Hukuki zorunluluk nedeniyle dosyalara avukat tayini işini yürüten Ankara Barosu, savunma avukatlarının yokluğunda yargılama yapılamayacağı için hem Adalet Bakanlığı’ndan hem mağdurlardan kendilerine yardımcı olunmasını bekliyor.

Ankara, darbe girişimi öncesi ve sonrasındaki Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) olarak adlandırılan Gülen Cemaati örgütlenmesiyle ilgili soruşturmalarda merkez konumunda bulunuyor. Bu nedenle geçen yılki darbe girişimi öncesinde Ankara FETÖ/PDY Çatı Davası ve sonrasında Genelkurmay Çatı Davası ile son olarak duruşmaları başlayan Akıncı Üssü Davası gibi davalarda gözler Ankara’ya çevriliyor. 

Geçen yılki darbe girişiminin merkez komuta karargahı olduğu gerekçesiyle Akıncı Üssü adıyla anılan dava ise 486 sanıklı iddianamesiyle en fazla sanıklı dosyalardan biri. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada, Gülen dahil FETÖ/PDY yapılanmasında yönetici olduğu belirtilen 45 kişi hakkında 303’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Ayrıca Akıncı Üssü Davası gibi darbe girişimine ilişkin davalar, 15 Temmuz gecesi 249 can kaybı ve çok sayıda yaralı olması nedeniyle “mağdur” olarak ciddi sayıda vatandaş tarafından yakından takip ediliyor. Bu noktada mağdurlar, sanıklara duydukları tepki dolayısıyla sanık avukatlarını suçlu görüyor ancak pek çok FETÖ/PDY dosyasında Ankara Barosu’ndan avukatlar mecburi olarak bu duruşmalarda bulunuyor.

Türkiye’de dava süreçlerindeki yargılamayı şekillendiren Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) uyarınca savunma hakkını korumak amacıyla kendi imkanlarıyla avukat edinememiş kişilere avukat tayin edilmesi zorunluluğu var. Bu nedenle avukatlık mesleği kuruluşları olan illerdeki barolar bünyesinde zorunlu avukat tayinini yürüten birimler bulunuyor. Başkentteki yargı dosyalarıyla ilgili de Ankara Barosu CMK Merkezi tarafından zorunlu avukat tayini yapılıyor.

CMK uyarınca zorunlu avukat tayini yapılması gerekli dosya sayısında ‘olağanüstü bir dönem’ yaşandığını vurgulayan Serdar Arslan, hukuken mecburi olmasının yanı sıra avukatlık mesleği açısından da gönüllülük esasına dayalı olarak yargı dosyalarına avukat tayini yapıldığını söyledi. Arslan, baro adına avukat tayinini yapan Baro CMK Merkez Listesinde kendi isteğiyle yer alan avukatlar bulunduğunu anımsattı.

Ankara Barosu CMK Merkezi olarak elektronik bir sistemle görev tayini yaptıklarını söyleyen Arslan, merkez listesinde görev alma sırasındaki avukata ilk aşamada sadece yargı dosyasındaki suçun yer aldığı bir kısa telefon mesajı gönderildiğini ve bu aşamada avukatların müvekkilin kim olacağını bilmeden dosyayı kabul etme veya reddetme hakları olduğunu anlattı. Örneğin darbe girişimiyle ilgili dosyalarda görev alma sırasındaki avukata “anayasal suç davası” şeklinde kısa mesaj gönderildiğini kaydeden Arslan, eğer avukat bu kısa mesaj üzerine dosyayı kabul ettiğini bildirirse ikinci aşamada kendisine müvekkil isminin ve dosya bilgisinin mesaj olarak gönderildiğini açıkladı.

Ceza hukuku uyarınca ağır ceza davalarında avukat olmaksızın yargılama yapılamayacağını belirten CMK Merkezi Başkan Yardımcısı Özbilgin de, “Örneğin anayasal düzeni yıkmak gibi yani alt sınırı 5 yılın üzerinde olan suçlarda şüpheli veya sanıklar için avukat bulundurma zorunluluğu var. FETÖ/PDY dosyaları için bu sanıkların avukatsız yargılanması yasa gereği olarak mümkün değil” diye konuştu.

Özellikle darbe girişimi ve terör davalarında mağdurlardan da anlayış beklediklerini söyleyen Özbilgin, “Avukat, müvekkili ile özdeşleşmez; bir değildir, avukat orada profesyonel olarak mesleğini yapar. Acil servis doktoru gibidir. Savunma görevinden ötürü, görevindeki dosya içeriğinden dolayı suçlanamaz. Aileler ve yakınlarınca duyulan acıyı anlayabiliyoruz fakat avukat olmazsa görülemeyecek. Aileler de bir adalet arayışında ve adalet de yerini bulmayacak. Avukatsız yapılan bir yargılamada elde edeceğiniz şey adil olmayacaktır. Sadece FETÖ/PDY dosyalarında değil 10 Ekim Ankara Katliamı, Güvenpark Patlaması gibi dosyalarda da bunu görüyoruz. Mağdurlardan eğer gerçekten adalet arayışında iseler davalarda ilerleme sağlanması ve hukuka uygun şekilde devam etmesi için avukatlara yardımcı olmalarını bekliyoruz” çağrısı yaptı.

