Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, tutuklu sanık Muharrem Erbey'e gelen e-mail ve bu e-maillere cevaben yazdığı e-mailleri okumaya devam etti.

İHD'nin hazırladığı AB projesi bütçesi ile ilgili projenin okunmasından sonra söz alan sanık avukatlarından Fethi Gümüş, şunları söyledi:

"Müvekkilimiz Erbey, aynı zamanda meslektaşımız. Dolayısıyla onun yaptığı ve suç delili olarak iddanamede yer alan delefon dinlemeleri, tape kayıtları ve e-maillerde yer alan faliyetleri bizler de daha önce yaptık. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği döneminde Erbey'in yaptıklarının belki iki katını ben kendi şahsım ve diğer arkadaşlarım yaptık. Ama o süreçte bile böyle bir yargılama ile karşılaşmadık. Demokratik değişimden bahsedildiği, AB giriş sürecinde olan Türkiye'de insan hakları savunucusu arkadaşımız burada yargılanıyor. İster istemez, duygularımızı biz de siz de kapının dışında bırakarak, yargılamayı hukuki kurallara göre yapmamız gerekir. Şimdi dosyada bahsettiğiniz ve örgüt üyesi olduğunu söylediğiniz kişilerin Erbey ile irtibatta olduğunu belirtiyorsunuz. Bu kişilerin örgüt üyesi olup olmadıklarını bilmiyoruz. Bu kişilerin örgüt üyesi olduklarına dair bir mahkeme kararının olup olmadığını bilmiyoruz, eğer böyle bir tespit yoksa bile bu tespitin yapılması gerekir. Şimdi bu kişilerin örgüt üyesi olup olmadıkları tespit edilmeden müvekkilimiz Erbey, suçlu bulunup ceza yerse ve sonraki süreçlerde dosyada adı geçen kişiler Türkiye'ye gelmeleri halinde yapılacak bir soruşturmada örgüt üyesi olmadıkları ortaya çıkarsa ve Erbey buna rağmen şu anda yargılayıp 5-10 yıl ceza verirseniz bunun telafisi nasıl mümkün olabilir."

1992 yılında öldürülen Kürt yazar Musa Anter'in oğlu Anter Anter'in Başbakan'ın özel izni ile Türkiye'ye geldiğini hatırlatan avukat Gümüş, "1960 yılında Türkiye'den sürgün edilmiş, 1970 yılında ise vatandaşlıktan atıldı. Anter ile ilişkisi olan bir çok kişi alırken, Anter'in suçsuz olduğunu bizzat Başbakan kendi ağzıyla ittiraf etti. Erbey, okunan belgelerin hiç birini yalanlamadı. Bu yargılama yapılırken hukuki bir yargılama yapmak zorundasınız. Suç delili olarak anlattıklarınız 2 yılda bir genel kurulda, hükümet komiseri huzurunda okunan belgelerdir" dedi.

Daha sonra söz alan avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz'ı kastederek, "Sayın başkan bizi dinlemediğiniz kanısına vardım" dedi. Bunun üzerine Yılmaz, "Dinliyorum dinliyorum" yanıtını verdi. Sözlerine devam eden Baydemir, şunları söyledi:

"İHD bugüne kadar hazırladığı programların tüm gelir-gider bütçelerini hazırlar ve mali müşavirler tarafından onaylandıktan sonra, bir fotokopisini emniyete, birini valiliğe diğerini de İçişleri Bakanlığı'na verir. Şimdiye kadar iddianamede para temini olarak bahsedilen paralar, Avrupa Birliği ile hazırladığı projelerin bütçeleridir. Türkiye'de yüzlerce sivil toplum örgütü AB projesi hazırlar. İddianamede, Avrupa'dan temin edilerek örgüte aktarıldığı bahsedilen para da bu projelerin bütçeleridir. Bütçe işinden, gelen-giden paradan Muharrem Erbey'in haberi olmaz. Daha çok sayman ve muhasebe işlerini yürüten dernek görevlilerinin işidir. Muharrem Erbey, temsiliyet anlamında İHD Başkanlığını yürütmektedir. Daha önce de tekraraladığımız gibi, Muharrem Erbey şahsında İHD'nin bölgedeki faaliyetleri soruşturulmaktadır. Bundan vazgeçilmesi talebinde bulunuyoruz. İddianamede bahsedilen Naile Aras da Kürt bir kadın olduğu için, sosyalist olduğu için İsveç Sol Parti MYK üyesi olduğu için iddianameye girmiştir."

ABD'Lİ DANIŞMAN

İddanamede yer alan ve İHD'de danışman ve tercüman olarak çalıştığı belirtilen Jack Hess adlı bir Amerikalı'nın bölgede yaptığı inceleme sonucu Erbey'e gönderdiği e-mailde, yaptığı inceleme sonuçlarında elde ettiği bilgileri, Amerika'daki farklı kurum ve kuruluşlara gönderdiği okundu. Erbey Kürtçe yaptığı savunmada, Jacke'nin öğrenci olduğunu belirtirken mikrofonu kapatıldı. Sözalan sanık avukatlarından Feride Laçin, "Jacke, Türkiye'de İngilizce öğretmenliği, Amerika'da ise doktora yapıyordu. Bunun örgütsel bir bağlantısı yoktu. İHD'de tercümanlık yapıyordu" dedi.

