Akdeniz Üniversitesi'nin organ naklinde geride bıraktığı 30 yıl, AÜ Senato Salonu'nda düzenlenen toplantıda anlatıldı. Toplantıda AÜ Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, yakaladıkları başarının sadece kendilerini değil, gerek Türkiye, gerekse yurtdışında yaşayan Türkleri gururlandırdığını söyledi.

Dün üniversite çevresindeki mahallelerde yaşayan muhtar ve bakkallarla biraraya geldiğini aktaran Prof. Dr. Kurtcephe, "O kadar güzel şeyler söylüyorlar ki, Türkiye'nin her tarafından aynı duygu selinin yaşandığı bize bildiriliyor" dedi. Bu başarının kendiliğinden gelmediğini, arkasında önemli bir mazi ve kurumsal yapının yer aldığını kaydeden Rektör Kurtcephe şöyle konuştu:

"Bu süreç içinde görev alan birtakım kahramanlar, göz nuru döken öncüler var. Her ferdiyle bu ekibe destek veren güçlü bir kadro, 30 yıllık bilimsel birikim, bilimsel hazinemiz var. Sadece organ naklinde değil, her alanda en iyiyi hedefliyoruz. Bizim hedefimiz, 21'inci yüzyılın Türkiye'nin yüzyılı olmasıdır."

HEDEF İNCE BAĞIRSAK, GIRTLAK ve AKCİĞER

AÜ Rektörü Prof. Dr. Kurtcephe'nin dile getirdiği 30 yıllık bilimsel bilgi birikiminin nasıl şekillendiğini ise Prof.Dr. Tuncer Karpuzoğlu anlattı. Bugün adının verildiği Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakil Enstitüsü'nün nasıl geliştiğini anlatan AÜ eski Rektörü Prof. Dr. Karpuzoğlu, organ nakliyle 1976'da ciddi olarak tanıştığını söyledi. Prof. Dr. Karpuzoğlu, amaçlarının dünyanın en kaliteli merkezleriyle yarışıp, rekabete girmek olduğunu belirterekşunları söyledi:

"Yeni organ ve doku nakilleri var hedefimizde. İnce bağırsak nakli olacak. Akciğer nakli için bir arkadaşı hazırlıyoruz. Gırtlak nakli yapmayı planlıyoruz. O zaman tüm organ ve dokuları nakletmiş bir merkez olacağız."

Gerçekleştirdikleri yüz nakli ameliyatının tüm dünyada konuşulduğunun altını çizen Prof.Dr. Karpuzoğlu, "Başbakan'ın konuşulmadığı yerde yüz nakli konuşuluyor. Bu bilimin gücüdür. Hükümetin de desteği lazım. Birazcık destek yetecek bize ve herkes gurur duyacak" dedi.

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Ramazanoğlu da, 1993 yılında yoğun bakımı kurmakla görevlendirildiğini, o günden beri yoğun bakım ünitesinin başkanlığını sürdürdüğünü belirterek şu bilgileri verdi:

"Anestezi ve yoğun bakım olmadan, iyi sonuçlu bir transplantasyonun olması beklenemez. Hem transplantasyon öncesi ve sonrasında çok önemli işlevler var. Yoğun bakım, transplantasyon merkezinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Önemli temel direklerinden biridir."

'BEYİN ÖLÜMÜ SONRASI CANLANAN KİMSE YOK'

Prof. Dr. Ramazanoğlu, özellikle kadavradan nakillerde beyin ölümü tanısının konulmasının önemine değinerek, "Allah'tan ümit kesilmez dendiği zaman çok ciddi sorunlar çıkıyor. Beyin ölümü tanısı konulduktan sonra tekrar geri canlanan hiçkimse yok" diye konuştu.

30 YILDA 2 BİN 700 BÖBREK NAKLİ

Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakil Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ayhan Dinçkan, AÜ'nün 1982 yılında başlayan organ nakli serüveninin, bugün ulaştığı noktada artık her türlü organ ve doku naklinin ister kombine, ister yetişkin ve çocukta başarıyla yapan bir kurum haline geldiklerini söyledi.

14 Nisan 1982 tarihinde yapılan ilk böbrek naklinin ardından bugüne kadar 2 bin 700 böbrek nakli ameliyatı gerçekleştirdiklerini kaydeden Doç. Dr. Dinçkan, "Bu ameliyatların yüzde 21'i kadavra vericiden gerçekleşti. Bu, esasında gelişmiş ülkelerin oranlarına baktığımızda istemediğimiz bir oran. Beklenen yüzde 50. Bu nedenle ülkemizdeki bağışın artırılmasına çalışıyoruz" diye konuştu.

