Ama, fakat ve lakin demeden bir gerçeğin altını çizerek belirtmede yarar var. Yoldaşlar, sevgili canlar, hevallar, 'bizler' bu seçimlerde, 1 Kasım seçimlerinde kaybettik.

1 Kasım seçimlerinin arkasından tam olarak 10 geçti. İlk günü bir anekdotun da, kısaca yazdım, 'âmâsız, fakatsız ve lakin siz, seçimleri kaybettik' bu söylemim, 'ezildik' 'cezalandırıldık' 'yenildik' anlamına gelmemelidir. 'Tartışmasız demokrasi güçleri kaybetti! Arzu ederdim ki, ben bu yazıyı yazmak durumunda kalmayaydım. Daha sevinçli, daha neşeli, zafer havası içeren bir yazı ile karşınızda bulunmaktan haz alırım. Olmadı, olmadı hep birlikte, demokrasi mücadelesinde ayağımız, 'taşa' takıldı ve 1 Kasım seçimlerini kaybettik.

Gerekçeleri gösterebiliriz. Realiteyi görmezlikten gelerek dış etkenleri öne alarak, sorumluluğumuzu kabul etmeyebilir veya öteleyebiliriz. AKP kazandı. AKP devleti tüm imkânlarını seferber ederek, savaş konsepti de, dâhil olmak üzere, 1 Kasım seçimlerini kazanmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Bunda, 'başarılı da' oldu. Bize düşen görev, neden, 'yenildik' neden, 'kaybettik' sorumluluğumuz nedir. Kafa yormalıyız. Muhasebe yapmalıyız. Bu muhasebe, kendine, sosyalist, devrimci, sol, Kürt özgürlük hareketi, sosyal demokrat, ülkede demokrasi hasreti çeken tüm toplumsal bileşenler, bu muhasebenin ekseni içindedirler.

Konuya ilişkin, 1 Kasım seçim 'yenilgimize' daha detaylı yaklaşan bir değerlendirmeyi önümüzdeki zaman dilimi içinde yazarak okuyucularımla paylaşacağım. Bizler HDP, Halkların Demokratik Partisi bileşenleri olarak, 7 Haziran 2015 seçimlerini baz aldığımızda, takriben 1 milyona yakın oy kaybına uğradık. Bu gerçekliği görmemezlikten gelemeyiz. 

Önümüzü görmek, yeni yaşamı inşada geleceğe ilişkin hayallerimizi gerçekleştirmek istiyorsak, yaşanmış olanlardan ders çıkararak yolumuza devam etmek durumundayız. 7 Haziran sonrası, AKP devleti seçim sonuçlarını içine sindirememiştir. Saray, R.T. Erdoğan, hayallerini kurduğu, 'türk tipi' başkanlık, halifeliğe geçme çabalarının boşa çıkmasıyla, savaş konsepti dayatmasını devreye sokmuştur. Ülkemiz toprakları, Kürt coğrafyası savaş konsepti çerçevesinde kan gölüne, acının yasların yaşandığı toraklar haline getirilmiştir.

Kürt coğrafyası bir anlamda, 'işgal' edilmiş topraklar görüntüsü vermeye başlamış, kıpırdayan yaprakların dahi hedef olarak gözetildiği bir ortam, On'larca sivil insan, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeksizin katledilmişlerdir. Ülkemizin birçok bölgesinde, IŞID çeteleri devlet güçlerinin kayıtsızlığı karşısında, dönem-dönem lojistik, 'destekte' sağlanarak, 'canlı bombalarla' yüzlerce yoldaşımızı, canımızı, aramızdan kopararak yaşamlarını ellerinden aldılar.

HDP il, ilçe binaları, seçim büroları, sırdan Kürt kimliğine sahip insanlarımızın iş yerleri, yerleşim alanları ateşte verildi, kundaklandı, tecavüze uğradılar. Bu yaşananlara, AKP devletinin sayabileceğimiz mafya tarzı ilişkileri, çete faaliyetleri, rüşvet, kirli ilişkiler vb. olarak eklemeler yapabiliriz. Kürt halkı başta olmak üzere, halklarımız, AKP devletinin katliamları ve baskıları sonucu, 'ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek' gibi seçeneğini, savaş konsepti ile birlikte dayatmış olabilir.

Tehdit ederek seçimlerden sonuç almaya çaba harcamıştır. Bunda da, 'başarılı' olmuştur. AKP devleti bu saldırılardan beslenmeye, kaos ortamı yaratmaya, kaostan sonuç çıkararak, toplumu uluslar arası devşirme, 'kiralık' seçim sistemleri ve hilebazlarla seçimlerde yapılan manipülasyon, AKP devletine seçim, 'kazandırmış' olabilir. Ama AKP devleti aslında 1 Kasım seçimlerinde asıl kaybedendir. Bütün bunlar, dış etkenler olarak algılamak ve seçim sonuçlarını değerlendirmelerde, veri olarak kullanılabilir. Ve bir realitedir de.

HDP bileşenlerine düşen görev ise, yeni yaşam inşa etmek için kendi eksikliklerini, seçimlerde başarılı olamamaktan kaynaklanan, dış ekenlerden bağımsız olarak yaşanılan süreci detaylıca değerlendirmek sonuç çıkarmak olmalıdır.

HDP bütün bu AKP devletinin kirli oyunlarına rağmen, 'barajın altında bırakılma' çabalarına rağmen, % 10,8 alması önemsenmelidir. HDP in bu başarısı, kendi içinde muhasebe yapamayacağı anlamına gelmemelidir. Yeni yaşamı inşa etmek için gerekli olan, hiçbir fedakârlıktan çekinilmeyeceği gerçeğini, HDP i, takip eden, gönül veren halklarımıza hissettirmelidir.

Aliekber Pektaş 11.11.15

E posta: [email protected]
Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP