Çalışmalarını California Üniversitesi bünyesindeki Moores Kanser Merkezi'nde gerçekleştiren 31 yaşındaki Ortaç; ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı Patent ve Marka Ofisi, küresel sağlık şirketi Abbott'un kurduğu sivil toplum kuruluşu Abbott Fund ve Kansas merkezli Ewing Marion Kauffman Vakfı tarafından finanse edilen yarışmada, doktora öğrencileri kategorisinde yarışan yüzlerce rakibini geride bırakmaya başardı.


Fiber optikin mucidi Donald Keck, balon kateterin mucidi Thomas Fogarty, kalp pilinin mucitlerinden Alois Langer ve mikroişlemcinin mucitlerinden Marcian E. Hoff'un da aralarında bulunduğu jüri üyelerinin birinciliğe layık gördüğü Ortaç, icadı için yaklaşık beş yıl harcadı.

Ortaç'ın "Kanser Terapisi için Nano-Wiffle-Topları" ismini verdiği çalışması, adını beyzbol benzeri bir spor dalı olan "Wiffleball"'dan alıyor. Söz konusu tedavi yönteminde; camın ana maddesi olan silikadan yapılan, "Wiffle" topunun milyonda biri büyüklüğündeki yuvarlak bir kafesin içine yerleştirilen enzimler, bağışıklık sistemine takılmadan kanser hücrelerine ulaştırılıyor.

KEMOTERAPİNİN YAN ETKİLERİNİ ORTADAN KALDIRIYOR
Genç mucit, keşfettiği yöntemin işleyişini şöyle özetledi:

"Farklı organizmalardan edindiğimiz enzimleri bir nano-kafesin içine koyuyoruz. Bu nano-kafesin boyutları insan saç telinin yaklaşık binde biri. Bu enzimler bakteri gibi organizmalarda belirli görevler için üretildiği için normalde bağışıklık sistemi tarafından tespit edilip vücuttan atılıyorlar, hedef dokuya bile ulaşamıyorlar. Ama bizim nano-kafesler sayesinde bağışıklık sistemine görünmez oluyorlar ve böylece, önce bu enzim dolu nano-kafesleri hedef dokuya (tümör veya metastatiklezyonlar) ulaştırıyoruz. Daha sonra aktif olmayan dolayısıyla toksik olamayan ilacı dolaşım sistemine veriyoruz. Aktif olmayan ilaç her yere ulaşmasına rağmen bir etkinlik göstermiyor dolayısıyla yan etki oluşturmuyor. Ama kanserli dokuya (tümöre) ulaştığında, oraya bizim daha önce gönderdiğimiz nano-kafesler içindeki enzimler tarafından aktif hale getiriliyor. Böylece ilacın toksititesinden sadece kanserli hücreler etkilenmiş oluyor."

KLİNİK DENEMELER BİRKAÇ YIL İÇİNDE
Şu an kanser tedavisi için uygulanan kemoterapideki en önemli sorunun, ilaçların kanserli dokunun yanında sağlıklı dokuları da etkilemesi olduğunu belirten Ortaç, “Bu sağlığı tehdit edici yan etkilere neden oluyor ve dolayısıyla ilaçların düşük dozlarda kullanılıp etkinliklerinin kısıtlı olmasına yol açıyor. Benim geliştirdiğim teknoloji ise ilaçların sadece kanserli hücreleri etkilemesini sağlıyor, böylece yan etkiler yok ediliyor” dedi.

Kurmuş olduğu DevaCell şirketinin çatısı altında bu teknolojiyi geliştirmeye devam ettiklerini ifade eden Ortaç, “Şu an klinik öncesi araştırma aşamasındayız ve ilk uygulama alanları olarak kolon kanseri, pankreas kanseri, akut lenfoblastik lösemi ve metastatik göğüs kanseri üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl içinde klinik denemelere başlamayı planlıyoruz” diye konuştu.

Üzerinde çalışmakta oldukları tedavi yönteminin, kanser dışında daha birçok hastalığa da uygulanabileceğini söyledi.

Tez danışmanının California Üniversitesi'nden Prof. Sadık Esener olduğunu belirten Ortaç, projesini büyük ölçüde Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü ve Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından sağlanan bütçeyle gerçekleştirdiğini sözlerlne ekledi.

İnanç Ortaç, ödül töreninin ardından sevincini eşi Seda Ortaç'la paylaştı.

OBAMA'NIN GÖZÜ ÜZERİNDE
Ortaç, Washington'daki ödül töreninin ardından Beyaz Saray'da ABD Başkanı Obama'nın teknoloji ve bilim konularındaki üst düzey danışmanı John Holdren ile bir araya geldi.

Görüşmeye Obama'nın 2009'da yarattığı "Baş Teknoloji Sorumlusu" pozisyonuna geçtiğimiz Mart ayında atadığı Todd Park da katıldı.

Holdren görüşmede, kanser tedavisindeki yan etkilerin azaltılmasının Obama'nın bilim politikasındaki en önemli önceliklerden biri olduğunu belirtti.

Ortaç'ı kanserle mücadele konusunda böyle yenilikçi bir çözüm geliştirdiği için tebrik eden Holdren, başarılı Türk bilim adamının bundan sonraki çalışmalarını da yakından takip edeceğini ve gelişmelerden Obama'ya bizzat bahsedeceğini soyledi.

"ONUNLA GURUR DUYUYORUZ"
Ailesi Sakarya'da yaşayan İnanç Ortaç'ın babası Kadri Ortaç inşaat mühendisi, annesi Aslıhan Ortaç ise ekonomist.

Baba Kadri Ortaç, yaşadıkları mutluluğu şu sözlerle ifade etti:

"ABD'de bu kadar önemli bir yarışmanın birincisi olarak hem bizi hem de Türkiye'yi gururlandırdı. Kanser gibi çağın hastalığı konusunda çözüm arayan bir çocuğumuz olduğu için de ayrıca gururlanıyoruz."

Ortaç'ın icadı, adını beyzbol benzeri bir spor dalı olan "Wiffleball"'dan alıyor. Bu yöntemde; "Wiffle" topunun milyonda biri büyüklüğündeki yuvarlak cam bir kafesin içine yerleştirilen enzimler, kanser hücrelerine ulaştırılıyor.

hürriyet- cengiz özbek