"Okullar Hayat Olsun Projesi" değerlendirme toplantısına katılan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okullara hayat olsun projesiyle yaklaşık bir yıllık bir çalışma gerçekleştirdiklerini anlatarak, "Bu bizim için bu ülkenin potansiyelini ve bizim iş yapabilme kabiliyetimizi göstermek açısından bir fırsat oldu" dedi.


TOPLAM NÜFUSUN ÜNİVERSİTE MEZUNU OLMA ORANI YÜZDE 5


Milli Eğitim Bakanlığı'nın son zamanlarda önemli değişiklikler yapmaya başladığını belirten Dinçer, 4+4+4 sistemi, Okullar Hayat Olsun Projesi ve kılık-kıyafette yapılan serbestleştirme olmak üzere eğitimde sisteminde yapılan üç değişikliğin önemine işaret etti. Dinçer, 4+4+4 sistemiyle küresel dünya ile Türkiye arasında oluşan mesafe ve açıklığın kapatılmasının mümkün olacağını söyledi.


Şu anda Türkiye'de toplam nüfusun lise mezunu olma oranı yüzde 28 iken, 2009 yılında tüm dünyanın lise seviyesindeki okullaşma oranının yüzde 88 olduğunu vurgulayan Dinçer, "Biz eğitimi 12 yıla çıkararak birkaç yıllık süre içerisinde dünya standartlarına gelmeyi hedefledik. ABD ve AB ülkeleri stratejik plan hedefleri doğrultusunda toplam nüfusun yüzde 40'ını üniversite mezunu yapmayı hedeflerken, bizim toplam nüfusun üniversite mezunu olma oranı yüzde 5, lise mezunu olma oranı yüzde 28. Ciddi anlamda stratejik bir uçurum oluşmuşken, yapılan düzenleme ile dünyadaki gelişmelere cevap verecek bir adım attık" diye konuştu.


"ŞİMDİ OKULLARI VELİLERİMİZE VE ÇOCUKLARIMIZA VERDİK"


Dinçer, "Okullar Hayat Olsun Projesi"nin eğitim sistemindeki demokratikleşme ve esnekleştirmenin bir başka yansıması olduğunu, artık okulların, devletin emanet olarak baktığı ama esas sahibinin millet olduğu anlayışıyla kullanılmaya başlandığını anlatarak, şöyle konuştu:


 "Biz, şimdi okulları velilerimize ve çocuklarımıza verdik. Bunu verirken de onların istek ve ihtiyaçlarına göre kullanımlarına açmaya çalışıyoruz. Artık istiyoruz ki, bir aidiyet oluşsun, kendi malı gibi görsün, kendisine ait hissetsin, kendisini de oraya ait hissetsin ve böylece sahiplensin. 'Okullar Hayat Olsun Projesi'nin anlamı bu. Bu yüzdendir ki, okullarda erslikler, spor salonları, yemekhaneler velilerin kullanıma açık olsun istiyoruz. Devlet olarak kullandığımız politikalarla, amaçlarımızdan farklı sonuçlar ortaya çıkmış ama bunu görmemiştik. Amaçla araç arasında bir uyumsuzluk vardı. Şimdi ise tam da amaçla araç arasında uyumu sağlamaya başladık. Hakikaten okulları ve bilgiyi, toplumun önünde rehberlik edecek ışık olarak ortaya koyarken, okullarımızı da tüm mahallenin, tüm velilerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin bir araya geldiği bir merkeze, bir rehber alana dönüştürmeye çalışıyoruz. Bugün yaptığımız proje, gerçekten de Türkiye'deki bir zihniyet dönüşümünün somut göstergeleri olarak algılanmalı."


KILIK-KIYAFET TARTIŞMALARI TALİ ALANLAR ÜZERİNDEN YÜRÜYOR


Okullarda kılık-kıyafet serbestleşmesi konusundaki tartışmaların tali alanlar üzerinden yürüdüğünü söyleyen Bakan Dinçer,  şöyle devam etti:


"Türkiye'de demokrasinin gelişmesi, insan hak ve özgürlüklerinin bu ülkedeki insanların hepsine devletin eliyle verilmesi değil, insanların bu hakka sahip olarak ama devletin de bu hakkın kullanılmasının önünde engeller varsa kaldırılmasını sağlamaya yönelik yaptığımız bir düzenlemenin ifadesidir. Biz daha önce serbestliği, devletin ortaya koyduğu sınırlar içinde yaşıyorduk. Şimdi ise serbestliği vatandaşın bir hakkı, özgürlüğü olarak görüyor, bunun dışında bir başkasının hakkını kesmesin, diye bir takım istisnai sınırlamalar getirerek düzenlemeye çalıştık. Hala eksiklik olabilir, tartışılacak boyut olabilir ama anlamı itibariyle bakıldığında, bütün bunların hepsinin Türkiye'deki özgürleşmenin, demokrasinin gelişmesinin ve bunlarla beraber yaşam kalitesinin artırılmasıyla ilgili gelişmeler olduğunu düşünüyorum."


DG (MK) (FOTOĞRAF)