Cumhuriyet gazetesi eski genel yayın yönetmeni Can Dündar'ın artık bir “istihbarat” konusu olduğunu ileri süren Kekeç, "Öcalan nasıl derdest edilip Türkiye’ye getirildiyse, bir gizli servis operasyonuyla kaçırılıp “cehennem” addettiği ülkeye getirilecek, yargılanacaktır!" ifadelerini kullandı.

İşte Ahmet Kekeç'in Star gazetesindeki yazısının ilgili bölümü:

Hakkında gizlilik kararı bulunan görüntüleri ve “top secret”bilgileri yayınlamak suçtu. Üzerinde tezvirat yapmak ve algı oluşturmaya çalışmak da “casusluk”faaliyetine giriyordu.

Bu yüzden hakkında (doğal olarak)“casusluk soruşturması”açıldı, tutuklandı, yargılandı ve Anayasa Mahkemesi’nin son derece tuhaf kararıyla (tutuksuz yargılanmak üzere) salıverildi. (Soruşturma savcısının, “Türkiye’nin DEAŞ’a silah gönderdiğine ilişkin kanıtınız var mı?”sorusuna “hayır”cevabını vermişti. Şimdi, tescilli bir yalancı olarak, hiçbir kanıta ihtiyaç duymadan aynı iddiaları yabancı gazetelere tekrarlıyor.)

Salıverilmesinde ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın temasları etkili olmuş mudur? Hani, “Yahudi değilim ama Siyonist’im”diyen Joe Biden...

Bunun cevabını “gizli servis”ve bağımsız yargımız verecek.

Joe Biden, çünkü, sadece bu zat için Türkiye’ye gelmiştir.

Düzenlediği dar çerçeveli basın toplantısında “Can Dündar’ı kurtarmak için buralara geldiğini”söylemiştir.

Bu bilgiyi Kadri Gürsel’in ve o dar çerçeveli basın toplantısına katılan “yerli”gazetecilerin yazdıklarından teyit edebilirsiniz. Biden’ın gelişiyle “Can Dündar’a özgürlük kapılarının açılacağını”yazmışlardır.

Can Dündar’a yönelik “sahte suikast”e de bu nazarla bakmanız gerekiyor.

Çünkü bu suikast, bir soruya cevap elde etmek üzere düzenlenmiştir.

Suikastçinin, “Erdoğan’ın Can Dündar’ı hedef gösteren açıklamalarından sonra mı bu suikaste karar verdiniz?”sorusuna verdiği “evet”cevabı, bir kurguyu ve imaj çalışmasını açığa çıkarmıştır; “Baskı gören gazeteci”imajından sonra, “Erdoğan’ın emriyle öldürülmek istenen gazeteci”imajı...

Can Dündar, kaçırıldığı Batı kampında artık devlet başkanlarının saraylarında ağırlanıyor, ödüllere boğuluyor, hemşerilik beratlarıyla taltif ediliyor, Alman pasaportuyla ve “üst düzey koruma”yla seyahat ediyor.

Canı sıkıldıkça da, “cehennemden kaçtım”türünden açıklamalar yapıyor.

Hakkında yakalama kararı var ama bunun bir şey ifade ettiğini düşünmüyorum.

Can Dündar artık “adli”bir vaka değil.

Bir “istihbarat”konusu...

Öcalan nasıl derdest edilip Türkiye’ye getirildiyse, bir gizli servis operasyonuyla kaçırılıp “cehennem”addettiği ülkeye getirilecek, yargılanacaktır!