Gerçekleştirdikleri 2 bin 700 nakil içinde 300'ünün pediatrik, yani 18 yaş altı nakil olduğunu kaydeden Doç. Dr. Dinçkan, dünya ortalamasında yüzde 5 olan bu rakamın, AÜ'de yüzde 11 olduğuna dikkat çekti. Türkiye genelinde sisteme kayıtlı 17 bin civarındaki hastanın böbrek beklediğini kaydeden Doç. Dr. Ayhan Dinçkan, AÜ'de kayıtlı hasta sayısının ise bin 500 olduğunu aktardı.

'SAYIDAN ZİYADE KALİTE ODAKLI ÇALIŞMA'

Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakil Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Dinçkan, 2011 yılı itibariyle 204 böbrek nakli ameliyatı yapıldığını ve bunların yüzde 27'sinin kadavradan nakil olduğunu söyledi. 2011 yılı içinde 24 tane pediatrik, 18 yaş altı böbrek nakli ameliyatı gerçekleştirdiklerini kaydeden Doç. Dr. Dinçkan, şöyle dedi:

"Bizim rakam kaygımız yok. Bu kadar, şu kadar nakil kaygımız yok. Kitaplarda, bilimsel çevrelerde ne diyorsa, yapılmaması gereken hastaları reddederek devam ediyoruz. Üniversitenin kapısından girerek, bizde ameliyat olmak isteyen hastaya nakli yapıyoruz. Merkezimize başvuran hastalardan sadece 124'ü tıbbi gerekçeler ya da başka gerekçelerle reddedildi. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre 1 yıllık sağ kalım oranı organda yüzde 98, hasta sayısında ise yüzde 96'dır. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz 204 böbrek naklinde ise böbreklerin tamamı çalışıyor. 1 yıllık takipte yüzde 100 başarı yakalandı. Sayıdan ziyade kalite odaklı çalışıyoruz."

15 YILDA 202 KARACİĞER NAKLİ

AÜ'de 1997 yılında çocuk bir hastaya yapılan nakille başlayan karaciğer naklinde bugün ulaşılan sayının 202 olduğunu aktaran Doç. Dr. Ayhan Dinçkan, geçen yıl 22 karaciğer nakli ameliyatı gerçekleştirdiklerini ve 9'unun canlı vericiden gerçekleştirildiğini belirtti. Doç. Dr. Dinçkan, Türkiye genelinde 820 karaciğer nakli gerçekleştirildiğini, halen nakil bekleyen Bİ 700 hasta olduğunu ve bunların 100'ünün AÜ'de kayıtlı olduğunu söyledi.

9 YILDA 66 PANKREAS NAKLİ

Pankreas naklini ise 2003 yılında yapmaya başladıklarını, 9 yılda AÜ Hastanesi'nde 66 pankreas nakli ameliyatı yaptıklarını anlatan Doç. Dr. Dinçkan, 2011 yılında ülke çapında 24 pankreas nakli yapılırken, bunlardan 8'inin AÜ'de gerçekleştirildiğini kaydetti. Türkiye genelinde 205 hasta pankreas beklerken, bunların 55'i AÜ Organ Nakil Merkezi'nin bekleme listesinde yer alıyor.

Doç. Dr. Ayhan Dinçkan, gerçekleştirdikleri çift kol ve yüz nakli ameliyatlarının ardından ülke çapında her gün 3- 4 donörün organ bağışı için başvurduğunu belirterek, "Koordinatörlüğümüze başvurularda inanılmaz artış var" dedi.

14 YILDA 49 KALP NAKLİ

Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Beyazıd ise, Türkiye genelinde 800 bin kalp yetmezliği hastası bulunduğunu, 4 bininin son dönem kalp yetmezliği hastası olduğunu söyledi. Son dönem kalp yetmezliği hastalarının yüzde 50'sinin hayatını kaybettiğini belirten Prof. Dr. Beyazıd, "Bu hastaların kalp naklinden başka bir alternatifi yok" diye konuştu.

 AÜ'de 1998 yılında başlayan kalp nakli ameliyatlarında bugün ulaştıkları rakamın 49 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ömer Beyazıd, "Durumu bozulan ve organ beklemeyecek hastalara biz tedavi alternatifi olarak suni kalp uyguluyoruz. AÜ'de 7 hastada suni kalp kullanımı bulunmaktadır" dedi.

