ORTAK ÇIKARLARIMIZ YENİDEN TANIMLANMALI

TÜSİAD, 2007 yılından bu yana Brookings Enstitüsü ile ortaklaşa yürüttüğü Türkiye programı çerçevesinde, The Marmara Oteli'nde “ABD Başkanlık Seçimleri - Türkiye ve Bölgeye Etkileri” konulu ortak bir konferans düzenlendi. Konferansın açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner yaptı. Boyner konuşmasında, Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimleriyle ilgili, “Hangi aday kazanırsa kazansın, ikili ilişkilerin daha kapsamlı hale gelmesini hedeflemeliyiz. Ortak çıkarlarımız yeniden tanımlanmalı, yeni yaklaşımlar önerilmeli ve karşılıklı farklı görüşlere saygı gösteren bir bakış açısı geliştirilmelidir. Arap Baharı'nın geleceği, Türkiye'nin AB süreci, Kıbrıs konusu, Suriye'nin Arap dünyasının dönüşümünde daha geniş bir şekilde ele alınması, İsrail-Filistin ilişkileri gibi konularda ABD'nin politikaları önümüzdeki dört yıl ilgi alanımız olacaktır” dedi.


ORTADOĞU’DA BARIŞ VE DEMOKRATİK İSTİKRAR

ABD ile Türkiye arasında 19’uncu yüzyıldan beri köklü ilişkileri bulunduğunu ifade eden Boyner, “İkili ilişkilerin gücü Irak savaşı, yardım filosu krizi, İran'daki konular ve Suriye sorunu gibi çeşitli durumlarda sınavdan geçmiş, iki ülkenin bölge konuları ile ilgili uzun dönemli ortaklığı sürmüştür. Suriye'deki iç savaş benzeri durumlar da göz önünde bulundurularak Ortadoğu'da barış ve demokratik istikrarı desteklemek, Karadeniz bölgesinde, Kafkaslarda, Orta Asya'da ve Afganistan'da istikrar, demokrasi ve refaha katkıda bulunmak, aynı şekilde Kıbrıs konusunda taraflarca kabul edilebilir bir anlaşmaya varmak, terörizme karşı mücadele, kültürler arası saygı ve hoşgörü, transatlantik ittifakın her alanda güçlendirilmesi gibi konularda ortak bir tutumu paylaşıyoruz” dedi


SURİYE BOSNA’YA BENZİYOR

Konferansta ayrıca TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜSİAD Uluslararası Siyaset Platformu Başkanı Volkan Vural’ın moderatörlüğünde bir panel düzenlendi. Panele, Emekli Büyükelçi Richard Burt, Brookings Enstitüsü Dış Politika Araştırmaları Direktörü Dr. Michael O’Hanlon, Radikal Gazetesi Yazarı Cengiz Çandar ve İstanbul Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel konuşmacı olarak katıldı. Brooking Enstitüsü Dış Politika Araştırmaları Direktörü Michael O'Hanlon , "Obama, Suriye politikasıyla fazla içli dışlı olmak istemedi. Obama Afganistan'dan asker çekmenin yanı sıra 10 yıl içinde 500 milyar dolarlık bir indirime gidiyor askeri bütçede. Bu kesintiler ocak 1 Ocak'tan itibaren yapılacak. Romney savunmanın bütçesini artırmayı planlıyor. Daha büyük bir deniz kuvvetleri istiyor. Askeri gücü İran'a kullanmak için daha hızlı davranabilir. Obama'ya göre İsrail'e yeşil ışık yakmaktan bahsetti. Suriye konusunda konservatifler (muhafazakarlar) bizi tekrar Ortadoğu'da savaşa sokmak istemeyeceklerdir. Irak'ın zor olduğunu biliyorlar, aynı süreci Suriye'de tekrarlamayacaklar. Suriye, Bosna'ya benziyor. Esad'ın gideceğini düşünmüyorum. Halkını öldürmeye devem ederse daha fazla sesiz kalamayacağız. Bir şeyler yapılması lazım” dedi.


OBAMA VE ROMNEY’IN ARAP BAHARI HAKKINDA KONUŞTUKLARI FARKLI

Emekli ABD Büyükelçisi Richard Burt da ABD ve Türkiye'nin son 10 yılın rahatsızlığına rağmen her iki tarafta ortak stratejik çıkarları olduğunu ifade ederek, "Eğer Romney hükümeti gelirse? Basit cevap şu; Bilmiyorum. Washington'da kimsenin de bildiğini sanmıyorum. Bu seçim iç sorunlara yoğunlaştı. Dış politika ekibine bakarsanız Romney'in danışmalarından çoğu korservatif dediğimiz insanlar. Bush döneminde de çalıştılar. Bu kişiler Ortadoğu'daki ip uçlarını İsrail'den alıyorlardı. İsrailli zihniyet tarafında güdülen bir politika oluşturuyordu. Bunlar Türkiye ABD açısından rahatsızlık verici. Ama Romney böyle bir politika uygulayacak diyemeyiz. Çünkü Romney pragmatik bir yapıya sahip. Romney'in dış politikasının neye benzeyeceği yönünde bir esrar perdesi var. Türkiye ile yakın çalışacak mı? Obama ile Romney'in Arap baharı hakkında nasıl konuştukları da farklı. Obama ve danışmanları Arap Baharına son derece karmaşık öngürülemeyecek bir dizi olarak bakıyor. Çok daha alçak gönüllü bir yaklaşım sergileniyor şuan. Romney liderlik yapmak istediğini söylüyor ve askeri müdahalenin altını çiziyor." dedi.


