Gemiden kurtarılan Türk yolculardan, bir turizm şirketinin ortaklarından Demir İşçil, “Bizi kurtaran Singapur gemisinde 3 Afgan mülteci de vardı. Bize, kaçak girdikleri kamyonda ısınmak için ateş yaktıklarını söylediler. Sonra da yangın çıkmış” diye konuştu.

Yunanistan-İtalya seferini yaparken garaj kısmından alev almaya başlayan ve olaydan 5 gün sonra İtalya’nın Brindisi Limanı’na çekilen Norman Atlantic, 10 gün sonra yanmaya devam ediyor. Bu nedenle, soruşturmayı yürüten savcılar ve uzman ekipleri, gemide henüz kapsamlı bir incelemede yapamadı. İncelemeler sonucunda, yangının çıkış nedeni ve gemide cesetler olup olmadığı anlaşılacak.

İtalyan yetkililer, içerisinin ortalama 50 derece sıcaklıkta olduğunu söyledikleri gemideki soğutma çalışmalarının toplam bir ayı bulabileceğini belirtiyor. Bu nedenle geminin, planlandığı gibi soruşturmanın yürütüldüğü Bari kentine çekilemediği kaydedildi.  

HAVİSE SAVAŞ’IN OTOPSİSİ 12 OCAK’A KALDI 

Olaydan birkaç saat sonra yakınlarını telefonla arayarak, 9 Yunanlı ile birlikte bir şişme botta olduğunu ve dalgalarla mücadele ettiklerini söyleyen Dr. Hakan Akkaya’nın akıbetine ilişkin ise halen bir bilgi yok.  

Olayda yaşamını yitiren ve aralarında Akkaya’nın nişanlısı Havise Savaş’ın (50) da bulunduğu 9 kişinin otopsisinin ise 12 Ocak’ta yapılacağı kaydedildi. Önceki akşam Bari’ye gelen yakınları, Savaş’ı teşhis etti, ancak otopsi yapılamadığı için cenazelerini alamadan Türkiye’ye döndüler. 

Kazada 11 kişinin öldüğü, ama 2 cesede ulaşılamadığı belirtilmişti. 

Yetkililer halen, kayıplar ve kaçaklarla birlikte feribottaki yolcu sayısı hakkında net bilgiler veremiyor. Savcılık, gemideki iki kara kutuya da el koydu. Kaptan Argilio Gicomazzi ile birlikte geminin sahibi Carlo Visentini ‘ölümle sonuçlanan deniz kazasına yol açma’ ve ‘çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olma’, 4 mürettebat ise “gemiyi terk etme” suçlarıyla itham ediliyor.

YANGINI SÖNDÜRMEYE ÇALIŞTIK, BİR DAMLA SU GELMEDİ  

Öte yandan, gemiden kurtulan yolcular yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor. Yılbaşı nedeniyle, 4 rehber ile birlikte 27 Türk yolcuyu İtalya’ya götüren ünlü bir turizm şirketinin kurucularından ve rehber Demir İşçil çarpıcı açıklamalarda bulundu.   

Gemiye kapasitesinden fazla yolcu, araba, kamyon ve TIR alındığını anlatan İşçil, “Bazı yolculara, gemide yer olmadığı için ayakta seyahat etmeleri şartıyla 37 Euro karşılığında bilet kestiklerini gördüm. Ne arabaları ne de kamyonları kontrol eden biri vardı. Bize, tehlike anında nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda hiçbir bilgi verilmedi” diye konuştu.

Kabinde rehber arkadaşlarıyla beraber uyurken birisinin, “Fire fire (yangın)” diye bağırarak kapıyı yumruklamaya başladığını söyleyen İşçil, “Biz yangın tatbikatı var zannettik, zira personel de öyle zannetmiş, ama dışarıya bir çıktık her yeri dumanlar, alevler sarmıştı. Acil çıkış kapısı bloke olmuştu ve güçlükle açabildik. Yangın söndürme hortumlarını açmaya çalıştık, ama bir damla bile su gelmiyordu” dedi.  

Yangının çıkışından iki saat kadar sonra, gemide tek çalışan motorlu filikaya 80 kadar kişiyle birlikte bindiklerini belirten İşçil, “Diğer rehber arkadaşımız Emre, yolculara can yelekleri dağıtıyordu. Çoğu filikalara binemiyordu, çünkü bir kontrol yoktu. Binmeye çalışan denize düşüyordu, azgın dalgalar ve kuvvetli rüzgar vardı. Ortalıkta olan 4-5 personel de şişme botları dahi açamaz durumdaydı. Biz tesadüfen çalışan tek motorlu filikaya binmiştik” diye konuştu.

