"Bizler kağnının ne oluduğunu biliyoruz. Bizler karasabanın ne oluduğunu da biliyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, "Biz çocukken oyuncaklarımız nelerdi? Biraz farklı yaklaşım ortaya koymak istiyorum. Bir kere öyle bugünkü gibi futbol topuna ulaşmak mümkün değildi. O zaman futbol topu, kağıt yumaklarından oluşuyordu. Bez parçalarından oluşuyordu. Bu bez parçalarını, kağıt parçalarını, gazete parçalarını yumak haline getiriyor ve genellikle bununla sokak aralarında futbol oynuyorduk. Öyle forma, şort, tozluk, spor ayakkabı, halı saha, çim saha böyle birşey hak getire, söz konusu bile değil. Uzun zaman biz bunlara sahip olamadık. 15-16 yıl futbol oydak ama böyle birşey hak getire. Toprak sahalarda oynadık. Resmiydi amatör futbol oynadık ama böyle bir şey görmedik" dedi.


BAŞBAKAN ÇOCUKLUĞUNU AYRINTILI OLARAK ANLATTI


Uzunca bir telin ucuna tahtadan ya da telden bir ya da iki teker takarak tozlu sokaklarda arabacılık oynadıklarını anlatan Erdoğan, çocukluk oyunlarını ayrıntılı olarak anlattı. Erdoğan, "3 tane eski rulman bulabilirsek, Perşembe pazarı bunun şahididir. Bir tahtanın altına bunu yerleştirirdik, tornet dediğimiz araçlarla yokuşlardan kayar giderdik. Bunun riski de var. Bugünkü trafik kazalarına benzemez. Çok daha farklı. Uçartma yapmak, onu tabi mavi göklerde uçurmak en büyük eğlencemizdi. Bununla başka bir zevki yaşardır. Bunu da kırtasiyecilerden almazdık. Undan yapıştırıcı gazete kağıtlarından oluşturduğumuz uçurtmalarla bunu yapardık. En önemli zevkimiz de şuydu: Misket, gazoz kapağı, topaç, şimdi de var ama bu topaçlar modern asrın topaçları. Bizimkiler gibi değil. Bizimkiler tahtadan topaçlar. Daha doğal bunlar tabi, doğal değil. Bizim sokaklarda kör ebece oynamalarımız çok meşhurdu. Ama şimdi böyle bir şey de kalmadı. Çelik çomak, üç taş, beş taş, dokuz taş bunlar bizim oyun araçlarımızdı. Ama bugünün çocukları için maalesef bunlar hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu oyunların bir çoğunu bugünün çocukları ne yazık ki bilmiyor. Ben televizyonla birlikte sokakların nasıl boşaldığını, sokaktaki çocuk cıvıltınısının nasıl azaldığını hatta tamemen kesildiğini hatırlıyorum" diye konuştu.


GİDİŞ HAYRA ALAMET DEĞİL


Günümüzde hemen her evde televizyon olduğunu ve bunların sayınının bazı evlerde birden fazla olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Salonda var, yatak odasında var. Özel çalışma odası varsa, bir de orada var. Daha da odaların sayısına göre çoğaltılabilir, çünkü odadan televizyon odasına yada salona gitmek yorucu oluyor. Her yerde olması lazım. Bu gidiş hayra alamet mi ? Mümkün değil" diye konuştu.


UCUZ GAZOZUN TADINI BUGÜN HİÇBİR İÇEÇEKTEN ALAMIYORUM


Bütün yokluğa ve yoksulluğa rağmen kendi çocukluğunun dolu dolu geçtiğini söyleyen Erdoğan, "Çünkü bizim oyun alanımız sokaktı. Bizim oyun alanımız uçsuz bucaksız mavi gökyüzünün altıydı. Bir futbol maçının ardından mahalle bakkalından alıp içtiğimiz o ucuz gazozun tadını inanın bu gün hiçbir içecekte bulamıyorum" diyerek geçmişe yönelik özlemini dile getirdi.


MİKROPLARI ÜRKÜTTÜK HİÇ HASTA OLMADIK


Sağlıksız koşullarda oldukları için zaman zaman uyarıldıklarını anlatan Erdoğan, " Hep şu söylenirdi, köfte ekmek, hazır yemek. Maçlara gittiğimizde bunu görürdük. Cüzi rakamlar. Sloganı buydu ama tadı bambaşka. Hani diyorlar ya, bunu alma şöyle olur hasta, gidersiniz filan biz hiç hasta olmadık, bugüne böyle geldik. Belki de bakterileri, biz ürküttük. Mikropları ürküttük" diye konuştu.


"MAHALLEM İŞGAL ALTINDA"


Geçmişe yönelik degerlendirmelerini sürdürürken dün gece Kasımpaşa'da doğup büyüdüğü mahallesine uğradığını söyleyen Başbakan Erdoğan, orada yaptığı bir gözlemi dinleyicilerle paylaştı. Erdoğan sokaklara park eden araçlardan duyduğu rahatsızlığı ifade ederek, "Benim mahallem eskiden çıplaktı. Ama şimdi baktım ki mahallem işgal altında" dedi.


