Kent Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydoğdu, yetişkinlerde kansızlığın sık görüldüğünü, çoğunlukla demir eksikliğine bağlı olduğunu vurguladı. Demir eksikliğine bağlı kansızlığın adet kanaması, doğumlar, düşükler gibi nedenlere bağlı olarak daha sık görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Aydoğdu, B12 vitamini, folik asit, c vitamini, çinko, bakır eksikliğine bağlı olabileceğini söyledi. B12 vitamini ya da kansızlığa yol açan diğer faktörlerin eksikliğinin beslenme alışkanlıklarıyla da ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Aydoğdu şunları söyledi:

"Sadece bitkisel gıdalarla beslenmede hem demir, hem de B12 eksikliği olur. Yiyeceklerin içinde en fazla kolay emilen demir ve B12 vitamini et ve et ürünlerinde bulunur. Baklagillerde de vardır ama onlardaki demirin emilimi zordur. Et; protein, demir ve B12 kaynağıdır. Et tüketilmediğinde sadece demir eksikliğine bağlı değil B12 kansızlığı da gelişebilir. Hem demir hem de B12 eksikliği beyin fonksiyonlarını etkiler. Özellikle B12 vitamini eksikliğinde bunama bile görülebilir. Bacaklarda uyuşma, karıncalanma ve ağrılar olabilir. Sağlıklı insanların demir ihtiyaçlarını karşılamaları için düzenli beslenmeleri ve et ve et ürünlerini içeren gıdaları tüketmeleri gerekir. Yine sağlıklı insanların B12 vitamini eksikliğinden korunmak için et ve et ürünleri, folik asit eksikliğine bağlı kansızlıktan korunmak için ise pişmemiş sebze ve meyvelerle beslenmek gerekir. Aşırı mide asidini baskılayan ilaç kullanımı da kansızlık nedeni olabilir."

Prof. Dr. Aydoğdu, halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, çarpıntı, başağrısı gibi şikayetler, idrarda, gaitada renk değişikliği, solgunluk, ateş, terleme, kilo kaybı olduğu zaman bu belirtilerin kansızlığa işaret ettiğini söyledi.

Uzun süre kansızlık çeken hastaların ağız köşelerinde yaralar oluştuğunu, dillerinde düzleşme, gözlerinde sarılık olduğunu kaydeden Prof. Dr. İsmet Aydoğdu, şu uyarılarda bulundu:

"Bu şikayet ya da belirtilerde mutlaka doktora başvurulmalı, kansızlığın da nedeni bulunmalı. Çünkü kansızlık başlı başına bir hastalık değil hastalık habercisidir. Altından basit bir ülser, hemoroid de çıkabilir kanser de olabilir. Lösemi bile çıkabilir. Bu hastaların muhakkak kanını yükseltmeden önce kanının neden düştüğünün bulunup ona göre tedavi edilmesi gerekir. Yoksa hastaya kan vermek ya da nedenini bilmeden ilaç vermek doğru bir yaklaşım değil, alttaki hastalık atlanıyor. Maalesef dünyada ve Türkiye’de sık yapılan bir hata. Nedeni bilinmeden kansızlık tedavi edilmemeli. Kansızlığa neyin yol açtığını bilip ona göre tedaviye gidilmeli. Bu yapılmadığı takdirde kanser gibi hastalıklarda teşhis ve tedavi gecikir, faturası ağır olur."



(AÖ/CK)