FİLİKADA 4 ÖLÜ VARDI 

Gemideki insanlara yardım etmesi gerekirken 6 mürettebatın da kendileriyle birlikte filikaya bindiğini aktaran İşçil, sözlerine şöyle devam etti: “Bir saat kadar azgın dalgalar arasında denizde kaldık. Dumandan da çok etkilenmiştik. 4 kişi nefessiz bir şekilde filikada yatıyordu. Singapur bandıralı bir kuru yük gemisiyle karşılaştık. İp merdivenlerle, aralarında 5 mürettebatla birlikte 37 kişi gemiye çıkabildik. Aralarında kadın ve çocukların da olduğu diğer 30-40 civarında kişi, bu gemiye tırmanamayınca başka bir gemi bulmak için gittiler. Sabaha karşı yanan geminin yakınında dolaşırken 3 Afgan mülteciyi de aldık denizden.” 

FERİBOTU YAKAN AFGANLARLA AYNI GEMİDEYDİK 

İşçil ayrıca, söz konusu Afgan göçmenlerle gemide konuştuklarını da belirterek, bunun içeriğini ise, “Kamyonların içerisinde gemiye girmişler ve ısınmak için ateş yakmışlar. Tente tutuşmuş ve zannederim zeytinyağı kamyonlarının yakınında olduğu için birdenbire alev almış.

Afgan mülteciler, sayılarının daha fazla olduğunu ve bir kamyonda olduklarını söylüyorlardı. Gümrük sahasında herhangi bir kontrol olmadığı için limanda kamyonun içine girmişler. Öyle anlattılar. Kamyonlar çok sıkışık olduğu için yangın bir diğerine sıçrayarak, hemen büyümüş” ifadeleriyle aktardı.

İşçil, söz konusu kaçak göçmenlerin bunu anlattığı sırada yanlarında bir Iraklının da olduğunu ve onları “Sakın bunları yetkililere anlatmayın, yoksa sizi cinayetle suçlarlar” diye tembihlediğini de söyledi.  

HAKAN AKKAYA’YI ARADIK AMA BULAMADIK

Halen kayıp olan Hakan Akkaya’nın da, aynı turizm şirketiyle seyahat ettiğini belirten İşçil, “Hakan Bey, olaydan sonra bizi aradı. 9 Yunanlı ile bir şişme botta olduklarını söyledi. İçinde bulunduğumuz Singapur gemisinin kaptanına da söyledim, ‘Burada şişme botta insanlar var’ diye. Farlarla da aradık gece yarısı, ama hiçbir ize rastlamadık. Çünkü sisten dolayı hiçbir şey görünmüyordu. Ancak o kadar çok akıntı ve rüzgar vardı ki şişme botları kilometrelerce uzağa götürüyordu” dedi.

20 saat boyunca sürekli yanan feribotun etrafında tur attıklarını, ama 3 Afgan ve Yunanlı şoförün dışında hiçbir canlıya rastlamadıklarını söyleyen İşçil, “Kayıp sayısı en fazla 15 diyorlar, ama bizim gözümüzün önünde filikaya binmek isterken düşenler, filikaya bindikten sonra düşenler vardı” dedi. 

KAPTAN LİMANDAN AYRILMAK İSTEMEMİŞ 

Gemi kaptanının ifadesinde yangın alarmı verdiğini söylemesinin aksine gemide hiç alarm çalmadığını dile getiren İşçil, filikada bulunan gemi personelinin de kendisine, bu gemiyle üçüncü yolculukları olduğunu ve fazla pratikleri olmadığını söylediğini de anlattı.

İşçil, aynı personelin kendisine şunları anlattığını söyledi: “Bu kadar ayakta yolcu ve fazla aracı, geminin kapasitesini kaldıramayacağı gerekçesiyle kaptanın Yunanistan limanından ayrılmak istemediğini, kendilerinin de bu duruma isyan ettiklerini anlattılar. O zaman kaptanı, ‘Siz bu gemiye binmezseniz, sizi işten çıkartırız’ diye tehdit etmişler. Yani onlar da işsiz kalma korkusu yaşamışlar. Gemi personelinin ilk vazifesi insanları kurtarmaktır. Filikada bizimle birlikte 6 tane birden mürettebat olması da paniğin, tecrübesizliğin getirdiği bir insani bir duygudur.”

FİLİKALAR ÇALIŞSAYDI BÖYLE OLMAZDI

Gemide çalışır halde olan sadece bir filika olduğunu hatırlatan İşçil, “Diğer filikalar çalışsaydı eminim diğer yolcular da onlara biner ve 30 saati aşkın bir kurtarma çalışmasına da gerek kalmazdı. Çünkü başka hiçbir alternatif yoktu. Ya gemide kalacaklardı ya da azgın dalgaların arsında denize atlayacaklardı. Metrelerce boyunda dalgalar vardı, oraya atlamak ölümle eş değerdi” diye sözlerini sürdürdü.  

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın müthiş bir iş çıkardığını da ekleyen İşçil, “Bizi kurtaran gemi Bari Limanı’na getirildi. Bizi ilk karşılayanlar büyükelçilik görevlilerimizdi. Hepimizle tek tek ilgilendiler. Dışişleri bakanlığımız bir uçak göndererek, tüm yolcularımızı buradan aldırdı” derken gözyaşlarını tutamadı.