Adana Ticaret Odası'nın (ATO) Kayserili Tekstilci Mustafa Bostancı'dan 110 bin liraya aldığı ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne devrettiği Merkez Seyhan İlçesi Türkocağı Mahallesi'ndeki Kısacıkzade Konağı'nın restorasyonu devam ederken, Türkiye Yazarlar Sendikası, 20 yıla yakın süre yabancı devletlerin alacaklarını tahsil etmesi için halkın öz kaynaklarına el koyma izni verilen ayrıcalıklı kuruluşun tarihinin toplum tarafından bilinmesi gerektiğini bildirdi.

Türkiye Yazarlar Sendikası'nın yazılı açıklamasında Düyun-u Umumiye adına vergi toplanırken halka zulmeden, köylülerin tarlalarını yakan silahlı güçlerin bu binada görev yaptığı vurgulanıp, "Binanın bu yönünün de bilinmesi siyasi tarihimiz için bir zorunluluktur. Bu nedenle, açılacak kültür merkezine binanın tarihçesinin asılması, Cumhuriyet tarihine önemli ve zorunlu bir belge bırakmak anlamına gelmektedir. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak hazırladığımız tarihçenin kültür merkezine bir plakayla yerleştirilmesini istiyoruz" denildi.

PLAKADA YER ALMASI İSTENEN METİN

Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Düyun-u Umumiye Adana Merkezi'nde asılmasını istediği metin şöyle:

"Düyun-u Umumiye, Osmanlı döneminde dış borçların ödenmesi amacıyla kurulmuş, yabancı devlet memurlarınca yönetilen kuruluşun kısa adıdır. Yabancı devletlerin alacaklarını tahsil etmesi için halkın öz kaynaklarına el koyma izni verilen ayrıcalıklı kuruluş, diye de tanımlanabilir. Bu bina, yaklaşık 20 yıl süreyle Adana'da işte böyle bir kuruluşun hizmetine sunulmuştur. Düyun-u Umumiye adına vergi toplarken halka zulmeden, köylülerin tarlalarını yakan silahlı bekçiler bu binada görev yapmıştır.

Düyun-u Umumiye, bir bakıma tarihimizde bir kırılmanın adıdır. Geçmişi 1854 yılına dek gider. Süreç, o tarihlerde Osmanlı'nın ilk kez dış borç almasıyla başlar. İmparatorluk, o borcu yalnızca Kırım Savaşı'na girebilmek için almıştır. Ama borçlanmanın arkası kesilmez. 1874'e değin 15 ayrı dış borçlanmayla yaklaşık 240 milyon lira borç yapılır.

Ancak, ilk borcun üzerinden geçen 20 yılın sonunda, alınan borçlar bir yana, faizleri bile ödeyemez duruma düşer Osmanlı. Tarihimizde '93 Harbi' diye bilinen Rusya'yla girdiği savaştan da (1877-78) yenik çıkınca, Galata bankerlerinden aldığı iç borçları bile ödeyemez. Bu durum sonun başlangıcı olur.

Gelinen noktada çıkış yolu bulamayan Osmanlı, moratoryum ilan etmek zorunda kaldı.

Batılı devletler bunun üzerine duruma el koyarak Osmanlı İmparatorluğu'nu Rus Savaşı sonrasında imzaladığı Berlin Anlaşması'nı uygulamaya zorladı. Böylece, 20 Aralık 1881'de Osmanlı'nın umarsızca yayımladığı Muharrem Kararnamesi'yle Düyun-u Umumiye İdaresi kuruldu. Düyun-u Umumiye Yönetim Kurulu'nun 7 üyesinden biri Osmanlı, öbürleri borç veren ülke temsilcisi olmak üzere Avusturyalı, Hollandalı, İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan üyelerden oluşuyordu. Düyun-u Umumiye'nin genel merkezi bugünkü İstanbul Erkek Lisesi binasında, Adana merkezi de bu binada çalıştı.

Ne ki, Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara hükümeti tarafından gelirlerine el konan Düyun-u Umumiye İdaresi, Lozan Anlaşması'yla kapatıldı. Osmanlı borçları ise Lozan öncesinde imparatorluğu oluşturan ülkeler arasında paylaştırıldı. En büyük borç Türkiye Cumhuriyeti'ne düştü. Türkiye, Osmanlı borçlarının geri ödemesini ilk borcun alındığı 1854 yılından tam 100 yıl sonra 1954 yılında tamamlayabildi.

Söz konusu kuruluşun tam adı Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi (Osmanlı Genel Borçları Tahsis Edilmiş Gelirler İdaresi) dir."