Kapadokya Dedeman Otel’de düzenlenen panelin açılışında konuşan İstanbul Nevşehirliler Derneği Başkanı Aşiret Dalcı, sahip olduğu değerleriyle Türkiye ve dünyanın en önemli coğrafyalarından birine sahip olan ve günümüzde en çok ihtiyaç duyulan dostluk, barış ve kardeşlik değerlerinin yüzyıllar öncesinden tüm dünya insanlığına iletildiği Nevşehir’de böyle bir çalışmanın sergilenmesinin büyük bir önem taşıdığını söyledi. Rize Güneysu Derneği tarafından başlatılan barı,kardeşlik ve paylaşım düşüncesi ile ortaya konulan bu projenin ülkenin bütününü kapsadığına inandıklarını aktaran Dalcı, "Hoşgörü, barış, sevgi ve muhabbetin örnek alındığı böylesine büyülü bir atmosferde ortaya konulan anayasanın özü itibariyle Hacıbektaş Veli’nin misyonu ve Mevlana’nın felsefesine uygun olarak ortaya koyabilirsek, milletimiz adına daha hayırlı sonuçlara ulaşabiliriz" dedi.

Nevşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç da buyük bir değişim süreci ile birlikte ciddi yeniliklerin yaşandığı günümüz dünyasının artık bir köye dönüştüğünü belirterek, sınırların kalktığı ve ciddi bir etkileşimin kaydedildiği günümüzde Türkiye’nin de buna uygun bir yapının içerisinde mutlaka bulunması gerektiğini belirtti. Yeni sivil anayasanın insanların günün ihtiyaçlarına uygun bir konumda olması gerektiğini vurgulayan Rektör Prof.Dr. Kılıç, yeni anayasasının devlet ve millet menfaatlerinin doğrultusunda ortaya konulması gerektiğini kaydetti.

AK Parti Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider de ,seçimlerden önce yeni bir anayasa yapmak için ortaya çıkan AK Parti hükümetinin sivil anayasa konusunda toplumun geniş kitlelerinden gelen talepleri de ele aldığını belirtti. Nevşehir Vali Yardımcısı Ali Murat Kayhan, yeni anayasanın büyük Türkiye’nin geleceğine uygun konumda olması gerektiğini söyledi.

Nevşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç’ın yöneticiliğinde düzenlenen 'Yeni Demokratik Anayasa' konulu panelde konuşan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Ersan Şen,yeni anayasanın her türlü dayatmalardan uzak bir konumda olması gerektiğini söyledi. Yeni anayasanın yapımının iktidarın hakimiyetine bırakılamayacağını vurgulayan Prof.Dr. Şen şöyle konuştu; 

" Anayasada tüm mesele, anayasaya konulacak hükümlerin ne kadar eşit, hukukun evrensel ilke ve esaslarını gözeten bir metin olarak kaleme alınabileceği ve hepimize hitap edebileceğinin tartışmasını yapmaktan geçiyor. Bunu sadece iktidarın hakimiyetine bırakmak, oradan çıkacak bir takım metinlerin tüm toplum tarafından kabulünü beklemek asla tarafımızdan benimsenemez. Burada yapılması gereken anlayış nasıl 1982 anayasasına karşı yöneltilen dayatmacı anlayışa tepki var ise aynı şekilde o tepkinin 2012 yılında Türkiye’de yapılması gereken anayasada da dayatmacı anlayıştan uzak,sivil toplum örgütü, vatandaşın her bireyin gerçekten sesini çıkartıp oraya cümlelerini kaydedebileceği ortak sesini ifadesi olan bir anayasa metnine kavuşmamız gerekiyor.Tüm mesele budur."

SADECE 12 EYLÜL SABAHI DEĞİL,ÖNCESİNİ DE SORGULANMALI

Prof.Dr. Şen, Türkiye’nin kişi hak ve özgürlüklerine kavuşulması konusunda büyük mücadeleler vermediğini bildirirken, şöyle dedi:

"Biz en iyi anayasayı hak ediyoruz. Bu ülke İngiltere, Fransa gibi kişi hak ve hürriyetlerini kazanırken büyük mücadeleler vermemiştir. Bunları henüz hazmedememiş olabiliriz. Ama geldiğimiz nokta da yavaş yavaş anlıyoruz sivil demokrasinin ne kadar iyi olduğunu.Dokunulmazlar tamamen yargılama yapacaksanız, sadece 12 Eylül 1980’in sabahını değil, onun öncesini de yargılayın. O sivil demokrasiye sahip çıkamayan ve 12 Eylül 1980 sonrasında 13 Eylül tarihinde , tekrar karşı duruş sergileyemeyen, korkakça teslim olanları getirin neden mücadele etmediklerini ve neden teslim olduklarını sorgulayın."



AK(OE/İD)