İHD'nin 25 yıldan beri sivil anayasa çalışması yürüttüğünü anlatan savunma avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir, TÜSİAD ve Türkiye Barolar Birliği ile diğer siyasi partilerin anayasayla ilgili taslak hazırlama çalışmasına girdiğini belirterek, "Bu sivil toplum örgütleri ile siyasi partiler yapınca normal da DTK yapınca neden anormal görüloyr bunu kabul etmek mümkün değil. DTK, bir çok faaliyet ve çalıştay düzenledi. Bunlardan biri de Midyat'ta düzenlenen inanç çalıştayı idi. Her çalıştay sonrasında sonuç bildirgesi okundu. Söz konusu sivil çalıştayın çağrıcıları arasında AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da bulunuyordu. Ama ne hikmetse sadece Muharrem Erbey, bu çalıştaydan yargılanıyor. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, anasaya hazırlığı için TÜSİAD ve GAP Belediyeler Birliği'nden görüş istedi. Onlar görüş belirttince normal oluyor da DTK'nın sivil anayasa çalıştayı neden yasadışı bulunuyor?" dedi.

Sanık Avukatlarından Feride Laçin de aynı konu ile ilgili olarak, "Roman çalıştayı da yapılmıştı. Burada da Kürt çalıştayı yapıldı. Kürt sorunun demokratik çözüm önerileri tartışıldı. Bunun neresi yasadışı oluyor anlamıyorum" ifadelerini kullandı.

GİZLİ TANIĞIN BEYANLARINA GEÇİLDİ

Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, tutuklu sanık İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey ile ilgili e-maillerin okunmasının sona erdiğini belirterek, gizli tanık Mercek'in sanıkla ilgili beyanların okunmasına geçti.

Yılmaz, Mercek Kod adlı gizli tanığın Erbey ile ilgili beyanlarında, Erbey için, "İHD Diyarbakır Şube Başkanıdır. Kadrodur, örgütçüdür. KCK/TM bürosuna sürekli geliyor. Taban kitleyi, heyecanlandırmak için yerel, ulusal ve örgüt güdümlü çalışan Roj Tv'ye katılır. Asker ve polis üzerinde baskı oluşturur. Cezaevinden aldığı bilgilerle ilgili kuryelik yapar. Türkiye'de yargılanan şahısların davalarını AİHM'e taşıyarak, kazandığı paranın büyük bir kısmını örgüte verir. 90'lı yıllarda köy boşaltmaları ile ilgili davalardan edinilen paraların bir kısmını örgüte aktarır. Avukatlar Fethi Gümüş, Cebbar Leygara, Mesut Beştaş, Meral Danış Beştaş'ın aralarında bulunduğu bazı avukatlar, TMK mağduru çocuk davalarını AİHM'e taşıyarak buradan kazanılan paraların büyük bir bölümünü örgüte verir" ifadelerini kullandığını söyledi.

Gizli tanığın beyanları ile ilgili hazırlanan iddianameda yöneltilen suçlamada, "Özellikle çocuklarla ilgili davalarda Türkiye'nin küçük düşürülmeye çalışıldığı yerel, ulusal ve örgüt güdümündeki Roj TV'ye bağlanarak, taban kitleyi heyecanlandırdığı Avrupa nezdinde Türkiye'nin küçük düşürülmeye çalışıldığı, sanık Erbey dahil bazı avukatların AİHM'e taşıdıkları davadan kazandıkları paranın büyük bir kısımının örgüte aktarıldığının anlaşıldığı" değerlendirmesi yapıldığı gözlendi.

Okunan Mercek kod adlı gizli tanığın beyanına ilişkin, bir kaç saniyelik Kürtçe savunmasında Erbey, "Yorumcu ve Mercek isimli gizli tanık beyanları aynıdır" dedikten sonra mikrofonu kapatıldı.

Söz alan sanık avuklarından Feride Laçin, müvekkilinin Mercek kod isimli tanığın beyanlarının yalan olduğunu ifade etti. "Mercek, yalancıdır ama yüzü kara bir yalancıdır" diyerek tepki gösteren Laçin, şunları söyledi:

"Müvekkilim Sarmaşık Derneğinin resmi üyesidir. Bu dernek yoksullukla mücadele eder. Bu kötü bir şey mi? Müvekkilim TMK mağduru çocuklarla ilgili sadece Gün TV ve Roj TV ile konuşmamıştır. Tüm ulusal ve uluslararası kanallara demeç vermiştir. Ha işini çok iyi yapmıştır. En iyisini yapmıştır. Sanki bütün iş ona mı kalmış. Bayram günü çocuklarını ziyaret etmeden cezaevine gitmiş, müvekkilleriyle görüşmüş, sanki madalya takacaklar" dedi.

