Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) Twitter ve YouTube'a erişimin engellenmesi kararlarının yarattığı karmaşa, 30 Mart’ın sıradan bir yerel seçim olmaktan çıktığı tespitini güçlendirdi. Yüksek Seçim Kurulu, seçmen sayısını 52 milyon 695 bin 831 olarak açıkladı. 30 Mart’ta, yerel seçime katılacak 26 parti ve seçmenin gözü, 194 bin 310 sandıktan çıkacak sonuçta olacak.


Türkiye’de ilk kez iktidardaki bir parti muhalefetle giriştiği mücadelenin çok ötesinde bir savaşa girişmiş durumda. Başbakan Erdoğan, 12 yıllık iktidarının ardından hükümetinin bugün büyük bir tehdit altında olduğunu söyledi ve o tehdidin Fethullah Gülen Cemaati’nden geldiğini iddia etti. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Tarık Şengül, Türk toplumu ve siyasetinin olağanüstü bir dönem yaşadığına dikkat çekiyor ve “Bu tespiti özel hale getiren ise söz konusu olağanüstülüğün olağan hale gelmesi” diyor. Toplumun kutuplaştığına vurgu yapan Şengül, Gezi Parkı eylemleri ile 17 Aralık sürecine gönderme yaparken, bu süreçlerin toplumdaki çatışmayı kuvvetlendirdiği tespitini yapıyor. Şengül, bugün gelinen noktayı “Siyasetin bir savaş biçiminde işlediği dönemde yaşıyoruz” diye özetliyor.

Yasaklar ülkesi Türkiye

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun hemen ardından internete düşen ses kayıtları, Türkiye’nin bir anda ‘yasaklar ülkesi’ne dönüşmesinin de yolunu açtı. Yolsuzlukla ilgili ses kasetlerinin yayılmasını önlemek için önce Twitter’ı ardından YouTube’a erişimin engellenmesi kararı alan Erdoğan hükümeti, sadece Türk toplumunun değil tüm dünyanın tepkisini çekti. İnsanlar, bir hafta önce yasaklanan Twitter’a erişimi dolaylı yollardan sağlıyorlar ve Twitter’ın ne zaman normale döneceğini merak ediyorlar. Twitter ve YouTube yasağından ötürü Türk hükümetine Birleşmiş Milletler ve Amerika başta olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinden gelen tepkilerin dozu gün geçtikçe artıyor.

Türkiye normalleşir mi?

Doç. Dr. Tarık Şengül, seçim öncesi yaşanan gerilim ve kaygının sonraya da yansıyacağı görüşünü savunuyor:

“Böyle bir döneme yerel seçim denk gelince, seçimin kendisi bu savaşın en önemli muharebelerinden biri haline geldi. Bu ironik bir durum, çünkü liberal demokrasilerde seçimler gerilimleri düşürmek ve siyaseti normalleştirme ayarı vermek için yapılır. Pazar günü yapılacak seçim bir meydan muharebesi olduğu ölçüde, ne sonuç çıkarsa çıksın normalleşme en azından kısa sürede olmayacak.”

Kıran kırana bir seçim yarışının olduğu Ankara’da, silahlı-bıçaklı, satırlı kavga, sol adaylara dönük saldırı haberleri ve iki aday; Melih Gökçek ile Mansur Yavaş’ın açıklamaları birbirini izliyor. CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş, “Silahlı 100 kişi provokasyon için Ankara’ya geldi” iddiasının ardından, “Yakınlarıma ve bana fiili zarar verileceği bilgisi aldık” açıklaması da yaptı. Ankara’nın en büyük sorununun rakibi AKP adayı Melih Gökçek olduğunu söyleyen Yavaş’ın, seçimden kaç oyla çıkacağı merak konusu. AKP adayı Gökçek’in de sürekli suikast iddialarını gündeme getirmesi seçime ilişkin kaygının dozunu artırdı.