Türkiye siyasal yaşamı içinde en önemli ve incelenmesi gereken "sorun" Türkçülüğün ve dinciliğin sorgulanmasıdır. Çünkü T.C'nin resmi idelojisi Türk-İslam sentezidir. Kemalist iktidarın resmi siyasal çizgisidir. Türk islam sentezi İttihak-Terakki Cemiyetinden kalan siyasal bir mirastır. Mustafa Kemal'in partisi CHP kurulduğundan beri Türk-İslam sentezini savunan bir partidir.

1923-38 arası Mustafa Kemal'in milli şefliğini ilan ettiği diktatörlük dönemidir. İttihak Terakki Cemiyetinin düşüncesi rejim heveslilerinin hoşuna gittiği dönemdir. Mustafa Kemal'in Dersim olaylarında haberi yokmuş yalanlarına inanan ne Alevi olabilir nede insan olabilir. O kadar çok belge ve araştırma ve inceleme yazıları ortaya çıkmasına rağmen, Meclis tutanakları açılıp bir çok gizli kalmış belgeler açığa çıkmışken, Dersim soykırımı aydınlanmasına rağmen hala Dersim katliamında Atatürk'ün haberi yok diyen varsa, bunların ya akıllarından zoru vardır ya da Kemalist zehiri hala beyinlerinden boşaltımayanlardır. Dersim katliamını hala öğrenmeyen ve okumayan varsa, araştırmayan varsa, merak etmeyen varsa ; öğrenmekten, bilmekten korkan bilgisiz pirimatlar topluluğudur. Bu pirimat sürüleri her türlü cahilliği islamcılarda arıyorlar. Ama kendi cahilliklerini bir türlü sorgulayamıyorlar.

Türk-İslam sentezini savunan bir zihniyet; Farklılığın eşitliğini, bilmeyi öğrenmeyi ve sorgulamayı yapamaz. Kılıç kafalı zihniyet asimilasyonu sever, inkarcılığı sever. Resmi ideolojinin panzehirini içmeyi sever. Düşünceleri prangaya alınmış, düşünceyi dondurmuş ve Kemalizm tarafından beyinleri yıkanmış devletin alevisi olmak hoşlarına gider. Devletin alevileri, Dersim katliamında yaşanan vahşeti, Seyit Rıza'ya ve Kızılbaş inanç önderlerine yıkmayı severler. 


15 Kasım 1937'de Seyit Rıza'nın yaşının küçültüp, oğlunun yaşını büyültüp asılmasını sorgulamayan kılıçlarını sıyırtmış pirimat kafalı beyinler patinaj yapmaya devam ediyorlar. 
Kemalist iktidarın ilericiliğine, devrimciliğine sığınan pirimatlar, şapka devrimi denilen vahşeti devrim diye yutturuyorlar. Kürtlerin dilini yasaklayıp Türkçe dilini harf devrimi diye yutturuyorlar. Şapka giymeyen insanların Kastamonu'nda idam edilmelerini devrimin köşe taşları olarak görenler: Şapka giymek devrimcilik, giymeyenler gerici mi? Batı müziğini dinletmek ilericilik, halk müziğini dinlemek gericilik mi? Demir yolu işçileri haklarını almak için 1926/27 de greve çıkması gericilik, grevi engeleyenler ilerici mi? Greve çıkan işçilerin haklarını gasp eden, grevcileri tutuklayan kemalist iktidar ilerici, işçiler vatan haini mi? Bir Mayıs'ı kutlayanlar gerici, yasaklayanlar ilerici mi?

