"Her sıkıştıklarında ipe sarılıyorlar. Vatandaşın aklını karıştırıyorlar. Kendilerince bir seçim hamlesi. Ciddiye almıyoruz. Hukuki açıdan da imkansız."

Bu sözler ana muhalefet partisi CHP'nin hukukçu vekillerinden Murat Emir’e ait. Emir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçim öncesinde meydanlardan halka "İdam cezasını kaldırmakla hata yaptık. Parlamento karar alsın, idamı onaylarım" diye seslenişinin her türlü temelden yoksun olduğunu düşünüyor. Emir, "Milliyetçiliği tetikleyip oy toplamaya çalışıyorlar" diye konuşuyor.

Mayıs 2004’teki anayasa değişikliği ile idam cezasını tamamen kaldıran Türkiye’de, o günden beri idam cezasının özellikle AKP ve MHP tarafından seçimler öncesinde gündeme getirilmesi dikkat çekiyor. Ancak bu konuda her iki partinin de özel bir çalışma yapmadığı görülüyor. Şimdi de, 31 Mart yerel seçimine MHP ile giden iktidardaki AKP’nin genel başkanlığını da yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "İdamı kaldırmakla hata ettik" sözlerine MHP lideri Bahçeli "AKP çalışma yapsın, idamı kaldıralım" söylemiyle yanıt veriyor.

Peki, ortada gerçekten idam cezasının geri getirilmesine dönük bir çalışma var mı yoksa AKP-MHP ittifakı, idamı cezasını bir seçim stratejisi olarak mı gündeme taşıdı?

DW’nin ulaştığı AKP’li vekiller şu anda yerel seçime odaklandıklarını gündemlerinde idam cezasıyla ilgili bir çalışma olmadığını söylüyorlar. Onlara göre seçim meydanında idam cezasını gündeme getiren Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte nasıl hareket edeceğini bekleyip görmek gerekiyor.

CHP'li Emir: Erdoğan samimi değil

Erdoğan’ın idam cezasıyla ilgili sözlerini muhalefet cephesi ise samimi bulmuyor. CHP’nin hukukçu vekillerinden Murat Emir, "Parlamento, saraydan ne gelirse onaylıyor. Kendilerince milliyetçi tabanı tutmaya çalışıyorlar. Ortada ciddiye alınacak bir şey yok” diyor. Emir, Türkiye’nin bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni de hatırlatıyor ve idam cezasının geri getirilmesinin hukuken de mümkün olmadığını söylüyor.

HDP’nin hukukçu vekillerinden Meral Danış Beştaş da, "Isıtıp, ısıtıp gündeme getiriyorlar. Milliyetçiliği algı yönetimi için kullanıyorlar. Daha önce de birbirlerine ip atmışlardı. Ama vatandaş bunu yutmayacak. Siyaseti dizayn etmek istediklerinin herkes farkında" tepkisini gösteriyor.

MHP’den ayrılanların oluşturduğu ve 31 Mart seçimine CHP ile ittifak halinde giren İyi Parti için de Erdoğan’ın "idam cezası" sözleri, seçim hamlesinden başka bir şey değil. İyi Parti meclis grup başkanvekili Lütfü Türkkan, Erdoğan’ın sözlerini sert bir dille eleştiriyor. Türkkan, "Seçmende bir karşılığı olacağını görse bunu çoktan yerine getirirdi. Parlamentoya istediklerini getirebiliyorlar. Zaten kanun getirmiyorlar. Parlamento artık kanun yapan bir kurum olmaktan çıktı. Parlamento cumhurbaşkanının buyruklarını kanun haline getiren bir kurum oldu" diye konuşuyor. Türkkan’a göre Erdoğan, milliyetçi oyları cezbetmenin bir yolu olarak idam cezasını gündeme getiriyor. Türkkan, "Samimi bulmuyorum. Göreceksiniz, seçimden sonra Erdoğan idam kelimesini ağzına almayacak" diyor.

"Anayasa değişikliği yapmaları gerekir"

Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu, idam cezasının hukuktaki yerini en iyi bilen isimlerin başında geliyor. Kaboğlu, idam cezasının geri getirilmesinin hukuken mümkün olmadığını söylüyor ve anayasanın 15'inci maddesini hatırlatıyor. Kaboğlu, savaş durumlarında bile geçerli olan bu madde için "Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde dahi suç ve cezalar geçmişe yürütülemez. Yani Türkiye bugünkü hukuk düzeninde insan hakları hukuku bakımından idam cezasını geri getiremez. Getirse bile geçmişte uygulayamaz" diyor. Kaboğlu, "Uygularsa ne olur?" sorusunun yanıtını da veriyor. Kaboğlu’na göre tıpkı 12 Eylül döneminde Kenan Evren’in idam cezası için yaşı tutmayan Erdal Eren’in infazına onay verdiğinde olduğu gibi insan hakları hukukunun temel ilkeleri zedelenir.

Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminin failleri için idam istediğini hatırlatan Kaboğlu, "İdamı geri getirmek için anayasa değişikliğine gitmeleri gerekiyor ki, bu konuda da AKP-MHP cephesinin aslında söylemden öte gidemediğini görüyoruz. Yeni bir anayasa değişikliğine dair de hiçbir işaret ortada yok. Hem Avrupa sözleşmelerinden de çekilmeleri gerekir ki, bu da imkansız" diyor.

Türkiye, 1954 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) imza atmıştı. Sözleşmenin barış zamanında idam cezasının kaldırılmasını öngören 6'ncı protokolünü ise 2003’te imzalamıştı. Tüm koşullarda idam cezasının kalkmasını öngören 13'üncü protokol ise ertesi yıl onaylanmıştı. 2004’te idam cezası tümüyle Türkiye hukukundan çıkarılmıştı.

Türkiye’de 35 yıldır uygulanmayan, 17 yıldır da hukuken olmayan idam cezası 15 Temmuz darbe girişimin ardından yeniden konuşulmaya başlanmış, özellikle darbe girişimcileri için idam istenmişti. Darbe girişiminin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıkan halk "idam isteriz" talebini sloganlaştırmıştı. Erdoğan, o tarihten bugüne katıldığı bazı miting ve törenlerde parlamentodan geçtiği anda kendisinin idam cezasını onaylayacağını dile getirdi. İdam cezası zaman zaman Twitter’da "idam istiyorum" etiketiyle paylaşılıyor. Darbe girişiminden sonra, sokaklardaki idam talebine "AKP hazırsa, MHP dünden razıdır" diyen MHP lideri Devlet Bahçeli, 24 Haziran seçimleri öncesinde de bu söylemini yinelemişti.

Türkiye’de 1920-1984 yılları arasında 15’i kadın toplam 712 kişi idam edildi. İstiklal mahkemeleri kararlarıyla idam edilenler bu sayıya dahil değil.