SAVCI KÜRTÇE TALEBE MÜTALAA VERDİ


İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi ise bu talebi duruşma sonrasında değerlendirme kararı aldı. Mahkeme, bu konuda öncelikle duruşma savcısı Celal Kara’ya görüşünü sordu. Kara, mütalaasında Lozan Antlaşması’na dikkat çekti.


SAVCI: KÜRTLER LOZAN ANTLAŞMASININ TARAFI DEĞİL


T.C. yaşayan Kürtler'in azınlık olmadığına belirten Savcı Celal Kara, “Lozan Barış Antlaşması’nın 1. maddesinde anlaşmanın tarafı olan devletler belirtilmekte olup bir antlaşmanın hükümlerinin o antlaşmanın taraflarını bağlayıcı olduğu belirtilmektedir. Kendilerini Kürt olarak niteleyen Türkiye Cumhuriyeti (TC) devleti vatandaşları, Türkiye dışında bu antlaşmanın tarafı olan hiçbir devletin uyruğu olmadığı gibi bunlarla etnik köken bağı da bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.


SAVCI: KÜRTLER, AZINLIK DEĞİL


Aynı sözleşmenin “Azınlıkların Korunması" başlıklı bölümünün, TC devleti uyruğuna tabi olacak azınlıklarla ilgili olduğunu hatırlayan Kara, 29. maddede etnik köken ve dini mensubiyet itibariyle azınlık olarak nitelenen kişilerle ilgili açık ifadelerin bulunduğunu ifade etti. Kendilerini Kürt olarak niteleyen Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti devleti uyruğunda olduğunu belirten Kara, Kürt sanıkların gayrimüslim azınlık konumunda bulunmadıklarını vurguladı.


SAVCI: TÜRKÇE DİLİNİ KULLANMAK ZORUNDADIRLAR


Tüm bu şartlar altında, Türkiye’de eğitim görüp iyi derecede Türkçe konuşan TC uyruğuna bağlı ve gayrimüslim statüsünde bulunmayan sanıkların Kürtçe savunma taleplerinin reddedilmesini istedi. Savcı Kara ayrıca, Anayasa’da devletin resmi dilinin Türkçe olduğuna dair hüküm olduğunu kaydederek, “Türkçe bilen ve resmi işlem yapma durumunda olan TC devleti uyruğu olan ya da olmayan tüm şahıslar, başkaca hangi dili biliyor olurlarsa olsunlar Türkçe dilini kullanmak zorundadırlar" dedi.


MAHKEME: KÜRTLER, ASLİ KURUCU VATANDAŞ


Savcının mütalaasının ardından mahkeme kararında Lozan Antlaşması’na atıf yaptı. Lozan Antlaşması’nın 39. maddesinde yer alan “Devletin resmi dili bulunmasına rağmen Türkçe’den başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun kolaylıklar sağlanacaktır" hükmünü hatırlatan mahkeme, bu hükmün Türkiye’deki Müslüman olmayan azınlıkların haklarına ilişkin olduğunu vurguladı. Mahkeme, kararına şöyle devam etti:


“Antlaşmanın müzakere edildiği ve imzalandığı dönemin koşulları ve dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde Müslüman olsun veya olmasın Türkçe’den başka dillerde konuşan çok sayıda milletler yer almaktaydı. TC’nin kurucu unsurları arasında yer alan Kürtleri azınlık statüsüne almaya ilişkin bir kısım itilaf devletleri tarafından getirilen teklif ve çalışmalar kabul edilmemiştir. Asli kurucu vatandaş olan Kürtlerin azınlık statüsüne alınmamaları ve Lozan Antlaşmasındaki koruma önlemlerinin yalnızca Müslüman olmayan azınlıklarla sınırlı tutulması göz önüne alındığında, bu düzenlemeyle Müslüman olmayan azınlıkların haklarının korunmasının amaçlanmaktadır. Bu nedenle söz konusu hükmün, somut olayımıza uygulanamayacağı anlaşılmaktadır."


Gözaltına alındıklarında Türkçe savunma yapan sanıkların, dava aşamasındaki Kürtçe savunma taleplerinin hukuki bir ihtiyaca dayanmadığına dikkat çeken Mahkeme, Kürtçe savunma taleplerini reddetti.


SG (MK)