İki günlük program için Şanlıurfa'ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ilk olarak Abide Köprülü Kavşağı'nda düzenlenen toplu açılış törenine katıldı. Kente geldikten sonra havalimanından tören alanına giden Başbakan Erdoğan'ın konvoyu, güzergah üzerinde 6 kez durduruldu. Sloganlar eşliğinde durdurulan Başbakan Erdoğan, kendisine sevgi gösterisinde bulunan çocuklara oyuncak dağıttı, halay ekibine para verdi. Başbakan Erdoğan'ın geçiş güzergahında Karaköprü Beldesi yakınlarında, koruma polislerinin dağıttığı oyuncaklardan almak isteyen çocuklar arasında izdiham yaşandı.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın toplu açılış törenini gerçekleştirdiği Abide Kavşağı'nda yoğun güvenlik önlemi alındı. Alana gelenlerin üst aramasından geçirildiği tören alanında; izdiham nedeniyle alanda bayılan vatandaşlara, hazır bekletilen ambulanslarda müdahale edildi. Açılış töreninin yapıldığı alan çevresinde polis helikopterinin havadan uçuş yaptığı görüldü. Çatılarda kesin nişancılar görevlendirilirken Şanlıurfa'ya çevre il ve ilçelerden takviye polis ve sağlık ekipleri gönderildi.

Eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve 7 bakanla tören alanına gelen Başbakan Erdoğan, burada toplanan yaklaşık 7 bin kişi tarafından zılgıtlar ve 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganı ile karşılandı. Erdoğan, coşkulu kalabalığı eliyle selamlayarak "Biz sizlerle gurur duyuyoruz" diye karşılık verdi.

Şanlıurfa'da 211 milyon lira harcanarak tamamlanan 36 yatırımın açılış törenlerini gerçekleştireceklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Şanlıurfa buna layıktır. Yıllar yılı Urfa'nın ismi var ama hep Urfa olarak kalmış. Şimdi bizimle burası gerçek manada Şanlıurfa oldu" dedi.

HAYALLERİ GERÇEKLEŞTİRDİK

Sık sık sloganlarla konuşması kesilen Başbakan Erdoğan, halkın teveccühü ve hayır dualarıyla 10 yıldır Türkiye'nin 81 iline gece gündüz demeden hizmet etmek için koşturduklarını söyledi. 10 yıldır emeklerinin karşılığını, alın terlerinin Türkiye'nin 81 vilayetinde umudu yeşerttiğini memnuniyetle müşahede ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"10 yıl önce iktidarı; bu ülke çok büyük sorunların, çok büyük badirelerin altından ezilirken devraldık. Karamsarlığın had safhada olduğu, umutsuzluğun zirve yaptığı bir dönemde sizin desteğinizle biz bu görevi aldık. 10 yılda Türkiye'nin makus talihini değiştirdik. 10 yılda 'olmaz' denilenleri, 'yapılamaz, gerçekleşemez, imkanı yok' denilenlerin, olabilir olduğunu, gerçekleşebilir olduğunu, mümkün olduğunu gösterdik. 10 yıl önce hayal kabul edilen nice hedefi 10 yıl içinde gerçeğe dönüştürdük. Türkiye'yi bir uçurum kenarından aldık, büyük bir dünya ülkesi; güçlü, itibarlı bölge ülkesi konumuna yükselttik. Tüm samimiyetimle söylüyorum, milletime sesleniyorum, aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu kadar hizmete, bu kadar esere rağmen 10 yıldır kaydettiğimiz Cumhuriyet tarihimizin rekorlarına rağmen biz ilk günkü heyecanla, umutla, coşkuyla kendimizi hala işin başında görüyoruz. Hamdolsun Türkiye'ye çok şey kazandırdık, ama daha çok şey kazandıracağımıza yürekten inanıyoruz."

