KCK/TM ana davasında 104'ü tutuklu 152 sanığın yargılanmasına bugün Diyarbakır 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 38'inci duruşmayla devam edilirken, duruşmaya tutuklu 42 sanık katıldı. Duruşma nedeniyle adliye çevresinde sıkı önlemler alınırken, binaya girenlerin üzerleri tek tek arandı.

VEKİLDEN ASKERE TEPKİ

Duruşmayı izlemek üzere gelen CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Mahmut Tanal, sanıkların duruşma salonuna getirildiği anda tutuklu sanık İHD Diyarbakır Şube Başkanı avukat Muharrem Erbey ile görüşmek istedi. Ancak salondaki askerler CHP'li Tanal ile Erbey'in tokalaşmasına ve konuşmasına izin vermedi. Bunun üzerine Tanal, cebinden çıkarttığı kartvizitini askerlere göstererek şöyle tepki gösterdi:

"Ben CHP milletvekiliyim. Bu duruşmayı izlemek için geldim. Sadece sanık Erbey ile tokalaşmak istedim. Ben bu tutumu rapor edip komisyona ileteceğim. Ben aynı zamanda Ergenekon davasını da takip ediyorum. Böyle bir şey orada görmedim ve yaşamadım. Burada farklı bir şey uygulanıyor. Buradaki asker ve polis sayısı dinleyicilerden daha fazla. Tutuklu sanıkların etrafını sarmışlar. Bunlar nereye kaçacak? Kaçma durumları yok. Hepsi vasıflı insanlar."

KÜRTÇE KONUŞUNCA MİKROFONU KAPATILDI

Mahkeme heyetinin gelmesiyle başlayan duruşmada, tutuklu sanıklardan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey ile ilgili telefon dinlemeleri ve tape kayıtları okundu. İddialara ilişkin mahkeme heyetinin söz verdiği Erbey Kürtçe cevap verince mikrofonu kapatıldı. Erbey'in Kürtçe konuşmalarını savunma avukatları Türkçe'ye çevirerek kayıtlara geçirdi.

ROJ TV'YE DEMECİ OKUNDU

Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, Erbey ile Roj TV spikeri arasında 23 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşen telefon görüşmelerini okudu. Roj TV'ye konuşan Erbey'in, 'Türkiye'de işkence mağduru çocuklar bulunduğu, çocukların çalıştırıldığı ve bu çocukların hedef haline getirildiği' sözleri dikkat çekti. Erbey Roj Tv'ye şunları söyledi:

"Devlet çocukların sokak eylemlerini engellemek istiyor. Bu ülkenin Güneydoğusunda çocuklar ücretsiz ve kaliteli eğitim alamıyor. Bu çocuklar sürekli karşılarında panzer ve polis gürüyor. Bu nedenle devlete dar bakıyor. Türkiye'nin batı yakası ile Güneydoğu arasında çocuğa bakış çok farklıdır. Çünkü bölgedeki çocuğun evi yakılmış, köyü boşaltılmıştır. Bu çocuklar sürekli cezaevi kapıları önünde büyüyor. Bundan dolayı çocuklar devlete karşı antipati ile büyüyor. Bu çocuklar, enerjilerini deşarj etmek için sokak eylemlerine başvuruyor. Bu çocukların taş atması deşarj olmalarını sağlıyor. Kürt sorunun çözülmeyişinin nedenlerinden biri, çocuklarımızın içinde bulunduğu bu durumdur. Çünkü devlet çocukla empati kurmuyor, çocuğa örgüt üyesiymiş gibi bakıyor. Bundan dolayı bu çocuklar devletle barışık olamıyor."

'TRT'YE YAPMIŞ OLSA SUÇ SAYILMAYACAKTI'

Söz alan savunma avukatlarından Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar şöyle konuştu:

"O dönem çocuklara 23 Nisan'da 25 yıl ceza verildiği için müvekkilimiz çocuk haklarıyla ilgili bir takım tespitlerde bulunmuştur. Müvekkilim, söz konusu konuşmayı TRT'ye yapmış olsaydı, bu suç sayılmayacaktı. Bizce Roj TV'ye verdiği demeçlerin önemsenmesi gerekiyor. Mahkeme heyetinizin de bu tespitleri dikkate alması gerekir."

