Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çocuk yuvasını ziyaretinin ardından partisinin Bera Otel'de düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. Davutoğlu, burada yaptığı konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile Myanmar'daki Arakan'a gidiş nedenini anlattı. 

Myanmar'daki olaylardan önce oraya büyükelçilik açtıklarını hatırlatan Davutoğlu, büyükelçi göreve başlamadan önce iki talimat verdiğini belirtti. Davutoğlu, ilk talimatının Arakan'a, 1'inci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından, Mısır, Filistin ve özellikle Irak cephesinden esir alınıp götürülenlerin orada vefat edip şehit olduğunu ve bu şehitlerin yerlerini, durumlarını araştırmasını istediğini söyledi. Arakan'da esir gidip şehit olanların 12 bin civarında olduğunu belirten Davutoğlu, ''Arakan büyükelçiliğimize, ilk vazifen onlara gidip, onların manevi ruhlarına hitaben, 'Biz geldik. Sizin uğrunda can verdiğiniz bayrağı size getirdik. Uğrunda can verdiğiniz Fatiha’yı, Kuran-ı Kerim'i okumak üzere garip olarak öldüğünüz bu diyara, sizin izinizden geliyoruz ve edebiyen  dalgalanmak üzere bayrağı başucunuza  getiriyoruz' demesini söyledim'' dedi.

DUYGULANDI

Konuşması sırasında duygulanan ve sesi titreyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Birileri, Arakan’a gidişimizi tenkit edebilir. Tenkit herkesin hakkı. Zihninde biraz tarih bilinci olan, yüreğinde biraz kıpırtı olan, bu ülkeye, bu millete, bu tarihe ait hisseden biri, Arakan'da ne yapıldığını önce öğrenir, ondan sonra tenkit eder. Biz hem Arakan'da şehit olanlara sahip olmayı biliriz, hem de Konya’nın bağrından üç yakını şehit düşen Gülizar teyze ve onların yakınlarına sahip olmayı da biliriz.''

''TENKİTLER BİZİM AZMİMİZİ KIRAMAZ''

Arakan'da şehit olanlardan birisinin annesine gönderemediği bir mektubu okuduğunu belirten Davutoğlu, ''10 bin kilometre öteye götürülen insanlar, hala Anadolu hasretiyle yanarak, o topraklarda defnedildi. O mektup cevapsız kalmıştı. Biz o mektuba, Anadolu'dan cevap götürdük. Terk ettikleri, işgal edilmiş vatan toprağına yardım iletebilmek için ellerindeki üç beş kuruş kalan parayı da toplayıp gönderen esir ama onurlu dedelerimiz, bugün sahip çıkılmayı hak ediyor. Biz, bu selamı götürdük onlara ve  şunu dedik, 'Siz Anadolu, topraklarını, o coğrafyayı esir olarak terk ettiğinizde başı eğik, yenik düşmüş bir milleti arkada bıraktınız. Ama şimdi, o milletin, o neslin torunları güçlü bir kudretli devlet olarak size al bayarağı geri getiriyor. Her yerde dalgalandığı gibi Myanmar'da da dalgalanacak. Bizi ne kadar tenkit ederlerse etsinler. Üzerimize hangi hareketlerle hangi iftiralarla gelirse gelsinler, madem ki dünyanın öbür uçunda dahi bu al bayrak ve bu aziz inancımız için şehit düşmüşler var. Bizim azmimizi ve inancımızı kıramazlar. Bir tek şehidimizin olduğu toprak dahi varsa, onlara ulaşacağız. Hem buradaki şehitlerimize sahip çıkacağız, hem de o şehitlerimize gideceğiz. Vazifemizi yapacağız''diye konuştu. 

Davutoğlu, ikinci talimatının da Arakan'daki müslümanlara sahip çıkılması olduğunu belirtti. Arakan'a daha önce hiçbir Türk yetkilinin gitmediğini ve diploması ilişkiler için bölgeye gitmediğini ifade eden Davutoğlu, ''Keşke o eleştirenler, şu kadar diplomasi bilgisine sahip olsaydı. Myanmar’a ilk giden dışişleri bakanı benim. İlk giden Türk yetkili, dışişleri bakanı olarak benim. Dolayısıyla o diplomatik ilişki başlamadan, yardım görevlisinin gitmesi mümkün değildir. Önce o diplomatik ilişkiyi başlatacaksınız''dedi. 

Kendisine eliştiri yönetenlerin orada yardım bekleyen insanların yüzlerindeki ışığı görmeleri gerektiğini kaydeden Davutoğlu, ''Keşke bu eleştiriyi yapanlar, bir an o insanların gönlündeki ışığı, ışık arayışını bir gün kestirebilselerdi. Yaşatabilselerdi'' dedi. 

Davutoğlu, o yüzlerdeki umut ışığını görebilmek için kendisine, başbakana ve diğer devlet yetkililerine gelebilecek eleştirileri asırlarca göğüslemeyi bir vazife olarak bileceğini söyledi.

''ARAKAN'DA İKEN DIŞ POLİTİKA AKSAMADI''

Arakan'da iki gün süren programı boyunca hiçbir dış politikanın  aksamadığını vurgulayan Davutoğlu, ''Eğer Arakan’daki iki günümüzde, dış politikamızda herhangi bir olay eksik kalmış olsaydı ki, biz gece ve gündüz uyumayız. Bir anda 5 meseleyle uğraşırız. Her meseleyi de birbirinden ayrı bir şekilde yürütürüz. Oradan da bir çok dışişleri bakanıyla görüştüm. Öyle bir hava yayıldı ki, sanki biz Arakan'a gittik diye, iki gün insanı yardım yaptık ve aynı zamanda stratejik adım attık. Birleşmiş Milletlerin yapamadığı misyonu yaptık. BM teşekkür yayınladı. Bunu yaptık diye. Herhangi bir dış politika akmasadı ''diye konuştu.

''BİR KRİZE ODAKLANMIYORUZ''

Başkaları gibi tek krize odaklanmadıklarını belirten Davutoğlu, ''Onlarca krizle uğraşabilecek yeni bir Türkiye var. Bunlar bunu idrak edemiyor Biz Arakanla uğraşırken  kulağımız Suriye'de, gözümüz Irak'ta, Somali'de, latin Amerika'da  projeleri takip anlamında bütün ekibimiz, dünyanın her yerinde, bu vazifeyi yürütür. Onun için şaşırdıkları ve sık sık sordukları bu. Türkiye’nin buna gücü yeter mi ? diye soranlar. Türkiye'yi tanımayanlardır'' dedi.

Kampanyalarla üzerlerine gelip, azim ve öz güvenlerini sarsmak istenildiğini belirten Davutoğlu, bunun gerçekleşemeyeceğini, azim ve öz güvenlerini de Arakan'a esir gidip şehit olan insanlardan aldıklarını kaydetti.

Davutoğlu, Somali'ye yapılan yardım ve desteklerle güçlü bir dostluk kurulduğunu ifade ederek, ''Bütün dünyada böyle dostluklar kuracağız. İşte o zaman Türkiye'ye kefen biçmek isteyenler. Türkiye’nin üzerine deli gömleği giydirmek isteyenler. Terörle bizi boğup sadece bu topraklar üzerinde hainlerle hesaplaşmayı sınır tutmak isteyenlerin, kör tuzağı aşılacaktır. Biz çıtayı daha yukarlarda tutacağız. Böylelikle çıtamızı aşağıda tutmak isteyenlerin oyuncağı olan terör belasıyla mücadelemiz çok daha etkin olacak'' dedi.



İA, TY(İA/AK)