Ahmet Şık ve Nedim Şener’in de aralarında bulunduğu birçok gazetecinin serbest bırakılmadığını belirten Tankıkulu, "Dün verilen kararla ortaya çıkan tablo şunu ortaya koymaktadır ki; özgür medyayı teslim, basın özgürlüğünü baskı altına alma operasyonu devam etmektedir. Bu karar dışarıda gazetecilik faaliyeti yürütenlere bir mesaj ve uyarıdır. Bu karar aynı zamanda Başbakan’ın birkaç gün önce basın özgürlüğü ile ilgili söylediği sözlerin ne kadar anlamsız olduğunu da ortaya koymaktadır"dedi.

BAŞBAKANIN SÖZÜNÜN HAVADA KALMAMASI GEREKİYOR

Başbakan'ın bir gazetenin 25'inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşmada, basının özgür olması için gereken çabayı sarf ettiğini ifade ettiğini hatırlatan Tanrıkulu şöyle konuştu: "Doğrusu bir başbakanın sözünün havada kalmaması gerekiyor. Eğer bir ülkenin başbakanı, basın özgürlüğünü savunan bir konuşma gerçekleştiriyorsa, o ülkenin aynı anda 179 ülke içinde 148'inci sırada olması ironiktir. O ülkede 100 gazetecinin hapiste olması trajiktir. O ülkede hakkında yüzlerce yıl hapis cezası istenen gazetecilerin bulunması tuhaftır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak beklentimiz, çabamız ve isteğimiz basının gerçek anlamıyla özgür olmasıdır. Bu konuda ortaya konulacak her samimi ve demokratik tavra destek olacağız. O bakımdan hükümeti, gazetecilerin faaliyetlerini kısıtlayan, haber kaynaklarına erişimini zorlaştıran veya suç sayan TMK’nın ve TCK’nın ilgili maddelerinin tamamen kaldırılması için harekete geçmeye çağırıyoruz. Aksi takdirde Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) 2012 karnesinden daha da büyük kırıklar alacak ve bu en başta hükümetin 'ileri demokrasi' söylemini yalanlamış olacak" 

GAZETECİLER RAHAT HAREKET EDEMİYOR

Basın özgürlüğünün sadece gazetecilerin değil, ülkede olup bitenlerden haberdar olmak isteyen her yurttaşın en temel sorunlarından biri olduğunu kaydeden Tanrıkulu, "Oysa rakamlar gösteriyor ki, hakikatleri aktarmakla mükellef gazeteciler ülkemizde rahatlıkla hareket edemiyor, haber yapamıyor, hükümetin veya devletin çıkarlarıyla örtüşmeyen haberler yapınca da yargı ağına takılıyor. Gazetecilerin kıskaca alınması sadece yargı yoluyla gerçekleştirilmiyor, ülkemizde gazeteciler yaptıkları haberlerden dolayı işsiz kalmaktan da korkuyorlar. Bu da basın özgürlüğünün, editoryal bağımsızlığın önündeki engellerden biridir. Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede hiç kimse özgür değildir. Bu kadar gazetecinin cezaevinde olması aynı zamanda toplumun haber ve bilgi alma hakkının da tutsaklaştırıldığını göstermektedir."


(MV/AK)