Ankara’da 12 Eylül tarihinde açılan ve 1 ay süren 12 Eylül Utanç Müzesi’nin İzmir’den sonraki üçüncü durağı Antalya oldu. Devrimci 78’liler Federasyonu’nun hazırladığı, Eğitim-Sen Antalya Şubesi’nin destekleri ve Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde Cam Piramit’te açılan Utanç Müzesi’ne katılım hayli fazla oldu. Devrimci 78’liler Federasyonu Genel Başkanı Nejat Kangal, Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın da hazır bulunduğu müze tadındaki sergi de, hem dönemin tanıkları, hem de yeni kuşak büyük ilgi gösterdi. Sergide, 1980 darbesiyle ilgili materyaller, 17 yaşında idam edilen Erdal Eren'in özel eşyaları, radyolar, giysiler, 12 Eylül darbesi ve sonrasının fotoğrafları, ölenlerin fotoğrafları ve gazete kupürleri büyük ilgi çekti. Sergide Deniz Geçmiş'in asıldığı darağacı da Utanç Müzesi’nde yerini aldı.

Açılışta konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, sergiye olan yoğun ilginin hüzünle karışık mutluluk verdiğini belirtti. Akaydın, “Ben 1968 kuşağıyım. Acılar yaşamış, şehitler vermiş bir kuşağız. 1980 darbesinin eziyetini yaşayan nesil tabi ki 1978’liler. Bunu yapanlar, bunları örgütleyenler bir konuda başarıya ulaştı. 1988’lileri sindirdiler. 1998’lileri sindirdiler. 2008’lileri korkutup, sindirdiler. Gene ne varsa 1968, 1978 kuşağında var gibi gözüküyor. Yılgın, ezik gençleri de kınamak istemiyorum. Yani, kan zulüm ve işkence ile yapılacak şeyleri yaptılar. Bunun arkasında ne var diye düşünürseniz? Dünyanın büyük sermayedarları var. Bunları biliyoruz. Dünya Bankası, IMF var. Bilderberg vardır. CIA vardır. Bunlar ellerini kirletmez genelde maşa kullanırlar” dedi. Devrim şehitlerinin faillerinin dışarılarda olduğunu belirten Başkan Akaydın, “Türk insanını bölmeye çalışan, nifak sokan siyasi iktidarlarda bunlara eklendi. Eskiden siyasi iktidar başrolde değildi. Şimdi, işkence, zulüm ve utanç şekil değiştirdi. Şimdi psikolojik işkence ile karşı karşıya. Kimlere? Ülkenin aydınları. Kimler? Ülkenin ulusal bütünlüğü halinde kalmasını isteyenler. Nerede bu insanlar? Silivri’de, Hasdal’da. İçlerinde ufak tefek suçlu var mıdır? Olabilir. Ama ben inanıyorum ki, büyük çoğunluğu hepimizin bildiği gibi uyduruk delil ve kanıtlarla maalesef hiç uygun kişiler olmayan tanıklarla bilişim sektöründeki sahtekarlıklarla bu insanlar suçsuz yere içerdeler. Aslında bu birlikteliğimiz onlara karşı bir namus borcu diye düşünüyorum. Onarla da cesaret verecek bir birliktelik diye düşünüyorum. Eğer bir ülkenin başbakanı kindar nesiller yetiştirmek gibi bir ifade kullanıyorsa, bir ülkenin başbakanı Alevi, Sünni vatandaşlar arasında ötekileşme koyuyorsa. Alevi vatandaşlara tarihsel olarak işkence uygulamış birisi Ebu Suud Efendi’yi başrollere getirip Türkiye’de bazı yerlerde ismini verebiliyorsa ve bir ülkenin başbakanı eğer, yakın geçmişinde dünyadaki uygunsuz isimlerle aynı fotoğrafa girmişse özellikle Sudan’da yaşanan olay ve El Beşir için söylüyorum. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Ve iki sene önceki referandumla yargı sistemini tamamen eline geçirmişse ve bu konuda yargıyı yönetebiliyorsa bunu adına faşizm denir. Hepinizi bildiği gibi faşizm sandıktan da çıkabilir. Hitlerin 1934’de çıktığı gibi. Türkiye’de böyle bir süreçten geçiyor. Dünya daima devrimci çizginin yolunu bulur. Aydınlatmanın önerdiği çizgi uluslara egemen olur. Bugün ülkemizde bir egemenlik savaşı yaşanıyor. Ben inanıyorum ki devrimciler ulusalcılar eninde ya da sonunu da 1922 yılında çıktıkları gibi galibiyetler çıkacaklardır” ifadesini kullandı.

İlk çalışmalarını 2000 yılında yaptıklarını belirten Devrimci 78’liler Federasyonu Genel Başkanı Nejat Kangal ise, “Parlamentoda darbeleri araştırma komisyonu görüşülüyor. Bu da bizim bir bakıma araştırmamız olarak düşünüyorum. Müzede aslında, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi var. Katliamlar tarihi, zulüm tarihe ilişkin ve geleceğe dair taleplerimizin olduğu bir çalışmadır” diye konuştu.

12 Eylül Utanç Müzesi 6 Aralık Perşembe gününe kadar ziyaret edilebilecek.

ÖE (SU/SSA)