Nazım Hikmet'in şiirleri ve düşünceleri gerici, Nazım'ı içeri atan Kemalist iktidar ilerici mi? Nazım Hikmet sık sık gözaltına alınıp cezaevlerine tıkayan Kemalist iktidar ilerici, Nazım Hikmet vatan haini mi? Komünistler, sosyalistler, aydınlar, sanatçılar ve muhalifler sınıf düşmanı bir tek Atatürk mü devrimci(!). Mustafa Suphi Sovyet ajanı, Atatürk'ün kurduğu parti mi devrimci? Düşünsenize şöyle bir; hiçbir zaman ağzına sol kelimesi almayan Atatürk en büyük devrimci oluyor. Ne hikmetse komünistler, sosyalistler ve solcular bir türlü devrimci olamıyor.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir rezillik yoktur. Devletin bekası tarafından sahte komünist fırkası kuranlar devrimci oluyor. Ne hikmetse komünist ve sosyalistler devrimci olamıyor. Dünya da böyle bir sahtekarlığa, başka bir örnek var mıdır? Komünistleri öldüren, işçilerin bir mayıs bayramını yasaklayan, grevleri yasaklayan, farklı düşüncelere gözdağı verip cezaevlerine tıkayan birine en büyük devrimci ünvanı veren başka bir ülke insanı varmıdır. Ağzında sol kelimesi çıkmayan birine en büyük devrimci diyen pirimatlardan başka kimler olabilir. 

İttihak Terakki Cemiyetinin yolu Turancılıktı. Türk islam senteziydi. Tek din, tek dil, tek millet”diyen İttihatçılardı? İttihakçılar ilk çıkışlarında kullandığı kavramlar devrimciydi. Adalet, özgürlük, eşitlik vb kavramlarını dillerinde düşürmüyordu. İttihak Terakkinin yolunu takip eden Mustafa Kemal'de 1921 Anayasasında Kürdistan, Lazistan, özerklik vb kavramlardan çok sıkça bahsetti. Meclis'de Dersim mebuslarını ağırladı. Meclis'de Kürtçe konuşmalar yaptırdı. Ama İttihakçı Terakkicilerin yolunu takip ettiği için gücü eline geçirdikten sonra katliamlara başladı. Türkün üstünlüğünden, çalışkanlığından ve zekiliğinden bahsetmeye başladı. Anadolu'da yaşayan halkların dilleri, inançları ve kültürleri T.C Anayasasında yasaklandı.


Her sabah Türküm doğruyum,çalışkanım, varlığım Türk varlığına armağan olsun diye tüm çocuklar and içerken Türk olmayan diğer çocukların nasılda ezildiği yok sayıldığı yüreklerinde ne büyük kişilik travmaları yaşadığını görmezlikten gelenler kimlerdi? Unutmamalıyız!...

Mustafa Kemal'in ölüm saatini gece 4.30'dan sabah 9.05 yalanı nasıl uydurulduysa ve hala bu yalan devam ediyorsa. Nasıl ki Seyit Rıza'nın yaşını büyültüp idam ettiren Mustafa Kemal'in haberi yoktu yalanları yayıldıysa. Türk İslam sentezinin mimarı Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı nasıl unutulduysa. Alevilerin inanç yerlerini kapatan Atatürk'ün Alevilerin Cem'lerini nasıl yasakladığını da unutmamalıyız.

İstiklal mahkemelerini, Tahkir'i Sükun Kanunu unutmamalıyız, Mustafa Suphi'lerin nasıl boğdurduğunu unutmamalıyız. Türk Tarih Tezini, Güneş Dil Teorisini, Sınıfsız,İmtiyazsız, Kaynaşmış Millet” etrafında geliştirilen ve kurumlaşmasına çalışılan resmi ideolojini unutmamalıyız. Sümerlerin, Hititlerin, Romanın, Hind'in Çin'in, Kızılderelerin Türk olduğunu yazdıran Türkçü Atatürk'ü unutmamalıyız. Kürt diye bir ulusun, Kürtçe diye bir dilin olmadığını yazan 1924 Anayasasını unutmamalıyız. Koçgiri'yi, Zilan'ı, Dersim'i unutmamalıyız.

15 Kasım 1937, Elazığ buğday meydanı'nda Seyit Rıza ve yoldaşlarının idam edenleri unutmamalıyız. Elazığ'da idam edilenlerin hala mezar yerleri bilinmemektedir. Devletin idam ettiği insanların mezar yerleri ortada yok. Seyit Rıza'nın ailesi yaptıkları tüm başvurulara rağmen hala mezalarına ulaşılmamıştır. Mezarlarını teslim etmeyenlerin ırkçı ve soykırımcı zihniyetlerini unutmamalıyız. 

15 kasım 1937'de idam edilen Seyit Rıza ve yoldaşlarını saygıyla sevgiyle anıyorum.