Cumartesi Anneleri, zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için 729. kez bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde polis ablukasında gerçekleştirilen eyleme, HDP Milletvekili Oya Ersoy ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile çok sayıda hak savunucusu katıldı.

729. hafta basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren okudu.

"ADALET ARAYIŞIMIZI KRİMİNALİZE ETMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Devletin kayıp yakınlarının talep ve şikayetlerini iletmeleri sırasında meydana gelebilecek kötü muamele, korkutma, tehdit veya diğer müdahalelerin engellenmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğunu hatırlatan Eren, “Türkiye’de devlet, kayıp yakınlarının şikayetlerini derhal ve titizlikle araştırılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi kayıp yakınlarının şikayetlerini duyurma hakkını da 30 haftadır engellemektedir” dedi.

Geçtiğimiz günlerde model Didem Soydan’a, sosyal medyada Cumartesi Anneleri’nin fotoğrafını paylaşması sebebiyle soruşturma açılmıştı. Eren bu duruma istinaden şu açıklamalarda bulundu: “Bizim adalet talebimize kulaklarını tıkayan savcılar, kayıp yakınlarının acılarını paylaşan, hakikat ve adalet taleplerine kayıtsız kalmayan kişilere de suç yaratma çabasındalar. Meşru adalet arayışımızı kriminalize etmeye çalışanlara sesleniyoruz: Uluslararası hukuka göre gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve hiçbir koşulda hoş görülemez. Her devlet, bu suçu önleme ve gerçekleşmesi halinde suçu ciddiyetine uygun bir biçimde cezalandırmakla yükümlüdür. Devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesini istemek suç değil, hakkımızdır. Suç olan kaybedenleri korumak, onları hukukun üstünde tutarak cezasız bırakmaktır.”

EREN, SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRDI

Eren, kaybedilişinin 26. yılında Ali Kırlangıçlı’nın akıbetinin açıklanması için savcıları göreve çağırdı: “Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi 4. sınıf öğrencisi olan Ali Kırlangıçlı, 12 Eylül askeri darbesinin ardından 2 Ekim 1980’de tutuklandı. İstanbul’da askeri mahkemede yargılandı ve siyasi bir kararla idama mahkum edildi. 28 Mayıs 1990’da Bayrampaşa Kapalı Cezaevi’nden dört kişi ile birlikte firar edip yurtdışına çıktı. 1993 yılının başında Türkiye’ye döndü. 6 Mart 1993’de İstanbul Kartal/ Esentepe’de bir eve yapılan polis baskınında, sağ yakalanabilecek beş kişi taranarak öldürüldü. Aynı operasyon kapsamında, polisler Fatih’te bulunan bir eve de baskın yaparak evde bulunan beş kişiyi gözaltına aldı. Ali Kırlangıçlı 7 Mart 1993’de saat 11.00'e doğru İstanbul Fatih’teki bu eve gitti. Gittiği eve gece polis baskını yapıldığından ve halen evde kurulu olan polis karakolundan habersizdi. Bu tarihten sonra Ali Kırlangıçlı’dan bir daha haber alınamadı. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 24 kişinin gözaltı kaydı yapıldı. Ancak Ali Kırlangıçlı’nın gözaltı kaydı yapılmadı ve gözaltına alındığı reddedildi. Olaydan 17 yıl sonra dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı’nın Haliç’teki Simonlar adlı kitabı yayınlandı. Avcı, kitabında Kartal/Esentepe’deki ev baskınında altı kişinin öldürüldüğünü yazdı. Oysa tüm resmi belgelerde bu evde öldürülenlerin beş kişi olduğu yazılıydı. Kitapta öldürüldüğü söylenen altıncı kişi aynı operasyon kapsamında ‘Fatih’te karakol kurulan eve giden Ali Kırlangıçlı mıydı?’ sorumuz cevapsız kaldı. Kırlangıçlı’nın akıbetinin açığa çıkartılmasını, sorumlu olanların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatılması için, savcıları göreve çağırıyoruz.”

"KARDEŞİMİN İSMİNİ KİMSE YOK EDEMEZ"

Kırlangıçlı’nın hapishaneden arkadaşı Mehmet Kılıç, Kırlangıçlı'nın ağabeyi İbrahim Kırlangıçlı’nın gönderdiği mektubu okudu: “Kardeşimi gözaltına alan İstanbul Emniyeti kayıtlara geçirmedi, bizleri bilgilendirmedi. Tüm girişimlerimiz boşa çıkarıldı. 26 yıldır içimiz kaygılarla dolu. Ölü mü canlı mı haber alamadık. Kimi kimden sorayım? Ölüsünden, dirisinden haber alamadığımız kardeşimi kimlere sorayım? Çalmadık kapı kalmadı ama 26 yıldır cevap yok. 26 yıldır bir mezar taşı bile olmayan kardeşimin ismini ve siyasi kimliğini kimse yok edemeyecektir.” (Kaynak: Evrensel)