CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, MYK'da Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu ve MİT Kanunu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'ne gitme konusunun tartışıldığını belirtti. MİT Kanunu ile ilgili konuşan Güler şunları söyledi:

"Biz bu kanunu çok önemsedik. Bunu MİT içerisinde MİT'e hizmet eden ama bu hizmet için Başbakan'dan talimat alan kişilerin kurtarılması amacıyla hazırlandğını söylemiştik. 2 maddelik kanun tasarısı önümüze geldiğinde şunu gördük; Bu hükümetin kanun tasarısı değildi. MİT kanunundaki değişikliği TBMM gündeminine hükümet getirmedi. Bunu Isparta milletvekiline, tek kişi olarak kanun teklifi olarak hazırlama görevi vermişler. Dolayısıyla bir kanun tasarısını değil bir kanun teklifini görüştük. Bu başlı başına ilginçtti. Sonra, 'kişiye özel, olaya özel yasa olmaz' dedik. Bu Hakan Fidan'a özel bir kanundur. Ve sonra, ortaya çıktı ki Başbakan'ın görevlendirdiği kişi ve kişileri kurtarmanın yanı sıra Başbakan'ı kurtarmaya dönük olan bu kanun teklifi -amaçladı ya da amaçlamadı- Başbakan'a özel gizli örgüt kurma imkanı veren bir düzenlemeydi. Biz bütün bu özellikleriyle, hukuk devleti ilkelerine ayrı oluşuyla, birilerini kurtarma yasası olmakla beraber, aynı zamanda Başbakan'a gizli örgüt kurma yetkisi vermesine de karşı çıktık. Biz, TBMM İç Tüzüğüne karşı verdiğimiz mücadeleyi MİT Kanunu'ndaki değişikliğe karşı da vererek hukuk devleti savunmasını başarıyla yaptık. Bütün bunlara rağmen Bülent Arınç'ın "60 kişi kaldılar, bu kadarmış MİT Kanunu değişikliğine olan ilgileri" sözlerini gülerek karşıladık. Bülent Arınç'a yaptığımız tartışmalara ve sözlerimize bakmasını tavsiye ediyoruz."

DDK RAPORU AKP İKTİDARININ SORUMLULUĞUNU GÖSTERDİ

Devlet Denetleme Kurulu'nun Hrant Dink raporuna da değinen Güler, raporda dava sonucunun kamu vicdanını tatmin etmediğinin belirtildiğini ifade ederek, şöyle konuştu;

"Raporun sonuç bölümünde: Dink'in yaşama hakkının korunamadığı, güvenlik güçleri arasında koordinasyon sağlanamadığı ve istihbarat birimleriyle işbirliğine gidilemediği, kamu görevlilerinin soruşturulmasında hatalar olduğu, tüm kamu görevlilerinin yargılanması gerektiği vurgulandı. Bütün bunlar AKP iktidarının sorumluluğuna işaret etmektedir ve bu saptamalar CHP'nin başından beri dikkat çektiği sorunların DDK tarafından da saptandığını göstermektedir. Yorumlarımız, saptamalarımız siyasal değilmiş demekki. Sayın Başbakan ve hükümet heralde bu saptamalara da karşı çıkmayacaklar. Çünkü çok önemli bir yasayı 5 saatte imzalayan ve hükümeti üzmeyen Sayın Cumhurbaşkanı adına hazırlanan bir raporun saptamalarından sözediyoruz."

2'NCİ KURULTAYA İZLEYİCİLER ALINACAK

26 ve 27 Şubat tarihlerinde kurultay toplanacağını hatırlatan Birgül Ayman Güler, partinin tüm organlarıyla görüşüldüğünü, tüzük taslağının kurultaya hazır hale geldiğini bildirdi. Çok kalabalık ve coşkulu bir kurultay yapacaklarını dile getiren Güler, şu ana kadar 830 basın mensubunun kurultayı izlemek için başvurduğunu belirtti. Güler ayrıca, 27 Şubat'taki 2. kurulayı gazetecilerin takip edebileceğini ve izleyicilerin de kurultaya katılabileceğini söyledi.

ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ YERİNE NECİP FAZIL KISAKÜREK'İN GENÇLİĞE HİTABESİ

Başbakan'ın Gençlik Kolları Kongresi'ndeki konuşmasını eleştiren Birgün Ayman Güler sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başbakan'ın kendi gençlik kollarına verdiği görevlerle ilgili sözleri çok rahatsız edicidir. Orada "Kininin, kalbinin davacısı ol" diyor. Yani Başbakan'dan biz 'Dindar gençlik' sözünden sonra 'Kindar gençlik' özlemi içinde olduğunu duyduk. Başbakan'ın kendi gençliğine verdiği bu görevden ürktük. Biliyor musunuz, o sözler Necip Fazıl Kısakürek'in 'Gençliğe Hitabe' adlı yazısından. Öyle görünüyorki Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin yasaklanmasının ardında başka bir düşünde varmış. Necip Fazıl Kısakürek'in Gençliğe Hitabesi varmış. Bu referans, Başbakan Erdoğan'ın 'Dinci bir devlet' özlemi içinde olduğunun kanıtıdır" dedi.


GD(SSA)