Karakaya Köyü’nün Söğütözü mezrasından Yaşar Beşparmak’ın gösterdiği ilk kırmızı boyalı resmin bulunmasından sonra, Batı Anadolu’da yüzyılın buluşu olarak adlandırılan prehistorik kaya resimleri tespit edildi. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) onursal üyesi Anneliese Peschlow, Beşparmak Dağları’nın engebeli coğrafyasında gökten yağmış gibi duran binlerce kayanın altını kontrol ederken, resimlerin bulunmasında dağda yaşayan çobanlardan da yararlandı. 1993 yılında Karakaya Köyü’ne bağlı Kovanalan mezrasında araştırmalarını sürdüren Peschlow, kayaların arasında keçilerini güden lastik pabuçlu ve şalvarlı küçük bir kız çocuğuyla karşılaştı. Peschlow, adının Jale Pınar olduğunu öğrendiği korkusuz kız çocuğu ile yakından ilgilendi. Küçük çobanın 'burada ne aradığını' sorması üzerine Peschlow, kendisinin arkeolog olduğunu ve mağara duvarlarına kırmızı boyayla çizilmiş resimleri aradığını söyledi. Çoban Jale’nin kırmızı resimlerden bir mağarada gördüğünü söylemesi üzerine de tarih öncesi resimler bulundu.

HER GELDİĞİNDE JALE'NİN EVİNDE KONAKLADI

Katır sırtına yüklediği eşyalarla aylarca yol olmayan Beşparmak Dağları’nda tarih öncesi resimleri arayan Peschlow, her geldiğinde Jale’nin ailesinin mezradaki evinde kalmaya başladı. Peschlow, Almanya’ya döndüğünde ise Jale her tarafı kayalık olan Kovanalan bölgesinde keçilerini otlattığı her yerde girip çıkmadığı mağara bırakmadı. Peschlow’un geldiği her yıl Jale bulduğu resimleri gösterdi ve altı yıl içerisinde 12 tarih öncesi resmin bulunmasını sağladı. Son olarak 1999 yılında görüşen ikili, Jale’nin evlenerek Söke’ye gelin gitmesi üzerine bir daha görüşme fırsatı yakalayamadı.

13 YIL SONRA DUYGUSAL KUCAKLAŞMA

Aradan geçen 13 yılın ardından Alman Arkeolog Anneliese Peschlow ile şimdi 32 yaşında olan Jale Pınar yeniden biraraya geldi. Jale’yi karşısında biri 8 diğeri diğeri 10 yaşında iki çocuk annesi olarak gören Peschlow, hemen genç kadının boynuna sarıldı. Duygusal kucaklaşmanın ardından konuşan Jale Pınar, Beşparmak dağlarının kendisinin vatanı olduğunu söyledi. Pınar, şunları anlattı:

"En güzel günlerim o dağların erişilmez kayalıkları arasında geçti. Anneliese ile çok güzel anılarımız var. İlk tanıştığımda küçük bir çocuktum. Bu resimlerin ne kadar önemli olduğunu bana o öğretti. O Almanya’ya döndükten sonra ben aylarca kayaların altında resim arıyordum. Her bulduğum resimde inanılmaz bir mutluluk yaşıyordum. Anneliese hemen gelse de göstersem diye, onun gelişini iple çekiyordum. Söke’de yaşıyorum ama sık sık dağa çıkıyorum yine. Bu dağ beni kendine çekiyor her zaman. Anneliese tekrar geldiğinde dağa çıkıp ona yardım etmek istiyorum. Bu resimler çok önemli. Eskiden hiç kimse gelmezdi buralara. Resimler tanındıkça insanlar gelmeye başladı. Hatta kaya resimleri şenlikleri yapılmaya başlandı. Belki de turizme açılacak buraları. Burada yaşayan insanlara faydası olacak. Son yıllarda Beşparmak Dağları için herkes gibi ben de çok endişeliyim. Çünkü madenler çoğalmaya başladı. Benim keçi güttüğüm yıllarda dağda bir şey yoktu. Şimdi beyaz toz yığınları oluşmaya başladı. İnşallah bu madenleri durdururlar, dağımız kurtulur. Dağlarımızın yok olmasını istemiyorum."



NM(İÖ/COŞ)