Alaşehir'de jeotermal sondaj yapılan alanın yakınında meydana gelen patlamaların ardından bölgeye uzmanlardan oluşan ekip gönderen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, basın toplantısı düzenledi. Alaşehir'de yapılan çalışmanın derin sondaj yapılırken uyulması gereken kurallara uygun olarak sürdürülürken, gevşek zemin nedeniyle su buharı, çamur ve sıcak suyun çıkmasıyla sonuçlandığını dile getiren Şube Başkanı Alim Murathan, 1100 metre derinlikte meydana gelen olayın 2 bin metre derinlikte olması durumunda daha vahim sonuçların doğurabileceğini söyledi.

Bu durumun Alaşehir ve çevresinde meydana gelen ilk olay olmadığını, püskürmenin meydana geldiği noktanın 1 kilometre doğusunda 2 yıl önce de aynı biçimde bir olayın meydana geldiğini aktaran Murathan, şöyle dedi:

"Yöre akışkan sıvı içinde barınan gazların yüksek basınçta bulunduğu ayrıcalıklı bir bölge. Halen Büyük Menderes ve Gediz havzalarında 10 kadar dev makine derin kuyu sondajı yapıyor. Geçen hafta meydana gelen tehlike her an bu alanlar için de yaşanabilir. Çünkü bu tür sondajlarda idareye sondaj yapılacağını bildirmekten başka yükümlülük bulunmuyor, kamusal bir denetim uygulanmıyor. Mevcut Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'na göre de bildirimden başka bir zorunluluk yok."

En büyük sıkıntının jeotermal kaynaklarla ilgili sondajları düzenleyen kanun, yönetmelik ve denetim eksikliğinden kaynaklandığını dile getiren TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Jeotermal Çalışma Grubu Başkanı Tahir Öngür ise alanda ciddi bir denetimsizlik olduğunu vurguladı. Öngür, şöyle konuştu:

"Yasa ve yönetmelikler işi iyi anlatamıyor. İzin vermekle, denetlemekle görevli olan başta il özel idareleri olmak üzere hiçbir kurumda deneyimli kadro bulunmuyor. Adeta Maden Yasası'nın bir kopyası alınmış ve jeotermalle ilgili bir yasa oluşturulmuş. Ancak madenle jeotermal birbirinden çok farklı şeyler."

Gediz Havzası'nın Turgutlu- Sarıgöl arasındaki bölümünde gaz oranının yüksek olduğunu ifade eden Öngür, şöyle devam etti:

"Bu bölgede akışkan sıvının içerisinde bulunan gaz oranı yüzde 3'e kadar çıkıyor. Bu da basıncı çok arttırıyor. Gediz'in koşullarının iyi bir şekilde tarif edilip ona göre sondaj izni verilmesi gerekiyor. Bölgede akışkanlar içinde yüksek oranda karbondioksit bulunuyor. Bu da rüzgarsız ve sığ yerlerde çökelerek insan yaşamını tehlike altına sokuyor. Şu an bölgeye büyük miktarlarda karbondioksit salınıyor, ancak havanın rüzgarlı olması bu tehlikeyi azaltıyor" dedi.

Emekli öğretim görevlisi Dr. Ümran Serpen, konuyla ilgili bir an önce yasal ve yönetmelik düzenlemesi yapılması gerektiğini vurguladı.



TG(AÖ/İD)