444 DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN ADIDIR

Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında alanda toplanan genç kızlara dönerek, '444'ün ne anlama geldiğini biliyorsunuz değil mi?' diye sordu. 444'ün 4+4+4 eğitim sisteminin adı olduğunu ifade eden Erdoğan, "İşte bu ülkede 4+4+4 bir değişim, dönüşümün adıdır. Bununla beraber karşımda gördüğüm kızıyla, erkeğiyle bu genç kuşaklar, bu zorunlu eğitim sistemiyle inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacaklar ve Türkiye'nin temel taşları olacaktır. Şunu aklınızdan çıkarmayın; biz bu cumhuriyeti nasıl kardeşlik üzerine inşa ettiysek, aynı şekilde kardeşlik üzerinde büyüteceğiz: Bütün sorunlarımızı kardeşlik hukukuyla çözeceğiz. Meseleleri gönül diliyle, samimiyetle konuşacak, uzlaşı, diyalogla yaklaşacak ve istişareyle çözüm üreteceğiz" dedi.

Genç kızların başörtülü üniversitelere alınmadığını hatırlatan ve bu süreçte hep sabrettiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sizlere sabır dedik. Başörtülü kızlarımızı okullara sokmadılar, üniversitelere sokmadılar ama biz sabrettik. Kızlarımızı İmam Hatip okullarına sokmadılar, İmam Hatip'lerin orta kısımlarını kapattılar. Suçları neydi, ne yapmışlardı? Onlarda ellerinde molotofla mı dolaşıyorlardı, taşla sopayla mı dolaşıyorlardı, ellerinde sapanla demir bilyeler mi kullanıyordu? Neydi suçları; sadece inancı gereği başörtü. Öbür taraftan ben İmam Hatip'te okumak istiyorum diyenleri hazmedemiyorlardı. Niye bu ülkenin başbakanı İmam Hatip mezunu, bundan rahatsız oluyorlardı. Bakıyorlardı kabinede İmam Hatip mezunu bakanlar var rahatsız oluyorlardı. Bırakın kim nerde okuyacaksa okusun, ne giyerse giysin, niye önünü kesiyorsunuz. Hep dedik sabır, sabır, sabır. İşte 444 gerçekleşti. Sabrettiniz ve muradınıza erdiniz. Şimdi artık üniversitelere giriliyor, katsayısı vesaire kalktı, İmam Hatip'lerin orta kısımlar açıldı.

ÖTEKİ SAYILDIK, ZENCİ MUAMELESİ GÖRDÜK

Bu ülkeye hizmet için siyasete girdiği gençlik yıllarından itibaren çok büyük zorluk ve engellerle karşılaştığını anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim siyasi görüşlerimiz yok sayıldı. Bizim taleplerimiz yok sayıldı. Bu ülkede bize öteki muamelesi, zenci muamelesi yapıldı. Tehditler aldık, maddi manevi saldırılara maruz kaldık. İstanbul'da büyükşehir belediye başkanlığı yaparken İstanbul'a hizmet üretmemizin, eser üretmemizin önüne geçilmek istendi. Siyaset yaptığımız partiler kapatıldı. Yetmedi Siirt'te okuduğum bir şiirden dolayı mahkum oldum, cezaevinde yattım. 3 Kasım seçimlerinin ardından hükümeti kurduktan sonra da önümüze engeller, zorluklar çıkarıldı; bize Cumhurbaşkanı seçtirmemek istediler, bizim partimizi kapatmak istediler. Sizlerin oyuyla iktidara geldiğimiz halde bizi türlü türlü ayak oyunu provokasyon ve tuzaklarla bu yoldan ayırmak istediler."

MUHTAR OLAMAZ DEDİKLERİ İNSAN BAŞBAKAN OLDU

Kendisi için 'Muhtar olamaz' denildiğini de hatırlatan ancak Başbakan olduğunu dile getiren Erdoğan şöyle devam etti:

