Tahir Canan


İnsanlar denize girip serinledikleri gibi güneşin güzelliğinden de yararlanarak yeme içme, yemek yapma, temizlik gibi işleri ortaklaştırıyorlardı. Denizin güzelliğinin buluşmasında ortak yaşamın da paylaşımı ortaya çıkarılıyordu. Sabah saat 8’de kahvaltı başlıyor 9-9:30’a kadar kahvaltı yapılıyordu. Denize girenler o saatler arasında sabah deniz sefasını gerçekleştiriyor, sabah 10 gibi de sunumlar ve tartışmalar başlıyordu. 13:00’e kadar da bu sunumlar sürüyordu. Sonra öğle yemeği arası veriliyor, 14:30 gibi yeniden tartışmalar sürdürülüyordu.

Yemek saatlerinde herkes sıraya girerek yemeklerini alıyor, masalara oturuyorlardı. Değişik bölgelerin insanları hem birbirlerini tanıma olanağı bulurken hem de değişik bölgelerin mücadele deneylerini oaylaşmış oluyorlardı. Mücadele deneyinin paylaşımı toplumsal olduğu kadar bireysel dostane sohbetlerde de gerçektiriliyordu.Yine oyun türleri kampın etkinlikleri arasında yer alıyordu. Pingpong, tavla, okey kamp yaşamında değişiklik olarak ortaya çıkıyordu.

Evrensel Yayınlarından kitap, dergi, gazete kampa geliyor, okurlarıyla buluşuyordu. Kitap yazan arkadaşlar da kendi kitaplarını etkinliğin bir parçası olarak diğer dostlarla paylaşma olanağı buluyorlardı.Adana’dan Tahir Eker “Yüreğimin Türküsü” isimli şiir kitabını, Hakan Keysan “Yangın Lekesi” isimli şiir kitabını, Serpil Çelenk Güvenç, Sultan Özer ile kaleme aldıkları “Denizler’in Şekibe Ablası” kitabını imzalayarak benimle paylaştılar.


Bu dost ortamında insan ilişkileri çok renkli ve çok güzel geçti. Kampın bütün katılımcıları gerçek anlamda dost yaşamına bağlı, paylaşımcı bir tutumla kampı güzelleştirdiler. Benim için kamp yaşamı daha değişik ve anlamlı geçti.


Her bölgeden dost ve arkadaşlarımızla sohbet etme imkanı buldum. Onların dostluğunu yaşadım. Kampta yaşanan güzel ortam tüm katılımcıların ortak değeriydi. Kamp katılımcılarına teşekkür ederim.


Sevgi ve dostluk dileklerimle hepsini selamlamayı bir görev sayıyorum...