'STAR' OLARAK TAKDİM EDİLDİ

Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ve Estetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ise AÜ'de 30 yıllık organ nakli serüveninin anlatıldığı toplantıda, Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu tarafından 'Star' olarak takdim edildi. AÜ'nün artık bir marka haline geldiğini kaydeden Prof. Dr. Özkan, "Dünyada bu kadar çeşitlilikle nakil yapılan hiçbir merkez yok. Amerika, Çin Japonya dahil. Bu bir reklam değil. AÜ'yü herkes tanıyor" diye konuştu. AÜ'de tam yüz naklini dünyada ilk yapılan ameliyattan 7 yıl sonra gerçekleştirdiklerini dile getiren Prof. Dr. Ömer Özkan, şunları söyledi:

"Tam yüz nakli 7 yıl sonra yapılmasına rağmen tartışıyoruz. Biz başarısız bile olsak AÜ'nün üzerine kimse gelemez. İnsanların bize inancı çok önemli. Burada en önemli verilecek mesaj kadavradan gerçekleştirilen nakiller. En büyük eksiğimiz kadavradan alamamamız. Üç ay sonra Türkiye'de, Akdeniz Üniversitesi'nde bağış yapılan organ sayısında kıpırdama olursa, bizi en çok mutlu edecek olan bu. Bir haftalık rakamlar Türkiye genelinde organ bağışı sayısının arttığını gösteriyor. Gerçekleştirdiğimiz nakiller sonrasında herkes değişik bir şey hissetti. Çarşıda pazarda, kimlik gibi organ bağış kartı taşıyorlar. Bu çok önemli ve devamı olması gerekiyor. Verdiğiniz dokular çöpe gitmiyor, yaşıyor. Bu mesajı verebilirsek, önemli olan bu."

TARTIŞSAK 5 YIL GECİKİRDİ

Gerçekleştirdikleri Türkiye'nin ilk yüz nakli ve ikinci çift kol naklinin ardından 'Niye tartışılmadı' gibi eleştiriler gündeme geldiğini dile getiren Prof.Dr. Özkan, "Tartışıldığı zaman 5 yıl daha gecikirdi" dedi.

Dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la gerçekleştirdikleri buluşma ve beraber yenen öğle yemeğine ilişkin soruları da yanıtlayan Prof. Dr. Özkan, "Ameliyattan sonra kendisi aramıştı, bu nedenle iade-i teşekkür oldu. Çok özel bir şey yok ama taleplerimizi çok iyi karşıladı. Yakından takip ettiğini söyledi. Önemli olan bizi orada kabul etmesi. Sağlıkla ilgili Başbakan'ın sizi kabul edip değer vermesi ve size destek vermesi çok güzel" diye konuştu.

'MAGAZİN BOYUTUYLA İLGİLENMEM'

Bir gazetecinin "AK Parti'den adaylık teklifi aldığınız yolunda haberler var?" şeklindeki sorusu üzerine Prof. Dr. Özkan, "Biraz işin boyutu değişti. Buna gülüyorum. Böyle bir durum yok. Artık eleştiriler geliyor. İşin magazin boyutuyla hiç ilgilenmek istemiyorum" karşılığını verdi.

HASTALARIN SON DURUMU

Prof.Dr. Ömer Özkan, Türkiye'nin ilk yüz nakli ameliyatı olan 19 yaşındaki Uğur Acar'ın durumunun son derece iyi olduğunu söyledi. Cerrahi olarak çok iyi durumda olduklarını, fakat endişelerinin kullandıkları ilaçların ortaya çıkartabileceği sorunlar üzerine odaklandığını kaydeden Prof.Dr. Özkan, bir aylık sürecin çok önemli olduğunu vurguladı.  Türkiye'nin ikinci çift kol nakli hastası Atilla Kavdır'ın tedavisinin halen yoğun bakımda devam ettiğini aktaran Prof. Dr. Özkan, "Kritik süreci atlattık aslında. Gidişatın iyi olması bizi sevindiriyor. İnşallah yakın zamanda sağlıklı olarak hayata döndürürüz" diye konuştu.

'İYİYE GİDİYOR'

Atilla Kavdır'ı yoğun bakımda tedavi eden Prof. Dr. Atilla Ramazanoğlu ise hastanın ne kadar yoğun bakımda kaldığının önemli olmadığını söyledi. Kavdır'da çok ciddi iyileşmeler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ramazanoğlu, "Suni solunum cihazında, diyalizle böbrekleri destekliyoruz. Karaciğer fonksiyonlarında bozulma var. Daha iyiye gidiyor. Kişisel tahminim iyi bir şekilde yoğun bakımdan taburcu edeceğiz" bilgisini verdi.



EB(SU/COŞ)