Bunun bir yanıyla sevindirici olduğunu belirten Erdoğan sözlerini "Refah seviyesi artmış ki, sokağın içinde bir tarafta bir araba dizili, öbür tarafta bir dizi araba" diye sürdürdü.


ERDOĞAN'DAN ÖZELEŞTİRİ


Bu manzaranın sorumlusunun belediyeler olduğunu belirten Erdoğan kendisi için de özeleştiri yaptı. Erdoğan, "Belediyelerimiz, başta şahsım olmak üzere hiçbir imar, proje onaylanırken, ne yazık ki evlerin altına garajlar konmadığı için veya mahallelerde garajlar olmadığı için sokaklar işgal altında. İki araç yan yana, rahat geçecekken geçemiyorsun. Zaten sokaklar dar, böyle bir şekilde bakın nerdeyse boş yer yok. Bir taraftan sevindim. Demik ki ülke refah düzeyi yükselmiş ve bu kadar arabayı herkes alabiliyor. Bir taraftan da sokaklar işgal altında, nereye gideceğiz o da ayrı bir konu" ifadesini kullandı.


APARTMAN ALTINA GARAJ ZORUNLULUĞU


Otopark sorunu konusunda "Ne yapacağız?" diye soran Erdoğan, "Evlerin altına garaj mecburiyeti olduğu halde, bunun parası alındığı halde, o zaman biz o mahallede sokaklarda niye garajları yapmıyoruz? Demek ki şimdi merkezi yönetimler olarak bize burada bir yasa düzenlemesi getirmek kalıyor. Bunun da adımını atmak durumundayız" dedi.


EŞİM ELDE ÇAMAŞIR YIKADI


Konuşmasının bu bölümünde yeniden geçmiyşe dönen ve ev hanımlarının yaşadıkları zorlukları anlatan Başbakan Erdoğan geçmişle bugünü kıyasladı .Erdoğan, "30-40 yıl önce hanımların bu günden vakitleri daha fazlaydı. Onlar bugüün ev hanımları kadar yoğun, meşgul değillerdi. Elde çamaşır yıkadılar, benim eşim yıkadı. Beni çocuklarımın hepsinin de, kusura bakmayın çocuk bezi yoktu. Ne yapıyordu? Amerikan bezi derlerdi. O bezlerden alırdı. Onlar kaynatılır falan, elde oğuşturur falan, çok büyük çileler çektiler. Şimdiki annenlerin işi kolay. Hemen ordan çocuk bezi, katla at çöpe, yenisiyle yola devam" dedi.


Erdoğan o koşullarda eşinin 4 çocuk büyüttüğünü belirtikten sonra bugünün kadınlarının rahatlığına değinip 3 çocuk çağrısı yaptı. Erdoğan, " Eşim 4 tane cocuk, şimdikiler '1 tane, 2 tane yeter' diyor. İşte en az üç tane yap , şartlar bak çok kolaylaştı" dedi.


KIZINDAN ERDOĞAN'A PUSULA


Eskiden erkeklerin de evlerine daha fazla zaman ayırdığını söyleyen Erdoğan, kendini bundan ayırdı. Erdoğan ailesine yeterince zaman ayıramadığını söyleyerek, "Ben çok fazla zaman ayıramıyordum, yaptığım iş sosyal faaliyetler, siyasetti. Bundan dolayı geç geliyordum. Onun için çocuklarımın, eşimin benim üzerimde hakları var. Bir gece yatak odamın başında büyük kızımın bir pusulasını görmüştü.' Babacığım bir geceni de bana ayır ' yazıyordu. Erdoğan eve geç gelmesine rağmen ailesinin kendisinin nerede olduğunu bildiğini belirterek, haklarını helal ettiklerini de sözlerine ekledi.


ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA: SAVCILAR SENİ BEKLİYOR


Fatih projesiyle bütün okulların eğitim altyapısını değiştirdiklerini söyleyerek CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun proje kapsamında dağıtılan tablet bilgisayarlarla ilgili eleştirilerine tepki gösterdi. Erdoğan tepkisini şu şekilde dile getirdi: Şimdi ana muhalefet lideri, ikide bir 4+4+4 ile ilgili olarak 20 milyar dolarlık meseleden bahsediyor. TL ise avantajdayız. Böyle bir şeyi ikide bir söyleyip duruyor. Bakın, müddei yani iddia eden, iddiasını ispatla mükelleftir. Senin böyle bir iddian varsa, iddianı ispatlayacaksın. Bu ülkede sonra, yargı ne iş yapar? Savcılar seni bekliyor. Git yap müracaatını. Bildir, ver dilekçeni. Oraya elinde hangi belge varsa ver dilekçeni oraya, şu iktidarı onlar yargılasınlar. Meydanlarda konuşmakla bir yere varılmaz.