"Dertler gelince hep üst üste gelir" sözü Canan Serçe'nin yaşadıklarını kısaca özetliyor. Canan Serçe’nin bugüne kadar başına gelmeyen dert, hastalık kalmadı, defalarca ölümden döndü. Sağlık sorunu olarak görülmese de 6 kilonun üzerinde dünyaya gelince, 'yılın en şişman çocuğu' olarak gazetelerde yer alan, 4 yaşındayken annesi Şerife, babası Murat Serçe, ablası Emine ve ağabeyi Hasan’la Almanya’ya giden Canan Serce ilk büyük kazasını ilkokul birinci sınıftayken geçirdi. Canan 7 yaşında kalem saplanan gözünü kaybederken, aile 1986’da Türkiye’ye kesin dönüş yapıp İzmir’e yerleşti. Canan Serçe, bir Alman gruba rehberlik yaptığı 1989 yılında Gümüldür’de içinde bulundukları teknenin batması sonucu ölüm tehlikesi atlattı.

10 yıl sonra aile, bu kez Canan’ın kalp krizi geçirmesiyle sarsıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi görüp iyileşen Canan Serçe, başına gelenleri hafife, hayatı alaya almaya devam ederken, birkaç ay sonra ev bakmaya giderken nişanlısıyla birlikte trafik kazası geçirdi. Canan Serçe yine aynı hastaneye kaldırıldı, aort damarı yırtıldığı için ameliyat edildi. Ancak duran kalbi şokla çalıştırılan Canan Serçe bir kez daha Azraile meydan okurken, taburcu olduğu hastaneye birkaç ay sonra kötüleşmiş olarak döndü.

Ömrü hastalıklar nedeniyle hastanede geçmeye başlayan Canan Serçe’nin kalbinin iflasa gittiği, kalp nakli olması gerektiği bildirildi. Canan Serçe, kendisi gibi umutsuz hastalarla birlikte 6 ay bağış kalp bekledi. Şans yüzüne güldü ve Mayıs 2000’de Canan Serçe’nin tükenen kalbi, 59 yaşında vefat eden Mustafa Tatlıcı’nın bağışlanan kalbiyle değiştirildi. 12 yıl önce kendisinden yaşlı da olsa ona hayat veren kalbiyle ikinci yaşama başlayan Canan Serçe, hastanede olmadığı zamanlarda gününü gün etmeyi sürdürdü. Yaşam sevinci çok büyüktü, hasta olan o olmasına karşın ailesine, yakın çevresine “bunlar da geçecek” diyerek moral veren kendisi oldu. Hastane kontrolleri, ilaçlar, kalp nakli bekleyen arkadaşları, hızlı sosyal yaşamıyla günlerini geçiren Canan Serçe’nin kalbi 2008’de teklemeye başladı. Kalbi bloke oluyordu, pil takıldı. “Mustafa amcasının kalbi”ne çok iyi bakmaya, onu yaşatmaya söz veren Canan Serçe, kalp sorunları çözülünce rahat bir nefes aldı.

BENİM AZRAİL'İM SAKAR HERHALDE

 Ancak bu da uzun sürmedi, kullandığı ilaçlardan bağırsakları delindi. En büyük ağrıları, acıları bağırsak delinmesinde yaşadığını, ameliyat olup bağırsaklarının dışarı alınmasının yaşamının en kötü günleri olduğunu belirten Canan Serçe, şunları söyledi:

“Şaka gibi ama bu dönemde lenfoma olduğum ortaya çıktı. Kemoterapi başlandı. Saçlarımı o kadar seviyordum ki dökülmeyecek değil mi, diye sordum. Dökülmeyecek dediler. Ama ben üzülmeyeyim diye yalan söylemişler. Bir gün annem, ablam ve yeğenim evde otururken ellerimi saçlarıma götürdüm. Avucuma saç doldu. Çaktırmadan yan odaya geçtim. Tüm saçlarımı yoldum, dazlak kaldım. Sonra odaya girdim, bizimkilere 'ceeee' diye seslendim. Beni öyle görünce şok geçirdiler, bense kahkahadan kırılıyordum. Çünkü ben bundan öncekileri olduğu gibi bunu da yenecektim, yaşayacaktım. Benim Azrailim sakar herhalde, defalarca ölümden döndüm. Ben her türlü hastalığı alt edeceğime inanıyorum. Sadece elimi ayağımı kaybetmekten, özgürlüğümün kısıtlanmasından korkarım. Bana göre hastalıkla mücadelede sevgi, inanç ve pozitif düşünce çok önemli. Ben herkesi seviyorum, karşılığı da sevgi oluyor. Dertlerimden kurtulacağıma olan inancımı hiç kaybetmedim. Bağırsağım delinmese lenf kanseri olduğumu bilemeyecektik. Bunu öğrendik, çok acı çektim, ama geç kalmadım. Ben her işte bir hayır vardır, derim ama insanlar negatif düşünme konusunda usta olmuş, sürekli panik halindeyiz. O nedenle yaşadıklarımı hastalarla, yakınlarıyla paylaşmak, onlara iyileşecekleri konusunda moral, cesaret vermek istiyorum.

Hayatım roman derler ya, ben bu hayatın romanını yazmaya başladım. İnsanlar organ naklinin önemini başlarına gelmeyince anlamıyor. Benim kalp beklediğim dönemde yalnız değildim, 8-9 kişiydik. Maalesef sadece ben nakil olabildim. Oysa bir bağışla 4-5 kişinin hayatı kurtulabiliyor. Eğer yaşama şansımız varsa bu şansın ne olduğunu insanlara bu kitabımla anlatmak istiyorum. Yıllardır haftada, iki haftada bir hastaneye gidiyor, nakil olacak hastalarla görüşüyorum. Onların yaşadığı korkuları biliyorum. Ben kalp nakli öncesi ve sonrası nasıl bir hayatım olacağını bilmiyordum. Deneyimli bir hasta olarak onlara gerçeği kabullenmelerini ve hayatla dalga geçmeleri gerektiğini anlatıyorum.”

Bugün Canan Serçe, anne ve ablasıyla Zeytinalanı’nda tek katlı bahçeli bir evde yaşıyor.



NC(İÖ/AAA)