Edirne Belediye Başkanlığı, 25 Kasım Edirne’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşu Günü nedeniyle bu yıl ilk kez Eğitim ve Kültür Festivali düzenledi. Festivale onur konuğu olarak katılan Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu, Ticaret ve Sanayi Odası konferans salonunda 'çağdaş demokrasi' üzerine bir konuşma yaptı. Yeni anayasa çalışmaları ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Kanadoğlu, seçimleri kazanan bir siyasi partinin, mevcut Anayasa’nın izin vermediği bir yerde A’dan Z’ye yeni bir Anayasa yapamayacağını ifade etti.

Çağdaş ve modern demokrasinin 2 bin 500 yıllık deneyime ve onun getirdiği yeniliklere, insan hak ve özgürlüklerine açılan kapı olduğunu kaydeden Kanadoğlu, "İleri demokrasi diye Türkiye’ye yutturulmak istenen demokrasinin ne olduğunu tartışmanın sanıyorum ki zamanıdır. Çünkü demokrasi dediğimizde, onun gerçek ve çağdaş bir demokraside 4 evre olarak sınıflandığını görüyorum. Tam, yarım ve karma ve diktalardır. Kendi kendimizi ileri demokrasi diye ne kadar kandırırsak, kandıralım. Türkiye’nin dünya gözündeki yeri maalesef karma demokrasidir" dedi.

'SEÇİM KAZANMAK YENİ ANAYASA YETKİSİ VERMEZ'

Seçim kazanmanın iktidarlara anayasa yapma yetkisi vermediğini belirten Kanadoğlu, şunları söyledi:

"Bu kurallar rejimiyse, elinizdeki Anayasa size, yeni anayasa yapma olanağı tanımıyorsa, acaba herhangi bir iktidar, 'Ben seçimleri kazandım, A’dan Z’ye yeni anayasa yapacağım diyebilir mi? Çağdaş demokrasilerde Avrupa’da ya da Amerika’da bir seçim kazanan partinin yeni anayasa yapacağım demesi mümkün müdür?' Anayasa’nın izin vermediği bir yerde yeni anayasa yapacağım demek hangi siyasi partinin hakkı, daha doğru haddidir. Bilirsiniz, Türkiye’de göreve başlayan milletvekilleri Anayasanın 81’inci maddesine göre Anayasa’ya sadık kalacağına dair ant içer. Cumhurbaşkanı da 103’üncü maddesinde göre Anayasa’ya bağlılıktan ayrılmayacağına namusu ve şerefi üzerine yemin eder. O halde, yasama ve yürütmenin başı doğrudan doğruya bu Anayasa’ya sadakat yemini yapmıştır. Ancak Anayasa’nın değiştirilmesi gerekiyorsa, bu imkanı siyasi iktidarlara verir. Bugün 171’inci maddede gerektiği halde dokunulmayacak 3 madde hariç, her türlü değişikliği yapabileceğini ifade eder. Şimdi elinizdeki Anayasa’yı eleştirebilirsiniz. Bu Anayasa’yı daha çağdaş ve uygar bir hale getirmek arzusu tabii bir haktır. Ama siz kuralına uymadan 'Ben seçim kazandım anayasa değiştireceğim' diyorsanız, siz meşruiyetten çıkıyorsunuz demektir. Çünkü Anayasa size A’dan Z’ye yeni bir anayasa yapma yetkisi vermez. Hatta o değişmez maddelerin değiştirilmesi teklif etmesini yasaklar. O halde siz Anayasa’dan alınmış bir hakkı kullanmaya kalkıyorsunuz. Çünkü Anayasa’nın 6’ncı maddesi, çok net bir şekilde, kurum, kuruluş ve organlara, kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini kullanmayı yasaklar. O halde eğer Anayasa size yetki vermiyorsa, ki verdiği anayasalar vardır, Bulgaristan, Almanya, İspanya, Finlandiya anayasası tali iktidarlarının yeni bir anayasa yapmasını kabul etmiştir, bizde böyle bir yetki olmadığına göre o ilk 3 maddeyi değiştirmeyi teklif edemeyecek bir yasamanın A’dan Z’ye bir anayasa yapmayı hakkı olmadığını kabul etmek zorundasınız. Siz her şeyden önce meşruiyet içerisinde hareket etmek zorundasınız ve bunun için yemin ettiniz. O halde Anayasa’yı değiştirmek için uzlaşma komisyonu kuruyorsanız, iyice biliniz ki bunun meşruiyeti olmayan bir komisyon olduğunu da kabul etmek zorundasınız."

YENİ ANAYASANIN HUKUKSAL YOLU

Yani bir anayasa yapmanın hukuksal yolunu anlatan Kanadoğlu, "O halde yapılacak iş, Anayasa’nın 175’inci maddesinde değişiklik yaparak, su konunun halka götürülmesini sağlayacaksınız. Bu elbette ki nitelikli bir çoğunlukla sağlanacaktır. Halk size A’dan Z’ye yeni bir anayasa yapma yetkisi verirse, bir kurucu meclis kuracaksınız. O kurucu meclis bütün düşüncelerin ifade edildiği, oy için baraj konmayan bir seçimle işe başlayacak meclis olacaktır. A’dan Z’ye yeni anayasa yapacağını söyleyen siyasi iktidar, hangi amaçla bunu istediğini açıklamamıştır, söylememiştir. Ama ortaya koyduğu bir maddeler sıralaması vardır. Bunların başında ‘ilk 3 maddeye dokunacağım’ istediğidir. İkincisi, doğrudan doğruya 12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa değişikliklerine dokundurmayacağım demektir" dedi.

'ATATÜRK’ÜN KEMİKLERİ SIZLIYOR'

Konuşmasının son bölümünü ulus devlet yapısına ayıran Sabih Kanadoğlu, birbiriyle kavgalı bir toplum haline geldiğimiz için Ulu Önder Atatürk’ün kemiklerinin sızladığını söyledi. Kanadoğlu, "Onsuz olmaz, 3’ncü koşul ulus devlettir. Ulus devlet Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Atatürk’ün en baştaki devrimidir. Bir ümmetten devlet yaratan ve üzerine Türk ulusunu inşa eden Atatürk’tür. Şu anda ulaştığımız; birbiriyle kavgalı, Türklük kavramını unutturan bir toplumdur. Atatürk’ün kemikleri sanırım bu yüzden sızlıyordur" diye konuştu.

Konferansı CHP Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın yanı sıra Edirne Belediye Başkanı CHP'li Hamdi Sedefçi ve çok sayıda vatandaş izledi.



EÖ(LK/CK)