Oturum öncesi Adliye önünde açıklama yapan Dündar "Gerçek noktaya geldik. Anayasa Mahkemesi de bunu söylemişti. Savcı sonuçta casusluk iddiasından, darbecilik iddiasından vazgeçti. Cemaatçilik suçlamasından vazgeçti. Bütün bunlar düştü, geriye yazdığımız ve arkasında durduğumuz haberlerimiz, yorumlarımız kaldı" diye konuştu.

Can Dündar "Bu ülkede 'İstihbarat teşkilatı silah sevk edemez' dedik. 'Bu suçtur' dedik, onu söylemeye devam edeceğiz. 'Cumhurbaşkanı davaya müdahil olamaz' dedik, onu savunmaya devam edeceğiz. Bunu yapanlar suçludur. Bir cumhurbaşkanı parti kongresine doğrudan müdahale edebiliyorsa, bir davada istihbarat teşkilatıyla birlikte müdahil olabiliyorsa asıl suç budur" şeklinde konuştu.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Dündar ve Gül'e destek için gelenler arasında CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Barış Yarkadaş, Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, Barış İçin Akademisyenler grubundan Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren ve Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da var.

'Devirmeye çalışmakla suçlandığımız hükümet devrildi'

Dündar ve Gül yaptıkları açıklamaların ardından beraberindekilerle birlikte adliye binasına girdi. Kapalı görülen duruşma salonuna Dündar, Gül ve aile yakınları ile avukatları alındı.

Evrensel'den Cansu Pişkin'in haberine göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MİT'in de dahil olduğu davada, Dündar ve Gül'ün avukatı Tora Pekin'in kapalı oturum kararının kaldırılması ve duruşmanın açık yapılması talebi reddedildi.

Savcı, MİT'in mütalaaya ilişkin cevabını okudu.

Can Dündar ise "Devirmeye çalışmakla suçlandığımız hükümet dün devrildi" dedi.

Duruşmada avukatların savunmasına geçildi. Dündar ve Gül'ün avukatı Fikret İlkiz, "Görülmekte olan davalarla ilgili haber yapılmasından dolayı mahkumiyet verilmesi, AİHM kararlarına aykırıdır" dedi ve bunun bir basın özgürlüğü davası olduğunu vurguladı.

İlkiz'in savunması bittikten sonra mahkeme duruşmaya 14.30'a kadar ara verdi.

Davanın gelişimi

Dündar ve Gül hakkında MİT TIR'larındaki silahların görüntüleri ve mühimmata ilişkin kriminal raporunu haberleştirdikleri gerekçesiyle Mayıs ve Haziran 2015'te soruşturma başlatılmıştı.

Soruşturma ile ilgili olarak 27 Kasım 2015 günü ifadeye çağrılan Dündar ve Gül, İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanmıştı.

Tutukluluğun 92. gününde ise Anayasa Mahkemesi'nin "hak ihlali" kararıyla tahliye edilmişlerdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlardan Sorumlu Başsavcı Vekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede, Dündar ve Gül için "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama", "darbeye teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istenmişti.

Düşen suçlamalar ve mütalaa

25 Mart'ta başlayan yargılamaya 40 saat kala mahkemeye atanan duruşma savcısı Evliya Çalışkan, ilk duruşmada yargılamanın gizli yapılmasını talep etmiş, mahkeme de bu talebi kabul etmişti.

Savcı Çalışkan mütalaasında, Dündar hakkında "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak" suçlamasıyla 25,5 yıla kadar, Gül hakkında da "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 10 yıla kadar hapis cezası talep etmişti.

Savcı Çalışkan, Dündar ve Gül'e yöneltilen "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme ve darbeye teşebbüs" suçlamalarının da yargılamadan ayrılmasını istemişti.

Savcı Yargıtay içtihatlarında 'casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama' suçları için öngörülen lehe casusluk yapılan ülke gibi unsurların gerçekleşmediğine dikkat çekmiş ve bu suçlamadan da vazgeçmişti. (BBC)