Nur ve annesi İslam üç yıl önce Suriye'nin Der ez-Zor şehrinden kaçmıştı. Orada kalan babası kısa bir süre sonra öldürüldü. Nur annesiyle birlikte Türkiye'ye göç etti.

İstanbul'da kaldıkları iki yıl boyunca rahat bir yaşam sürdü Nur. Saç nakli yapan bir klinikte iş buldu. Daha sonra TRT'de çalıştı. Türkçe öğrenmiş, ata binmiş, yazın saçını sarıya boyamıştı. Ama bu bölgeden uzaklaşmak, yeni bir hayata başlamak istiyordu. Amacı İsveç'in Göteborg şehrine gitmekti. Erkek kardeşi ailesiyle orada yaşıyordu.

'Doktor ve Şeytan'

Nur, Türkiye kıyılarından kuzey Avrupa'ya doğru yola koyulan göçmenlerin izlediği yoldan gitmeyi planlıyordu.

İstanbul'dan Göteborg'a deniz ve kara yolu toplam 4000 km'yi buluyordu. Suriyeliler için açılan ve bu yolculuğun rotası ve fiyatlar konusunda bilgi veren bir Facebook hesabında, kaçakçıların ücreti de dahil İstanbul-Göteborg yolculuğunun 3000 Euro tutacağı bilgisi veriliyordu.

15 Ağustos sabahı Nur'un annesi onu İstanbul'dan İzmir'e giden uçağa bindirdi. Uçak kalkmadan önce paniklemişti annesi. "Gitme, dön" demişti. Nur ise yolculuk boyunca sürekli ağlamış, annesinin yüzündeki o ifade aklından çıkmamıştı.

Nur İzmir'de beş Suriyeli ile tanıştı. Birine 'Doktor' diğerine ise 'Şeytan' diyorlardı. Didim'in karşısına düşen 18 km mesafedeki Yunan adalarından Eşek Adası'na tekneyle geçmek için her biri kaçakçılara 1200 dolar ödemişti.

Tekneyle geçiş

"Teknede 48 kişiydik. Denizde üç saat kaldık. Çok zordu. Kaçakçılar bir kişiye tekneyi nasıl yönlendireceğini öğretmişti, ama nasıl kullanacağını bilimiyordu. Denizin ortasında bozuldu tekne." Ama bir şekilde adaya varmış, oradan Yunan teknelerine binerek Sisam adasına ve sonra da Atina'ya gitmişlerdi. Oradan kara yoluyla Makedonya sınırına vardılar. Yolculukları sırasında oteller onları geri çeviriyordu.

"İki-üç gün sokakta yattık. Durum çok kötü. Kimse Suriyelilere saygı duymuyor. Sanki hastalıklıymışız gibi" diyor Nur. Nur'un içinde bulunduğu Suriyeli göçmen grubu otobüsle Makedonya'dan Sırbistan'ın sınır kenti Preşova'ya gitti. Burası yeni göçmenlerle doluydu.



Hepsi de yorgun ve hastaydı. Nur Makedonya'da seyahat belgesi almak için kayıt yaptırmayı bekleyen mülteciler konvoyuna katılmak istemedi. İsveç'e varana kadar hiçbir yerde durdurulmamaya ve parmak izi vermemeye kararlıydı. Çünkü teorik olarak hangi ülkede durdurulup kaydınız yapıldıysa orada iltica talebinde bulunmanız gerekir. Bu kural her zaman uygulanmıyor, fakat birçok mülteci bu riski göze almadığından elinden geldiğince kendisini kaydettirmemeye çalışıyor.

'Rüya gibi'

Nur'un grubu otobüse binerek Presevo'dan Sırbistan'ın başkenti Belgrad'a gitti. Oradan Macaristan'a geçmeyi planlıyorlardı. Orası AB'nin sınır kontrolü olmayan Schengen bölgesinin ilk durağıydı. Ertesi sabah gün ışıdığında yüzlerce göçmen ve sığınmacı Macaristan'da tren raylarına dökülmüş, Macar polisine kaydını yaptırmaya çalışıyordu. Ama Nur'un grubu onların arasına karışmak istemiyordu. Sınırdan 15 km içeri geçmek için bir şoföre 300 Euro ödediler.

Gece saatlerce yürüyüp tren raylarının ıssız bir noktasından sınırı kaçak geçtiler. Gruptakilerin çoğu hastaydı. Sınırı geçmek endişelerinin sona ermesi anlamına gelmiyordu. Bir apartman bulup sığındıklarında Nur ateşler içinde yanıyordu. Polis gelmiş, onları içeri almamak için 50 Euro rüşvet istemişti.

İyileşince Avusturya'nın başkenti Viyana'ya geçti. 'Şeytan' da dahil arkadaşlarından bir kısmı Almanya'ya doğru yola koyulmuş, oraya varınca Nur'a mutlu fotoğraflarını göndermişlerdi. Nur son durağı olan Göteburg'a yolculuğunu tek başına yaptı. Trendeki polis kontrolleri hala korkutuyordu onu. Ancak son sınırı da geçince rahatlayacaktı.

Nihayet İsveç'te



Danimarka ile İsveç arasındaki sınır Öresund boğazındaki köprünün ortasındaydı. Trende karşısında oturan 18 yaşındaki İsveçli öğrenci telefonuna bakıp "İsveç şirketine geçti. Yani İsveç'e gelmişiz" dedi. Nur sanki bir rüyadaydı. Yolculuk boyunca "Neredeyim? İsveç'e mi gidiyorum?" diye düşünüp durmuştu.

WhatsApp'tan annesine mesaj göndererek vardığını bildirdi. Annesi inanamamıştı İsveç'e gittiğine. "Emin misin?" diye sorup duruyordu. Nur'un İstanbul'da başlayan yolculuğu iki hafta 13 sattlik bir yolculuğun ardından Göteborg'un merkezi tren istasyonunda noktalanmıştı.

Artık buraya iltica talebinde bulunabilirdi. Kardeşinin kendisine gönderdiği sözleri doğru bir şekilde polise ifade etmek istiyordu. Karakola doğru giderken bu sözleri defalarca kendi kendine tekrarladı. Zile basıp içeri girdi:

"Merhaba, Suriyeli sığınmacıyım. İsveç'e sığınma talebinde bulunmak istiyorum." BBC