ABD, TÜRKİYE İLE PKK MÜCADELESİNDE BERABERDİR


Clinton, bugün dünyanın birlikte yapılan çalışmalar çerçevesinde daha güvenli hale geldiğini söyleyerek, "Ancak bütün bu çabalara rağmen terörle ilgili atılması gereken adımların aciliyeti devam ediyor. 11 Eylül gibi saldırıları yürüten El Kaide gibi kuruluşlar belki yavaş yavaş etkinliğini kaybediyor. Ancak El Kaide ile ilgili ve değişik coğrafyalarda faaliyet gösteren değişik kurumların faaliyetleri yine bir tehdit olmaya devam ediyor. Mali, Somali, Yemen'de teröristler faaliyet halinde ve bunlar sık sık Nijerya ve Magrib ülkelerinde de saldırılarda bulunuyorlar. Türkiye'de de PKK uzun yıllardır devam eden terör ve şiddet kampanyasını devam ettirmekte. Bu nedenle 10 binlerce kişi hayatını kaybetti ve ABD bu konuda Türkiye ile PKK ile mücadelesinde beraberdir, onun yanında kuvvetle durmaktadır. Bu süreç içerisinde mesela Avrupa'da tek başına hareket eden bir takım terörist faaliyetler yürüten kişilere karşı mücadele etmek de çok önemli. O nedenle uluslararası işbirliği zaten çok önemli. Çünkü hem sınırların, hem de okyanusların ötesinde her yeri kaplayan bir tehditle karşı karşıya olduğumuz için işbirliğimizn de bunu yansıtması lazım. Hem askeri hem sivil güç tarafında işbirliğimizi yürütmemiz, istihbarat, adli hizmetler, insani yardım gibi her türlü unsuru içine alan bir kapsamlı yaklaşım şart. Çünkü bir terörist ağı yok edebilmek için, öğrendik ve biliyoruz ki, iş sadece teröristleri savaş alanında yok etmekle bitmiyor. Teröristlerin değiştirilmesi, güvenli bölgelerde toplanabiliyor olmasını da önleyebilmemiz gerekiyor. İdeoloji ve cazibesini azaltmamız gerekiyor terör örgütlerinin özellikle gençler için. Kadınlar içinde önemli şartlar sağlamak lazım. Çünkü kadınların güvenliği, toplumların güvenliği için çok önemli bir unsur. Ayrıca bu mücadeleye katılmak isteyen, ulusal irade gösteren ulusların da bu mücadeleye katılmasını sağlamalıyız" diye konuştu.


TERÖRLE MÜCADELEDE DEMOKRASİLER, OTOKRATİK YÖNETİMLERDEN ÇOK DAHA İYİ


Çalışmaların özellikle iki alanda geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Clinton, "Öncelikle aşırıcı ideolojiyi yok etmek için çalışmalıyız, radikalleşmenin yayılmasını önlemeliyiz ve terörist ağlara katılan kişilerin sayısını azaltmalıyız. Geçen yaz Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) önemli bir adım attı ve ilk uluslararası merkezi oluşturararak, aşırıcılıkla mücadele etmek için bir merkez oluşturmak ve bu merkezde en iyi uygulamaları geliştirmek konusunda çalışmalar yapmak istediğni belirtti. ABD bu çabayı destekleyecektir fonlar ve uzmanlıklarla ve bu merkezin Abu Dabi'de bu sene sonbaharda faaliyete geçeceğini öğrendim. Bu merkezin yapabileceği şeyler çok önemli. İletişim uzmanlarını biraraya getirebilir, terörist propagandayı anlayan kişiler bir arada çalışabilirler. Ayrıca hükümetlere ve toplumlara aşırılıcılıkla mücadele etmek konusunda destek olabilecek adli konularda bilgili kişilerin bir araya gelmesi mümkün olabilir. İkinci alandan daha bahsetmek istiyoum, o da hukukun üstünlüğü. Terörle mücadelede demokrasiler, otokratik yönetimlerden her zaman çok daha iyi. Çünkü her zaman demokrasilerde herkesin görüşünü ifade etmesi mümkündür. Arap uyanışının yarattığı protestolar zaten aşırıcılığa dayalı ideolojilere karşı çok önemli bir adımdı. Çünkü insanlar Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da evrensel haklarını istediler, daha çok ekonomik fırsat ve haklara sahip olmak istediler ve El Kaide'nin bunun sadece nefretle yapılabileceğini söylediği bir ortamda bunu kendileri meşru talepleriyle yaptılar" dedi.


TERÖRLE MÜCADELEDE VATANDAŞLARIN GÜVENLİĞİ İÇİN HAKLARIN ASKIYA ALINMASI YANLIŞTIR


Clinton, geçen yıl grup olarak, 90 milyon dolarlık bir kaynak sağlayarak, yargıç, savcı ve cezaevi görevlilerinin eğitilmesi konusunda çalışmalara başladıklarını anlatarak, "Bugün iki tane daha konuyu ele alacağız bu forumda. Bir tanesi ceza yargısı sistemi üzerinde, diğer ise şiddete varan aşırıcılıktan dolayı cezaevinde olan kişilerle ilgili atılacak adımlar. 15 milyon dolar ABD bu alnalardaki eğitimlere aktaracak, BM ve diğer kurumlarla işbirliği içerisinde verdiğimiz desteğin buna en çok ihtiyaç duyan, ön safhada yer alan kişilere ulaşacağından emin olacağız. Bugün aynı zamanda burada bulunmamın bir başka sebebi de şu, biz ABD olarak hukukun üstünlüğü çerçevesinde bütün taraflarla birlikte terörle mücadele etmeye hazırız. Terörle mücadelede sonuçta işkence, sivil hakların askıya alınması gibi herşeyin yapılması ve sonuçta vatandaları güven altında tutmak için meşru olabileceğini iddia eden, bu görüşe sahip olanlar var. Ama bu görüş kısa vadeli bir görüştür ve yanlıştır. Çünkü uluslararası hukukun üstünlüğüne saygı göstermeden terörle ettiğiniz zaman bu radikalizmi arttırır, teröristlerin eline malzeme verir ve sonuçta yapmaya çalıştıklarımızın önemini azaltır. Bu nedenle uluslararası toplum bu taktikelerin etisini de çok iyi anlamalıdır. Çünkü bu taktikler de sorunun bir parçasıdır. ABD'nin her zaman mükemmel bir geçmişi olduğunu söylemiyorum. Bizim de zaman zaman bu taktiklerin hiç biz zaman bir daha kullanılmaması için çalışmamız gerekiyor. Onun için de Başkan Obama standartlarımızı çok net bir şekilde belirtiyor. Biz El Kaide gibi bize saldıran gruplara karşı kuvvet kullanmaya devam edeceğiz. Bize karşı tehdit oluşturan gruplar bunlar. Bu kuvvet kullanımı sırasında da mevcut yürürlükteki kanunlara uygun hareket edeceğiz, savaşa ilişkin kanunlar da dahil olmak üzere ve elimizden geldiği kadar bunu kesin bir şekilde yaparak masum insanların hayatlarını kaybetmesine sebebiyet vermemeye çalışacağız. İşte bu alanlarda çalışmaya devam edip, kapsamlı, stratejik bir yaklaşım ile terörle mücadeleye devam etmemiz çok önemli" diye konuştu.