Daha sonra mahkemeye heyeti, duruşmaya öğleden sonra devam etmek üzere ara verdi.

CHP'Lİ VEKİL ADLİYE DIŞINDA POLİSLERLE TARTIŞTI

CHP Milletvekili Mahmut Tanal'ın, adliye bahçesinin dışında, duruşmanın sabahki bölümüyle ilgili yapmak istediği basın açıklamasına polis izin vermedi. Bunun üzerine görevli polisler ile Tanal arasında tartışma başladı. Tartışma sırasında polisler gazetecileri bahçe dışına çıkarmaya çalışırken Tanal gazetecilerin çıkarılmamasını ve basın açıklaması yapacağını söyledi.

Polis, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı olduğunu belirterek, burada basın açıklaması yapılmasına izin vermeyeceklerini belirtti. Bunun üzerine Tanal, bir avukat olduğunu belirterek, söz konusu yerde basın açıklaması yapılmasını yasaklayan kararı görmek istediğini söyledi. Polis, kararı gösteremeyeceklerini ve burada basın açıklaması yapmalarına da izin vermeyeceklerini terkarlayarak, gazetecileri bariyerlerin dışına çıkardı. Bu sırada görevli polisler ile gazeteciler arasında sözlü tartışmalar yaşandı.

CHP Milletvekili Tanal, polis amirinin yaka numarası adını ve soyadını sorarak, hakkında suç duyurusunda bulunmak istediğini söyledi. Ancak polis amiri yaka numarasını, adını ve soyadını söylemeyeceğini belirtti. Gazetecileri bariyer dışına çıkaran görevli polisler ile CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal arasında uzun süre tartışmalar devam etti.

KÜRTÇE KONUSUNDA MAHKEMENİN İNATLAŞMASI SÖZ KONUSUDUR

Mahmut Tanal, bu gelişme üzerine bariyerler dışında yaptığı basın açıklamasında, adliye bahçesinde talihsiz bir olayla karşı karşı kaldığını belirterek, "Efendim, güvenlik gerekçesiyle emniyet personeli arkadaşlarımız o açıklamaya fırsat vermediler. Keşke olamasaydı" dedi. Tanal, davayla ilgili şunları söyledi:

"Bu dosyada dinleyici oturabileceği alan sayısı 100 kişi. Müşteki oturabileceği sandalye sayısı 80, müdafi avukatların oturacağı sandalye sayısı 80, resmi sivil polis sayısı 30 kişi ve asker sayısı da 55 kişi. Yani aslında olması gereken, dünyadaki ve ülkemizdeki uygulama şudur. Buradaki gerek müdafi, gerek müşteki, gerek emniyet sayısına baktığımızda, duruşmadaki aleniyet ilkesi uyarınca oturulacak dinleyici yerinin daha fazla ayrılması gerekir. İkinci konu, bugün konuşmaları dinlenilen İHD Diyarbakır Şube Başkanı ve avukat Muharrem Erbey'in tapeleri okunuyordu. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda deliller tartışılır. Bilirkişi raporları okunur, gelen belgeler okunur. Burada tek tek tapeler iddianamede delil olarak yer aldığı için ve sanık savunmasına yer verildiği için bu tapelerin tekrar tekrar okunması, sanıklar aleyhine uzun tutukluluğa sebebiyet veriyor ve aleyhinedir. Bu şekildeki bir savunma tekniği yoktur. Üçüncü bir tespitim burada, sanık tapelerle ilgili konuşmaları söylerken başta mikrofon açık, sonradan Kürtçe konuştuğu için mikrofon kesiliyor. Ancak, konuşmalar devam ediyor. Yasamızda diyor ki; 'Eğer kişi meramını resmi dille analatamıyor ise, ücretsiz bir tercüman bulundurulur.' En azından zaten mikrofonsuz konuşuyor. Mikrofonu verseniz ne olur, vermeseniz ne olur? Burada mahkemenin de inatlaşması söz konusudur. Devlet inatlaşmayı kaldırmaz. Bu anlamda usulde aykırılıkları bu şekilde tespit ettik."



MT,BB(GG/COŞ)