Her göçün bir nedeni vardır. İnsanlar tarih boyunca doğdukları yerlerde yaşamamışlardır, pek çok nedenlerden dolayı yer değiştirmişlerdir.  Birakın insanları hayvanlar bile  hareket halinde değiller mi? Kuşlar, balıklar mevsimlere  göre devamlı yer değiştirmiyorlar mı? Ulaşım araçlarının  bugünkü gibi gelişmediği çağlarda  bile önlerine ne çıkacağını bilmeden daha iyi yaşam sürdürmenin yollarını aradıkları için günlerce, aylarca yol kateddiklerini tarih bilgilerinden öğrenmiyor muyuz!  Bu süregelen göçler, araştırılmakla, incelemekle ve konuşmakla bitirilmeyecek konulardan biridir.Tarih boyunca devam eden göçler çok farklı nedenlere dayandığı bilinmektedir: Siyasal, sosyal, ekenomik hatta coğrafi nedenler göçe yolaçan olgulardır.Göçler çoğu sorunları da beraber getirmektedir. Göç illaki istenerek yapılan bir şey, yer değiştirme değildir. İstenmeden,  zorunluluktan kaynaklanan nedenlerle yapılan göçler  vardır ki işte onlar en derin izleri bırakanlardır.  

Cornelius Bischoff, uzun yıllar Faşist Hitler iktidarı döneminde ailesi ile Türkiye´ye göçmek ve yaşamak zorunda kalanlardan biridir.  

Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde doğup büyüyen Yahudi kökenli annneannesi bir Osmanlı vatandaşı ile evlenir. Bu bayanın  evlilikten iki oğlu bir kızı olur.  Oğlunun biri o zaman direk Amerika´ya gitmek çok zor olduğu için Küba´ya göçer ve  altı ay sonra Amerika´ya geçer. Yaşamını orada devam ettirir. 

İkinci oğul  ise  evlenerek Sırbistan´da kalır ve  Tito´nun “Partizan Ordusu”na katılır.  

Cornelius Bischoff´un anneanesi eşi ve kızı ile  birlikte İstanbul´a gider. Genç kız olan Cornelius´un annesi (Bertha) orada çalışmakta olan bir Almanla (Eduard Bischoff) evlenir. İstanbul´da işi bitince de eşiyle birlikte Hamburg´a döner.  Hamburg´da bir kız (Edith) ve bir de erkek (Cornelius Bischoff  1928) dünya´ya gelirler.  

Cornelius Bischoff´un dedesi İstanbul´da ölür ve  anneannesi Fransa´da yaşamak isteyen bir Yahudi ile İstanbul´da evlenir ve  Paris´e yerleşir, yaşamını sürdürmektedir. 

Aile Hamburg´a yerleşmiştir. Kornilius ilkokulu Hamburg´da bitirir.  Hitler faşizmi   saldırıya geçmeye başlarken özellikle Yahudiler arasındaki huzursuzluklar da artmıştır. Resmi dairelerce anneannin Yahudi olduğu bilindiği için ailede kaygılar oluşmaya başlamıştır.

Önceden de Türkiye´de ustabaşı olarak çalışan  baba eşinin ailesinden kalan mirası alma gerekçesiyle normal yolardan 1939 da İstanbul´a gider.  

Cornelius Bichoff, „Annem de  beni ve küçük kızkardeşimi (Edith) alarak 1936 dan kalma eski pasaportumuzla  „annemi ziyaret edip döneceğim“ diyerek  normal yollardan Paris´e, oradan  Marsilya´ya ve oradan da İstanbul´a babamın yanına   götürdü. Fransa sınırında konturol eden görevliler biraz şüpheli davranacak gibi oldular ama  ben ve kardeşim aynı Almanlar gibi sapsarıydık ve nasıl olsa gidip dönecekler diye gitmemize izin verdiler,“diyor.   

Cornelius Bischoff, Sırbistan´da kalan pek çok akrabasının da Alman askerleri tarafından öldürüldüklerini anlatıyor. 

Kornelius Bischoff, „İstanbul´da iyi yaşıyorduk ama  o zamanlar Çorum, Yozgat ve Kırşehir sürgün yeriymiş;  savaştan sonra bizi de Çorum´a sürdüler. Ortaokulu ve Liseyi Türkiye´de Avusturya lisesinde okudum. İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesine girdim. Savaş sonunda doğum yerim olan memleketin Hamburg´a dönmek ve orada  okumak için İngilizler´e başvuruda bulundum ve 1948 de döndüm“ diyerek kısaca o yılları anlatıyor ve devam ediyor geçmişi ve günümüzdeki gelişmeleri anlatmaya:

„O zamanı anımsatan etkinlikler  yapılıyor günümüzde ve bizleri  „Heimatlos-vatansız“ diye adlandırıyorlar. Ben bu  nitelendirmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü, faşistlerden kaçışlar nedeniyle insanlar vatanlarından ayrılmak zorunda kaldılar ama vatansız değillerdi. Babami se işi nedeniyle önceden de  zaten vatanımızdan ayrılmıştı ama vatansız değildik. Babamın görevi dolayısıyla Türkiye´ye gittik ama daha sonra anneannemin Yahudi kökenli olduğu için uzun yıllar dönemedik. Hatta Babamdan koşullu yani annemden boşanıp  dönmesini istediler ama o kabul etmedi ve dönmedi. İnsanlar farklı nedenlerle ülkelerinden ayrılıyorlar ama vatansız değiller. Böyle değerlendirmek bence doğru değil,“ diyerek o günleri anlatıyor.  

Türkler´in tarih boyunca en çok göçen eden  topluluklar arasında olduğu tarih kitaplarında yer almaktadır.Çok gerilere gitmeye gerek yok bence; özellikle son elli yıldan buyana  Türkiye´den  çok değişik nedenlerden dolayı dünyanın dört bir köşesine göçlerin çok yoğun yaşandığı görülmektedir ve bu hareketlilik hızla sürmektedir. Ekeneomik, politik, sosyalcoğrafi, vb. nedenlerle göçedenlerin geride bıraktıkları, gittikleri yerlerde karşılaştıkları ve yaşadıkları değişik şekilerde  konu olmuştur, olmaya da devam edecektir.  

Hamburg,28.01.2009