Narlıdere İlçesi’nde oturan memur anne ve babanın iki kız çocuğundan büyüğü olan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Gizem Erkekoğlu, bir çeşit kan kanseri olan lenfoma teşhisi konulduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 9 aylık bir tedavi ve iyileşme süreci geçirdi. Ancak, hastalığı iki ay sonra yeniden nüksetti. Üniversite sınavı heyecanı yaşadığı dönemde lenfoma olduğunu öğrendiği halde umut ve direncini hiç kaybetmediği gibi ailesine ve diğer hastalara da moral veren Gizem, sadece bir tüp kan bağışı istedi.

Gizem, kemoterapi tedavisi sonrasında aldığı peruğunu çok fazla kullanmadığını anlatırken, "Kullanmamak çok daha kolay oluyor benim için. Kendimi daha rahat hissediyorum" diyerek hayatla ne kadar barışık olduğunu gösterdi. Gizem, önümüzdeki hafta toplanacak heyetin belirleyeceği ilaç tedavisini sürdürürken bir yandan da uyumlu iliği bekleyecek.

"TEK ÇARE İLİK NAKLİ OLABİLMEK"

Üniversiteye hazırlanırken vücudunda farkettiği değişiklikler üzerine doktora başvuran ve lenfoma teşhisi konulduğunu aktaran Gizem Erkekoğlu, şunları söyledi:

"Tedavim sırasında tercihlerimi hasta yatağımda yaptım. Sınavı kazandım ama maalesef Manisa Celal Bayar Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’ndeki eğitimimi, başlamadan dondurmak zorunda kaldım. Tedavim 9 ay sürdü. Kendimden kök hücre nakli yapıldı. Tedavim bitti ama 2 ay sonra yine vücudumda bir lezyon çıktı ve biyopsi sonucunda maalesef ki aynı hastalık saptandı. Şu anda tek çarem bir ilik nakli olabilmek. Kardeşimin dokuları benimle tutmadı. Bu yüzden başkalarınınki aranıyor."

"GEREKİRSE 4-5 DEFA DA YENERİM"

Türkiye’de İzmir, İstanbul, Antalya, Bursa ve Ankara’daki merkezlere direkt olarak ilik nakli için bağış yapılabildiği gibi diğer illerde de bağışçı olmak isteyenlerin kampanyalar düzenlediğini hatırlatan Gizem, "Sadece bir tüp kan bağışlamanızı istiyorum" sözleriyle destek istedi. Hastalığı moral gücüyle yeneceğine inanan Gizem, hastalığı hiçbir zaman kabullenmediğini, "Ben hastayım" demediğini vurgularken, "Moralim, psikolojim her zaman çok iyiydi. Hiçbir şekilde ailem, sevdiklerim, doktorlarım, hemşerilerim, arkadaşlarım benden desteklerini esirgemediler. Bu hastalıkta en önemli şey moral. Umut olduktan sonra tabii ki sonuç iyi olacaktır. Ben umut ettim. Bir kere yendim. Gerekirse dört defa, beş defa da yenerim” sözleriyle de kararlılığını gösterdi.

"SADECE YAŞAMAK İSTİYORUM"

Gizem, hastalığı yendikten sonra yapmayı hayal ettiklerini ise şu sözlerle anlattı:

"Öncelikle en büyük hayalim okuluma gidebilmek. Ben o okula gidebilmek için çok fazla çalıştım. Bir an önce öğretmenlerime, arkadaşlarıma kavuşmak istiyorum. Gidemediğim, devam edemediğim okuluma gitmek istiyorum. Onun dışında tabii ki okulu bitirdikten sonra meslek sahibi olmak, ailemle mutlu bir hayat sürmek istiyorum. Başka da bir şey istemiyorum. Sadece yaşamak, dolu dolu her anımı yaşamayı istiyorum."

"DERSHANEDE KLİMA ÇARPTI SANDIK"

Kızının yanından ayrılmayan anne Zeliha Erkekoğlu da hHastalığı hiçbir zaman kabullenmediklerini belirtirken, "Basit bir grip atlattığını düşündük. İnsanlar bize çok destek oldu. Biz mutlu bir aileyiz. Bundan sonra daha mutlu yaşamak istiyoruz" sözleriyle kızına destek verdi. 

Baba Ertunç Erkekoğlu da sınav hazırlanırken halsizlik ve grip belirtileri gösteren kızlarına önce dershanede klima çarptığını sandıklarını, daha sonra da teşhisin konulmasıyla tedavi sürecinin başladığını anlattı. Baba Erkekoğlu, "Kendinden kök hücre naklinden sonra gittiğimiz düzenli kontrollerden birinde, maalesef 80'inci gününde sırtında beze çıktı. Biyopsi sonucunda hastalığın tekrar ettiğini öğrendik. İster istemez biraz moralimiz bozuldu ama 'Bunu da yenecek' dedik. Baba olarak insanlara çağrım bir tüp kan vererek bir hayatı yeşertmeleri" dedi.



BT(AÖ/İD)