"Siyasi hayatımızı boyunca yaşadığımız tüm zorluklara, engellere rağmen biz hiçbir zaman şiddete başvurmak istemedik. Şiddete başvurmadık, şiddetin yanında olmadık. Şiddeti bir metot olarak hiçbir zaman benimsemedik. Biz anayasaya bağlılıktan ayrılmadık, yasaların dışına, demokratik yöntemlerin dışına çıkmadık. Çünkü biz milletimize inanıyorduk, çünkü biz hakka inanıyorduk ve halk hakla beraber tecelli etti. Halk hakkın dilini yakaladığı için bizleri de iktidar etti. Şimdi işte 'muhtar bile olamaz' dedikleri insan Başbakan oldu. Sevgili kardeşlerim; önümüzü kestiler ama millet önümüzü açtı işte şimdi buradayız ve hizmet ediyoruz. Çünkü biz bir şey söyledik; 'bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geliyoruz' dedik. Sizin efendiniz değiliz, biz hizmetkarınızız ve hizmete devam edeceğiz. Şimdi zaman zaman birileri çıkıyor başta ana muhalefet olmak üzere bizler için 'diktatör' falan saçma sapan yakıştırmalar yapıyor. Aynaya baksınlar aynaya. Aynaya baksınlar, biz milletimize hizmet yarışında varız, bunu milletim iyi gördüğü için işte ta 3 kasım 2002'den bu yana hep artırarak bizlere iktidar görevini veriyor."

ŞİDDETİ ASLA TASVİP ETMEDİK

Sevgi diliyle 2023 hedefine doğru yürüdüklerini ve dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeyi amaçladıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, "2023 yetmez biz büyük düşünüyoruz. Çünkü büyük düşünenler kazanır. Biz Sultan Alparslan'ın torunlarıyız. 1071 Anadolu harekatı, işte nasıl ki 2023'te 100'üncü yılı kutlayacaksak, 2071'de de Anadolu harekatının 1000'inci yılını torunlarımız kutlayacak. Burada anne adaylarını görüyorum, inşallah onlardan meydana gelecek nesiller 2071 Türkiye'sini kuracaklar" dedi.

Mağdur olmalarına rağmen taş, sopa, molotof kokteyli ve silahı asla tasvip etmediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, düşüncenin bittiği yerde şiddetin başladığını vurgulayarak şunları söyledi:

"Düşüncenin hakim olduğu yerde şiddet olmaz. Şiddet acizlerin işidir. Şiddet mücadele azminin, mücadele ruhunun bittiği yerde başlar. Şiddet hiçbir zaman çözüm olmadı, olamaz ve olmayacak. Söyleyecek sözü olmayanlar şiddete başvururlar. Verilecek bir mücadeleleri olmayanlar şiddete başvururlar. Konuşacak birikimi, tartışacak yeteneği, bir mücadele geleneği olmayanlar şiddete başvururlar. Bakın 10 yıldır bir şey söylüyoruz; 10 yıldır terör meselesinin çözümü, Kürt kardeşlerimin sorunlarının çözümü için siyaset bir araç olsun, demokrasi araç olsun, meclis bir çatı olsun diyoruz. Kürt kardeşlerimin sorunu var da, Arap kardeşimin sorunu yok mu? Türk kardeşimin sorunu yok mu? Boşnak kardeşimin, Roman kardeşimin sorunu yok mu? Bütün etnik unsurların hepsinin kendine göre sorunu var. Ama bu ülkede bir grup yatıyor kalkıyor, sanki sadece kendilerinin sorunu var. Dürüst olacağız, 75 milyon kardeş olarak el ele vereceğiz. Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Roman, Laz el ele vereceğiz ve yaratılanı yaradandan ötürü seveceğiz. Ne Arap'ın Kürt'e, ne Türk'ün Kürt'e, ne Kürt'ün Türk'e üstünlüğü yok, hepimiz kardeşiz olaya böyle bakacağız. Birbirimizi para, pul, makam, ırktan dolayı sevmeyeceğiz, sadece yaradandan ötürü seveceğiz, mesele budur. Bizi birbirimize bağlayan en güzel bağ mensubu olduğumuz İslam'dır o kardeşliktir. Bundan daha güzel bağ olabilir mi? Birbirimize olan muhabbetimiz hep arttı birileri hep kıskandı; varsın kıskansın, biz yine sevmeye devam edeceğiz. 10 yıldır şiddet sona ersin, silahlar değil siyaset konuşsun diyoruz. Demokrasi ve siyasetin zeminini hazırladık 10 yılda. Şu an bu konuşanlar, ileri gidenler, sınır tanımayanlar acaba 10 yıl önce 15 yıl önce bu parlamentoda veya değişik yerlerde konuşabiliyorlar mıydı? Bu imkanı bunlara hangi iktidar hazırladı, biz hazırladık ve daha iyi daha güzel olacak."