AİHM'DEN PARA ALINDI MI?

Daha sonra söz alan Avukat Reylan Yalçındağ Baydemir, TMK 5233 sayılı yasa kapsamında Erbey'in AİHM'e taşıdığı dosyanın olup olmadığının ve bu dosyalar hesabına para yatırılıp yatırılmadığının tespiti için Dışişleri Bakanlığı'na müzekkere yazılması talebinde bulunarak, "Erbey'in AİHM'e taşıdığı tek bir dosya bulamazsınız. Bu dosyalar karşısında da hesabına yatan tek kuruş yoktur. Biz zaten 5233 sayılı yasanın kendisine karşıyız. Yetersiz olduğunu savunuyorduk. Bu konuda İHD yöneticisi hiç bir avukat bu konuda AİHM'e dava götürmüş değil. Bankalara da yazı yazılmasını istiyoruz. Alınan para varsa bunun edilmesini istyoruz" diyerek, yasa ile ilgili sorumlu bir süreç yaşadıklarına dikkat çekti.

Gizli tanık Mercek'in beyanlarının meslektaşları ve İHD faaliyetleri ile ilgili olduğuna işaret eden Baydemir, şunları söyledi:

"Erbey, kitleye moral verirdi deniliyor. Allah aşkına sayın başkan; 'bu kadar insan ölmüş' diyor, kitle bundan moral almış, 'bu kadar köy yakılmış, 3 ayda bir hak ihlallerine yönelik rapor açıklamış, kitle bundan moral almış, gözaltında bu kadar tecavüze uğramış diyor, kitle moral almış. Biz Kürtler bu kadar ölü sevici bir toplummuyuz ki, bu açıklamalardan moral alalım. Son 30-35 yıl içerisinde insanlara moral verilebilecek tek bir gelişme yaşanmamıştır. Bize şu mesaj verilmek istenmektedir; 'Siz misiniz bu halkın özgürlüklerinden bahseden?' Ben bunu anlıyorum sayın başkan. Şu an sanık sandaliyesinde oturması gerekenler, Kürt sorunun çözümü önünde engel teşkil edenler olmalıydı, çocuklarımızın katilleri olmalıydı, toplu mezarların faailleri olmalıydı. Gerçekte suçlu, gerçekte yargılanması gerekenler bulunsun. Herkes tersine işleyen bir adalet sisteminin olduğuna inanıyor."

BÖYLE BİR GİZLİ TANIK YOK

Daha sonra gizli tanık beyanlarında AİHM'e dava taşıyarak kazandığı parayı örgüte aktardığı belirtilen avukatlardan Fethi Gümüş söz alarak, "Sözde gizli Mercek'in, söz diyorum çünkü böyle bir gizli tanığın olduğuna inanmıyorum. Bu ifadelerin hazırlandığını düşünüyorum. Sözde Mercek'in ifadelerinde ben ve arkadaşlarım suçlanmışız. Bu hazırlanan ifadenin gerçeği yansıtmadığından hareketle şu an avukatlık yapanların telefonları dinleniyor. Cezaevinde müvekkilerle yaptığımız görüşmeler dinleniyor. Buradan hareketle cezaevinde müvekkillerimizle görüşmelere başladığım tarih itibariyle eski tüm görüşmelerin dökümünü istiyorum. Örgüt üyeleriyle ilgili bilgi alışverişi yaptığım söylenmiş. Ayrıca bu davanın başladığı tarih itibariyle eski tüm görüşmelerimin tespit edilmesini istiyorum. O zaman Mercek isimli kişinin beyanlarının ne kadar gerçeği yansıttığı ortaya çıkacaktır."

Sanık Avukatlarından Hayrettin Güzel, meslektaşları ve sanık Erbey hakkındaki beyanlarının dikkat alındığında bu suçlamanın ne kadar gerçek dışı olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Cumhuriyet Savcısı ile gizli tanık beyanlarında kelimesi kelimesinin nasıl aynı şekilde olabileceğini soran Güzel, "Müvekkil, o kadar istihbarat ve emniyeti kızdırmış olacak ki, bu şekilde bir iddanname tanzim edilmiştir" şeklinde konuştu.

Avukat Sabahattin Acar ise beyanda bulunan Mercek kod adlı gizli tanığın beyanlarına atıfta bulunarak, "Mercek adlı gizli tanığı dinlediniz mi? DTP'den kovulan biri mi? Yoksa hazırlanan beyanın imzalatıldığı biri mi? Sordunuz mu? Tek doğru sizin doğrunuz değil sayın başkan. Başka doğrular da var. Bu ülkenin aydınları, yazarları siz mahkeme heyetine sesleniyorlar. 'Artık adil yargılama yapın' diye" dedi.

Kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti duruşmayı 27 Ocak Cuma gününe erteledi.


MT,BB(GG/AAA)