HÜKÜMETİN ESAD’IN GİTMESİNİ İSTEMESİ DOĞRU TAVIRDIR

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Habertürk Gazetesi Yazarı Soli Özel, “Türkiye ile ABD arasında en sorunlu olan zamanlarda bile çerçevenin bu iki ülkenin yakın işbirliğini desteklediğini özellikle ABD’nin Irak’ta gerek prestijinin, gerek gücünün, gerekse mali imkanlarının kötü bir şekilde harcanması ardından bölgesel müttefiklerle işbirliğine daha fazla ihtiyacı olduğunu de göz önünde bulundurulduğunda Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin daha yakınlaşması mükadderdi. İran’ın nükleer programı konusunda Türkiye’nin takındığı tavır, ardından gelen Arap isyanları. Ve bunların ardından gelen ABD’nin Irak’tan askerlerini çekmesi Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği dış politikanın genel çerçevesini değiştirdi. Bunların sonucunda Suriye’de yaşananı hükümet doğru değerlendirmedi. Hükümetin Beşşar Esad’ın gitmesini istemesi onun Suriye’nin başında kalmamasını istemesi doğru tavırdır. Arap isyanları ve ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesiyle Türkiye’de Ortadoğu politikası üzerinde kendi gücünün sınırlarıyla da yüzleşmek zorunda kaldı. Anlaşılıyor ki bir Romney yönetimi bugünkü Obama yada ilerideki Obama yönetimine göre Türkiye ile ilişkilerinde daha fazla sorun çıkartacak bir takım eğilimlere sahip olacaktır. Rusya ve Suriye’ye yaklaşımı, İran konusundaki eğilimleri Türkiye dış polikitasını zora sokacak şeylerdir” dedi.


SURİYE’DE NE OLACAĞINI KİMSE BİLMİYOR?

Radikal Gazetesi Yazarı Cengiz Çandar ise “ABD başkanlık seçimlerinin Türkiye’de bu kadar az ilgi uyandırdığı hatta ilgilenilmediği bir başka bir seçim hatırlamadığını belirterek, “Bırakın ortalama bir Türk’ü, bu konularla ilgili varsayılan kişilerin bile Obama ve Romney listeleri ve ne savunduklarını aralarındaki farkları, seçim sonuçlarının Türkiye üzerindeki etkileri nedir? diye soracak olsanız verecek cevapları yok. Türk siyasetinin hiç yok. Bu konuda Ankara gidip siyasi parti yönetimleriyle konuşsanız hiç yok. Bu aslında çok yakın iki müttefik olduğu belirtilen ama aslında oldum olası problemli ilişkilere yapısal olarak sahip olan iki ülke arasında seçim sonrası sıkıntı yaratabilir. Suriye’deki olayların gelişmesi inmesi 2-3 seneyi bulur. Öyle bir yapısı var ki bu terazi bu sikleti çekmez. Türkçe bir Lafı vardır. Beşşar Esad rejiminin gidebileceği, devrileceği mutlak değil ama bir şey mutlak Beşşar Esad’ın bu ülkeyi yönetebileceği kabiliyetini kaybettiği de mutlak. Bu ne kadar sürerse istikrarsızlığın Türkiye’ye sirayet etmesi ve Türkiye’de şuanda çok sağlam gözüken yapıların dahi iktidarı kastediyorum erozyona uğraması kaçınılmaz gibi gözüküyor. Ne kadar erken Suriye bile şekil alırsa hem bölge istikrarı hemde bizzat Türkiye bakımından bu çok önemli. ABD seçimleri bakımından Romney başkanlığını bilmiyoruz? Suriye’de ne olacağını kimse bilmiyor? Kimse bilmiyor? Beşşar Esad, Putin’de, Obama’da ne kadar ateşli demeçler veriyor olsa da Tayyip Erdoğan’da bilmiyor? Bilmiyor. Şu anda inşa edilmekte olan tarihin inşa edilme sürecindeyiz. Böyle bir durumda birde bilmediğimiz Romney başkanlığı ne şekilde Türkiye’ye nede bölgeye etki yapacak tamamen soru işareti. Obama seçilmesi halinde 5 aşağı 5 yukarı şimdiki durumun devamı ve edilmesini görebiliriz” dedi.