TERÖR ÖRGÜTÜ ELİNİ TETİKTEN ÇEKSİN, SİLAHLARI GÖMSÜN

Konuşulmayanların konuşulduğu, tartışıldığı Türkiye'yi inşa ettiklerini; yasaklamalara, kısıtlamalara, engellemelere son verdiklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, terör örgütünün güvenlik güçlerine, bölge insanına uyguladığı şiddetin meşru gerekçesinin olmadığını belirterek, "Buradan hem bölge insanına, hem de terör örgütünün yedeğinde siyaset yapan o malum partiye çok açık çağrı yapıyorum; artık şiddet sussun, artık siyaset konuşsun. Artık silahlar sussun, fikirler düşünceler konuşsun. Artık terör örgütü elini tetikten çeksin, silahları gömsün. Eğer varsa kalbiyle, yüreğiyle, fikriyle konuşsun. Bizim askerimize, polisimize, bölge insanına karşı tetik çeken bir örgüt hiçbir hakkın savunucusu olamaz. Kürt kardeşime, Arap kardeşime, Türk kardeşime, Zaza, Roman, Boşnak hepsine biz zaten hizmeti götürüyoruz, daha da iyisiyle götüreceğiz" diye konuştu.

TERÖR ÖRGÜTÜYLE ARAYA DUVAR ÇEKİN

Başbakan Erdoğan, 30 Eylül'de yapılan kongrede yaptığı çağrıyı hatırlattı ve kardeşlik sayfası açmak istediklerini belirterek çağrısını da yineledi ve bölge insanının terör örgütüyle arasına duvar çekmesini isteyerek şunları söyledi:

"Burada GAP projesi farklı noktalara ulaştı. 30 Eylül'de kongremizde bu çağrıyı yaptım; gelin bir beyaz sayfa açalım dedim. Tüm Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Abaza hep beraber bu beyaz sayfa kardeşlik sayfası olsun, daha da yüceltelim dedim. Mevcut sorunların üzerine birlikte gidelim, çözelim dedim. Buradan Şanlıurfa'dan çağrımı yineliyorum. Bölgedeki kardeşim hep beraber bu terör örgütüyle, bu terör örgütünün yedeğinde siyaset yapan partiyle arana duvarı çek. Bu duvarı çek ve kardeşliğinin sömürülmesine müsaade etme. Bu millete, Kürt kardeşime kasteden terör örgütüyle aranıza mesafe koyun diyorum. Bunların ortak değeri, ortak inancı yok, maneviyat yok bunlarda ve inanıyorum ki bu mesafe konulduğu zaman süratle mesafe alırız. 15-16 yaşında çocukları dağa götüren, kız çocuklarını dağa götüren, zulmeden, onları ölüm robotlarına çevirenlerle aramıza duvar koyalım, bizim derdimiz bu."

MUHALEFET LİDERLERİ DAHA ÇIRAK

Şanlıurfa'nın da aralarında bulunduğu 13 şehrin büyükşehir belediyesi statüsüne alındığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, muhalefet liderlerinin kendilerini eleştirdiğini dile getirerek şöyle konuştu:

"Şimdi Şanlıurfa ve diğer 13 şehir büyükşehir oldu. Ne diyorlar; 'artık köyler, mezralar mahzun kaldı, buralara hizmet gitmeyecek' diyorlar. Kim diyor ana muhalefet ve diğerleri. Bunlar bu işi bilmez. Bunlar hala çırak çırak. Bakın bizim dışımızdaki partilerin hepsi de büyükşehir çalışmalarına karşı çıktılar. Ben bu işin içinden geliyorum İstanbul gibi şehrin belediye başkanlığını yaptığım dönemimde şu andaki statü yoktu, eksikler vardı. Biz bu eksikleri yaşadığımız için dedik ki, mülki sınırları büyükşehir belediyesi sınırları yapalım. Niye çünkü şehrin tamamına aynı hizmet gitsin, planlar şehrin bütününde olsun ve bunun ilk uygulamasını İstanbul'da ve Kocaeli'nde yaptık, başarılı netice aldık. Neden çünkü imar bütünlüğü, plan bütünlüğü ile alt yapısıyla, üst yapısıyla, kanalizasyonu içme suyu aklınıza ne gelirse atık çöp toplanmasına varıncaya kadar büyükşehir ve ilçe belediyeler müşterek çalışarak hizmeti götürdüler. Şimdi ne yapıyoruz; 16 büyükşehir vardı buna 13 daha ilave ediyoruz ve sayı 29'a çıkıyor: Bu ne demek, Türkiye'nin yüzde 85ine bu anlayışla hizmet vereceğiz. Artık köylerimiz, mezralar eskisi gibi kalmayacak, ilçe belediyeleri köyler mahalle olacağı için her türlü hizmeti verecek. Büyükşehir kendisiyle ilgili hizmetleri verecek. Hepsinin köy ve mezralarda oralarda ofisi şubesi olacak. 2014'te Şanlıurfa'nın büyükşehiriyle ilçeleriyle hep birlikte AK Parti iktidarıyla farklı bir değişim ve dönüşümü yaşamasını istiyoruz. Bu yolda adımları attık ve yola devam edeceğiz, köy ve mezraların mağduriyetine asla göz yumamayız."

