bu seçimlerin asli kazananları durumundadır. Peki, neden kazananlarıdır?

Halklar, ezilenler, Kürtler, ezilen milli azınlıklar, aleviler, farklı inanç grupları bir noktayı bir kez daha görme fırsatı yakaladı.

Bu düzenin ve bu düzenin sürekliliğinden yana olan partilerin, ortak özellikleri seçimlerde birbirlerine karşı kumpas kurmak, birbirleri ile dalaşmak ve sadece yer değiştirmek için çaba harcadıklarını görmekteyiz.

Seçimleri değerlendiren söylemlerinde de, bu çabalarını görmekteyiz.  Seçimin yapılmasının ve sonuçlarının demokrasi ve toplum için öneminden ziyade, birbirlerini alt etme, tuşa getirme çabasını esas alan konuşmalara rastlamaktayız. Biz ‘kaybetmedik’ onlar, ‘kaybetti’ bize, ‘hile yaptılar’ falan bölgede, ‘oylarımızı’ çaldılar. Vb. konuşmalar havada uçuşmaktadır.

Türkiye insanın cephesinden, mevcut sistemin ilişkileri içerisinde bakıldığında, kaybedenin CHP, aslan, ‘sosyal demokratlar’ için hüsran olduğu yorumları ağırlık kazanmaktadır. Aslan, ‘sosyal demokratların’ seçim yarışlarında, sosyal demokrat, sol adaylardan çok sağ, gerici, sistemin çarklarından nemalananlar la, seçim yarışında yer aldığı kamuoyunun bilgisi dâhilindedir.

Aslan, ‘sosyal demokratların’ CHP’nin seçim yarışında, S. Demirellerin, Y. Okuyanların, H. Cindorukların, TÜSİAD’ın, Cemaat’ın, Generallerin telkini ve ‘desteği’ ile adaylara yer vermesi, anlaşılan kendilerine ağır bir maliyet getirdiğini, görmemek için, kör olmak durumundayız.

CHP Genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlunun, ülkücülere Kurt selamı vermesi de, göz kırpması da, anlaşılan beş para etmedi. Hatta kendisine yönelen bir sitem’in, ‘’biz kılıçtaroğlunun kürt kökenli olduğunu biliyorduk, halbuki kurt kökenliymiş’’ espirisi, bir çok insanlar için alay konusu olarak kullanıldı.

Her fırsatta, ‘yeni’ CHP, sosyal demokratlar kendilerini statükodan, ‘koparıyor’ artık eski CHP yok, ‘yenileniyor’ diyenlerin kulakları çınlasın. Yenilenen bir parti, kendini demokrasi mücadelesi ile bütünleşmeye, demokrasi mücadelesi yürütenlerin bileşenleri ile birlikte hareket etmek, yerine gerici güçlerle hareket etmesi nasıl açıklanabilir?

Sağ’dan devşirme, kendini kalantorların başkanı unvanı ile nam yapmışların, Türkiye’nin önemli merkezlerinde aday gösterilmeleri, neyle ifade edilebilir?

Parti tabanın sesi ve öngörüleri yerine, Merkez Karar Kurulunun, aldığı kararlarla, topluma dayatılan ve oy vermeleri istenen adaylar için, nasıl bir cevap bulunacak? İstanbul’da, Ankara’da ilçeler bazında, aday belirlemeleri, hangi ölçülere göre, nasıl yapıldığı nasıl açıklanacak?

Önümüzdeki süreçte, 30 Mart 2014 yerel seçimleri anlaşılan daha çok tartışılacak. Tartışmaların ışığında, demokrasi güçleri, gerçek sosyal demokratlar, Türkiye halkı gereken özeni göstererek, mutlaka gerçek demokratik seçim süreçleri yakalayacaklardır.

Twitter: AliekberP

Facebook: aliekberpektas

  31 Mart 2014