Kemer'deki Limak Limra Hotel Resort'ta, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜS-KOOPBİR) ile Sulama Birlikleri Derneği'nin (SuBirDer) ortaklaşa düzenlediği sempozyuma her iki kurumun birlik ve kooperatif başkanları ve üyelerinden oluşan yaklaşık bin kişi katıldı. Sempozyumda, Türk Kooperatifçiliğinin sorunları ve çözüm önerileri, su ve gıda güvenliği, tarım politikaları, tarımsal suyun yönetimi, kamu sektörünün tarımsal sulamaya bakışı, toprak ve su kaynakları yönetimi konularında bildiriler sunuldu.

SONUÇ BİLDİRGESİ

Türkiye'de tarımın ve su kullanıcı örgütlerinin sorunlarının dile getirildiği, suyun tarımdaki önemi, Türkiye'de su ve sulama politikalarındaki eksiklikler ile küresel ısınmanın yaratacağı sonuçların ele alındığı semposyumun son gününde katılımcıların birlikte hazırladığı sonuç bildirgesi açıklandı.

Sonuç bildirgesinde, hızlı nüfus artışı, gıda israfı, tüketimi körükleyen politikalar ve iklimsel düzensizliklerin dünyanın toprak, su ve gıda kaynaklarını tehdit ettiğine işaret edilerek, dünyanın sağlıklı gıdalar üreterek, kendi kendini besleyebilme konusunda zorlanmaya başladığına dikkat çekildi. Sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi:

"Tarım son dönemde stratejik bir sektör özelliği kazanmıştır. Bu sektörün bir ülkenin su ve gıda güvenliğinin sağlanmasındaki rolü ve önemi çok artmıştır. Giderek kıt kaynak durumuna gelen suyun korunması ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi için su kullanıcı örgütleri daha etkin duruma getirilmelidir. Sulama elektriği ücretlerinin karşılanamaması sorunu tüm ağırlığı ile su kullanıcı örgütlerinin üyelerinin kucağında bir saatli bomba gibi durmaktadır. Öncelikle sulama amaçlı elektrikte KDV'nin kaldırılması, yüzde 20 indirim uygulanması ya da 2005 yılında olduğu gibi KDV'nin Bakanlıkça karşılanması sağlanmalıdır. Kısa vadeli bir politika kapsamında sulama birliklerinin ve sulama kooperatiflerinin kendi elektrik enerjilerini yenilenebilir enerji kaynaklarından üretebilmesi için gerekli proje, kredi, finansman ve yasal yönetmeliksel düzenleme desteği sağlanmalıdır. Lisanssız elektrik üretimi üst sınırı su kullanıcı örgütleri için 2 MW'a çıkartılmalı ve bu Örgütlerin santrallerinin enerji şebekesine bağlanmasında öncelik tanınmalıdır. Elektrik fatura bedellerinin hasat sonrası tahsili sağlanmalıdır."

KURAKLIK VE TAŞKINLAR

Bildirgede, iklim düzensizliklerinin yarattığı kuraklık ve taşkınlarır arttığının altı çizilerek, iklimsel değişimlerin etkilerine uyum için ulusal stratejik eylem planı hazırlanması gerektiği vurgulandı. Su kullanıcı örgütlerinin, üyelerinin iklimsel düzensizlikler sonucunda göreceği zararlara karşı şimdiden eğitim, bilinçlendirme ve koruma çalışmaları başlatılması gerektiğine değinilen bildirgede, şu önerilere yer verildi:

"Su yönetimindeki yasal ve kurumsal yeniden yapılanma çalışmalarından ve ülkemizin idari yapılanmasındaki değişimlerden çiftçilerimizin ve su kullanıcı örgütlerinin olumsuz etkilenmemesi için gerekli tedbirler önceden alınmalıdır. Hazırlanan Su Yasa Tasarısı taslağındaki Su Yönetimi Yüksek Kurulu'nun toplantılarına davet edilecek kuruluşlar arasında su kullanıcı örgütleri de yer almalıdır. Su Yasa Tasarısı Taslağı'ndaki Havza Su tahsisi Planları yapılır veya yaptırılırken nehir havzaları veya nehir havza bölgeleri ile 'Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli'ndeki 30 tarım havzası birlikte ele alınmalıdır. Su Yasa Tasarısı Taslağındaki 'Suyun tam maliyetinin karşılanması anlayışı' ülkemizin sosyoekonomik gerçekleriyle uyumlu bir anlayış değildir. Özellikle bu ilkenin tarım kesiminde yaşama geçirilmesinde sosyopolitik sıkıntıların doğmasına neden olacağı bilinmeli ve su ticari bir meta olarak düşünülmemelidir."