FARUK ÇELİK: TÜRKİYE İÇERDE İSTİKRAR, DIŞARDA İTİBAR SAHİBİ

Törende konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Şanlıurfa'nın kardeşliğin sembolü bir kent olduğunu ifade etti. Şanlıurfa'nın yanı başındaki Suriye'de savaş ve rejim çatışmaların sürdüğünü ifade eden Bakan Çelik, Başbakan'ın Türkiye'yi içerde istikrarlı, dışarıda itibarlı bir ülke haline getirdiğini söyledi.

ÖMER DİNÇER: İSTANBUL'DAN SONRA EN FAZLA KAYNAK ŞANLIURFA'YA

Toplu açılış töreninde söz alan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise, bakanlık olarak en fazla yatırımın ve kaynak aktarımının İstanbul'un ardından Şanlıurfa'ya yapıldığını söyledi. Bakan Dinçer, 2002 yılına kadar 4901 derslikle eğitimin verildiği Şanlıurfa'da, derslik sayısının yüzde 150'nin üzerinde artışla 10902'ye yükseltildiğini ifade ederek, "Burada teknolojik altyapıda da önemli değişimler yaptık. Şu anda Şanlıurfa'da 18 bin 754 bilgisayarla eğitim veriliyor. 1357 okulda ADSL bağlantısıyla internet hizmeti sunuyoruz. Şanlıurfa'daki genel liselerde Fatih projesini uygulamaya başladık. Liselerde akıllı tahtalar var ve önümüzdeki günlerde tablet bilgisayar dağıtımına başlayacağız. Önümüzdeki yıllarda meslek liseleri ve İmam Hatip'lerde olmak üzere tüm okullara akıllı tahta ve tablet bilgisayar getireceğiz. Şanlıurfa'ya 2002 yılına kadar 8 bin civarında öğretmen atanabilmişken, şu anda 17 bin 400 öğretmenle eğitim hizmeti sunuyoruz. Son birkaç yılda 6 bin 800 öğretmeni Şanlıurfa'da görevlendirdik. 2012 yılında Şanlıurfa'ya bütçeden 19 milyon liralık ödenek ayırdık. Ama yıl içerisinde bütçe dışından yaklaşık 39 milyon lira kaynağı Şanlıurfa'ya okul yaptırmak üzere ayırmış bulunuyoruz. Buraya gelirken de 10 milyon lira kaynağı daha buraya aktardık. Böylece 2012 yılında 59 milyon lirayla İstanbul'dan sonra en fazla kaynağı Şanlıurfa'ya aktarmış olduk" dedi.

BAŞBAKANA ŞİİR OKUDU

Açılış törenin gerçekleşmesinin ardından 9 yaşındaki İrem Yüksekyayla isimli kız çocuğu kendi yazdığı şiiri Başbakan Erdoğan'a okudu. Başbakan Erdoğan'ı çok sevdiğini belirten Yüksekyayla, şiirin ardından Başbakan'a çiçek verdi.

Başbakan, beraberindeki bakan ve milletvekilleri ile birlikte toplu açılış törenini gerçekleştirdikten sonra Ziraat Odaları Başkanları toplantısına katılmak üzere Dedeman otele geçti.



DHA (HK/AAA)