CMK Merkezi avukatlarından yarısı dosyaları reddetti

Darbe girişiminin ardından sonbir yıl içerisinde olağanüstü sayıda dosya için görevlendirme gerektiğini belirten Arslan, “İlk haftalarda 15 Temmuz darbe gecesi davalarında görevi kabul etmeyen çok sayıda meslektaşımız oldu. Hakim ve savcılar da sürekli bu konuda telkin halinde. Nasıl ki onlar bu dosyalara bakmak zorunda, orada da bir avukat bulunmak zorunda. Aksi takdirde dava süreci yürütülemeyecek. İlk haftalardan sonra meslektaşlarımızla yapılan görüşmeler netice verdi ve dosyalara avukat tayini yapılabildi” dedi.

Arslan’ın verdiği bilgilere göre; Ankara Barosu’na kayıtlı 14 bin civarında avukat bulunmasına karşın gönüllü bir iş olduğu için CMK Merkezi’ne kayıtlı avukat sayısı sadece 3.535. Ankara Barosu’ndan avukat tayin edilmesi için “anayasal suç” kategorisinde soruşturma aşamasında 15 bin 527 dosyadaki şüpheli için talep geldi ve ardından dosya birleştirmesiyle sayı 12 bin 742’ye düştü. Bu dosyalar için bin 540 avukat ataması yapıldı. Mahkeme aşamasında geçildiğinde ise 2 bin 368 dosyadan 2 bin 310 dosyaya 641 avukat tayin edildi. Bu dosyalardan arasında az sayıda olmakla birlikte DEAŞ (IŞİD) terör örgütü dosyaları da mevcut.

CMK Merkezi’ne kayıtlı avukat dosyayı reddettiğinde ne oluyor? Avukatlık Kanunu kapsamında makul gerekçe olmaksızın dava dosyasını reddeden avukatın hanesine 15 ceza puanı yazılıyor. Söz konusu avukat yeni görev almak üzere listede arka sıraya bırakılıyor. Aralıksız 15 dosyayı reddeden avukat içinse dosya başına aldığı ceza puanlarına ilaveten ek ceza puanı uygulanıyor ve bu durumda 6 ay boyunca kendisine dosya verilmiyor.

Bu noktada Özbilgin de, “İlk kez böylesine dosyalarla karşı karşıyayız. Bir dosyada olağanüstü sayıda sanık bulunuyor. Hiçbir baro tarihinde örneği yok. Ankara operasyonlar ve dava merkezi olarak görünüyor” hatırlatması yaptı.

“Peki, avukatsız şüpheli veya sanık kaldı mı?” diye sorduğumuz Özbilgin, “Türkiye’de bir tek Özgecan Arslan dosyasında yaşandı. Bunun üzerine baro yönetim kurulu kararıyla bir meslektaşımızın görevlendirilmesi sözkonusu olmuştu. Bunun bir başka örneği olmadı ama defalarca avukat değiştirilen sanık veya şüpheliler oluyor” bilgisini aktardı.

Savunma hakkı ücretlendirmesinde gözler Adalet Bakanlığı’nda

Ankara Barosu CMK Merkezi Başkanı Arslan, yargılama yapılabilmesi için “olmazsa olmaz” noktadaki avukatlar açısından mecburi avukatlık hizmeti yapılmasıyla gelir sağlanmadığını da işaret ediyor.

Adalet Bakanlığı’nın bütçesinden savcılık giderleri kapsamında savunma ücreti ödemesi yapıldığını kaydeden Arslan, her yıl yönetmelikle yıllık ücret belirlendiğini belirterek, “Örneğin konuştuğumuz ağır ceza davaları için 800 Türk Lirası, soruşturma aşamasında 200 Türk Lirası ödeme öngörülüyor ancak vergi kesintisi yapıldığında rakamlar daha da azalıyor.

Her dosya için bir kereye mahsus ödeme yapılıyor. Oysa savcılık aşamasında, avukat meslektaşımız ifade almalarda hazır bulunuyor, mahkemeye sevk olursa orada oluyor ve her ay yapılması zorunlu tutukluluk incelemelerine katılmaları gerekiyor. Dava aşamasına baktığımızda ise, mesela Akıncı Üssü Davası gibi en az 1 ay sürecek ve adli tatildeki duruşmalar için avukat meslektaşımız tek sanık için 800 TL almasına rağmen orada bulunuyor” diye konuştu.

Ücretlendirme nedeniyle CMK Merkezi’ne genellikle tecrübe edinmek amacıyla genç avukatlarla ilgi gösterildiğini söyleyen Arslan, “Az sayıdaki üstad avukatlar ise savunma hakkı kutsal yaklaşımıyla listede bulunuyor” dedi.

Ankara Barosu olarak geçmişte Adalet Bakanlığı’nın yönetmeliği aleyhine ücretlerde artış yapılması için dava açtıklarını anımsatan Özbilgin, bu davaları kaybettiklerini söyledi. Özbilgin, “Adalet Bakanlığı’nın sadece ücretlendirme olarak değil yargıyı mutlaka üçlü saç ayağı üzerinde duracak şekilde görmesi ve savunma itibarını koruması gerekiyor. Bakanlıkça yapılan hakim ve savcılık eğitimleri savunma itibarı vurgulanarak şekillendirilmeli. Avukatların duruşma salonunda eşit itibarla yer alması gerekiyor. Bizim beklentimiz Adalet Bakanlığı’nın elini taşın altına koyması” dedi. (Yıldız Yazıcıoğlu /Amerikan'ın Sesi)