Victor Hugo’nun; “Dünyada bir yanardağ gibi yaşayan tek şehir” olarak betimlediği şehirdir Paris.

Bir Komün ilân edilmesinden neredeyse yüz yıl öncesinde de; adeta bir yanardağdır Paris. Yeryüzündeki tüm toplumsal gelişmelerden etkilenendir. Patlayıp, patlayıp zeminini oturtmaya çalışandır.

Prusya’ya karşı savaş ilân edildiğinde de yenilgilerle püskürtülmeye tanıklık edendir. Ve önceki tarihlerde olduğu gibi, 1871’de de: “Sefiller”in, sefaletlerine son verme mücadelelerinin kızıl bayrağıdır. Ancak bu kez gerçekleştirilen adımlar; gerçekten de yeni bir dünya arayışının ve inşasının sayısız nüvesini içerir.

Kana bulanan şehir, ibret alınsın diye cesetleri teşhir edilen Komünarlar; tüm dünyaya çığlıklarını duyururlar. Patlayan Paris, yeniden heryeri sarsar!

Bu topraklardan, bu patlamalardan, bu yeni dünya arayışından ve bu canbedeli arayışın acılarından doğan Eugéne Pottier’in “Enternasyonal”i; dünyanın dörtbir yanında haykırılmaya başlar:

“Uyan artık uykudan uyan! Uyan esirler dünyası!”

Ve aradan yüzelli yıl geçse dahi; kulağımızdan, beynimizden silinemez bu haykırışın yankısı. Bu haykırışın ruhu, bu haykırışın hayalleri, bu haykırışın özlemleri, bu haykırışın hedefleri: Ve haykıranların cansız bırakılan bedenleri!

Nasıl bir yönetim şekli oluşturulacağından tutalım da kültür-sanat alanında denenen alternatif çalışmalara, işçi ücretlerinden kadın haklarına, çocuk eğitiminden sağlık haklarına dek; insana ait her yaşam alanına ilişkin birçok şey inşa etmeyi dener Komünarlar. Bunu yaparken, Fransa topraklarındaki sayısız fikir babasının fikirlerini pratiğe geçirmeye çalışırlar. İnsanlık onurunun satın alınmasını çekirdekten kurutmaya yönelirler.

Ve Onlar’ın 72 günlük, hiç ama hiç küçümsenemeyecek bu cüretkâr ve zengin pratiği; günümüze dek kökü kurutulamayan bir çınar olarak yaşar. Çünkü bu 72 günlük çınarın yaşatılması, tarihi bir zorunluluk olarak kendisini dayatır durur!

Paris Komünü deneyiminin ardından çok şey tartışılır. Çok şey yazılır. Sebepler ve sonuçlar incelenir. Komünarlar birçok şeyi başarırlar. Başardıkları şeylerin uzun vadeli-kalıcı olamayışının yığınla sebebi vardır. Ancak onların dünya tarihine damgasını vuran bu deneyimi olmasaydı, bu sebeplerin sıralanamayacağı da başka bir gerçekliktir.

Paris Komünü Tarihi’nin bir parçası ve yazarı olan Prosper Lissagaray’ın dediği gibi:

“Her şey hakkında olduğu gibi, Komün hakkında da ya gerçek söylenmeli ya da sessiz kalınmalıdır”.

150 yaşına gelen 72 günlük çınar hakkındaki gerçekleri tekrar tekrar bilince çıkarıp söyleyebilmemiz için; önümüzde hâlâ ve hâlâ, çetinmi çetin upuzun bir yol var!

*Güney Kültür-Sanat-Edebiyat Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2021, Sayı 95’te; Frankfurt Sahnesi, “Brecht: Komün Günleri” başlıklı Almanca kaynaktan, Paris Komünü’nün direk öznelerinin aktarımlarından çevirilerle birlikte yayınlanmıştır.

*Güney Kültür-Sanat-Edebiyat Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2021, Sayı 95’te; Frankfurt Sahnesi, “Brecht: Komün Günleri” başlıklı Almanca kaynaktan, Paris Komünü’nün direk öznelerinin aktarımlarından çevirilerle birlikte yayınlanmıştır.