Sistematik hale gelen ve durmak bilmeyen çıkar kavgalarının milletin huzurunu bozduğunu söyleyen Bahçeli, "Hangi tarafından bakarsak bakalım, Türkiye adaleti ve erdemi dışlayan bir siyasi yönetim altında inim inim inlemekte ve iflahı kesilmektedir. Adına ister kriz diyelim isterse de istikrarsızlık sarmalı olarak tanımlayalım, yüksek voltajlı bir gerilim hattı hayatın her alanına öbeklenmiş ve abanmış durumdadır. Kanama geçiren devlet sistemi, ağır yara alan hukuk anlayışı, ölümcül virüs bulaşan düzen algısı ve yönsüzlüğün dibine batan iktidar yapısı karşılaştığımız sıkıntıların temel başlıklarından yalnızca bir bölümüdür" dedi.

KAMU İHALE KURUMU'NA YAPILAN OPERASYONLAR

Kamu İhale Kurumu'na yapılan operasyonların ihaleye fesat karıştıran vurguncuların siyasi iktidara kadar uzandığını gösterdiğini belirten Bahçeli, "AKP'yle birlikte insani hasletler, İslami ölçüler ve itikadı kıymetler günlük ve güdük menfaatler uğruna yıpratılmakta ve öğütülmektedir. Açıktır ki fitnenin başı, şeytani hesapların istikameti hep aynı tarafı işaret etmektedir. Bozgunculuğun, nimet bilmezliğin ve düzensizliğin ibresi hep aynı yeri göstermektedir. Adaletsizliğin, yozlaşmanın ve millet değerlerine vefasızlığın kapısı hep aynı yere açılmaktadır. Kabul ve tasdik edeceğiniz üzere burada da Adalet ve Kalkınma Partisi'nden başkası yoktur ve olmayacaktır. Ne kadar uğraşılsa da, sözde ileri demokrasi furyası iktidarın melun niyetleri için yeterli ve yerinde bir sığınak olamamış ve çirkinliklerini kapatamamıştır" dedi.

AK PARTİ'YE ELEŞTİRİ

"İnkar edilemeyecek bir biçimde ortadadır ki, AKP; Devlet yönetimindeki keyfiliğin ve başıbozukluğun ismidir"diyen Bahçeli şöyle devam etti ; "Belirsizliğin markası, krizin duayeni ve sürtüşmenin yıldızıdır. Yalanın, dolanın, hortumculuğun ve sahtekârlığın lisanslı ve sicili kabarık elebaşısıdır. Yıkımın, dağılmanın ve bölünmenin oyun kurucusudur. Hizbin, hırsın ve hırsızlığın uzun parkur atletidir. Millete gülerken küfretmenin, verirken almanın ve uzatırken geri çevirmenin sinsiliğidir. Mağdurken mağrur olmuş, mücahitken müteahhitlikte karar kılmış açgözlülüktür. İmralı Adasına milletimizin haysiyetini, Kandil'e izzet-i nefisini ve küresel güçlere yakasını kaptıran sorumsuzluk, ihanet ve vebaldir. Ve hukuksuzluğun, vicdansızlığın, gönülleri kırmanın 'one minute'çü kurnazlığıdır."

"AKP'NİN İSTEDİĞİ ULAŞILMAZ YENİ BİR ZÜMRE OLUŞTURMAKTIR"

MHP lideri Bahçeli, "Adaletin olmadığı yerde, hakkın gözetilmediği bir yönetim altında doğruluktan, dürüstlükten ve düzenlilikten bahsetmek, tıpkı AKP'nin adalet tarifine ve tercihine benzeyecektir. Bunun da adı adaletsizlik olacak ve en başta hürmetle yâd ettiğimiz ecdadımıza büyük bir hakaret ve emanetine de hıyanetlik olarak görülecektir. İsminin başında adalet olan iktidar partisi, hukuk devletinin tüm icaplarını ve gereklerini berhava etmekte, tüm itiraz ve uyarılara rağmen rafa kaldırmaktadır. Çünkü AKP'nin istediği dokunulmaz, ilişilmez ve ulaşılmaz yeni bir zümre oluşturmaktır. Vicdan kıblesini kaybeden, şefkat yüzünü yitiren bu kadir kıymet bilmezliğin, hukuku siyasi azı dişiyle çiğnemesi başka türlü izah edilemeyecektir. Bu itibarla gündemi had safhada meşgul eden son olayların derinine nüfuz edildiğinde milletçe nasıl büyük bir açmazın ve aşınmanın ortasına düştüğümüz net bir biçimde fark edilebilecektir" dedi.

"AKP HÜKÜMETİ MAÇ OYNANIRKEN KURAL DEĞİŞTİRDİ"

"İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı marifetince, şüpheli zannıyla ifadeye çağrılan MİT mensuplarının kurtarılması ve korunması amacıyla alelacele bir yasal değişikliğe gidilmiştir" diyen Bahçeli, şunları söyledi:

"Bu düzenlemeyle birlikte, 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26'ncı maddesi, yürüyen hukuksal sürecin kesilmesi amacıyla yeniden tanzim edilmiştir. Kararlılıkla ifade ediyorum ki, bu yasal adım anti-demokratiktir, siyasi ilkelliğin ve kabile mensubiyetinin bir görüntüsüdür. AKP tribünlerindeki demokratikleşme tezahüratlarının, özgürlük tempolarının ve hakkaniyet sloganlarının kuru gürültüden ibaret olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Deyim yerindeyse yavuz hırsız ev sahibini bastırmıştır. Buna göre, MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin, görevlerini yerine getirirken işledikleri suçlardan dolayı soruşturulmaları yine Başbakan'ın iznine bağlanmıştır. AKP tarafından kurulan özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçları işleyen söz konusu kamu görevlileriyle ilgili soruşturma yapılabilmesi için de Başbakan'ın icazeti şart koşulmuştur. AKP hükümeti maç oynanırken kural değiştirmiş, değişiklik teklifine Cuma günü karar verip, salıya komisyona getirmiş, birkaç gün içinde de yasalaştırmıştır. Böylece karşısına dikilen pürüzleri şimdilik teker teker bertaraf etmiştir. Ancak karşı hukuki mücadele yolları da henüz tükenmemiştir."

"AKP İLE ÇANKAYA ARASINDA KURULAN DARAĞACINDA ADALETİN BOYNUNA YAĞLI İLMEK BİR KEZ DAHA GEÇİRİLDİ"

MHP lideri Bahçeli, "İşin daha da manidar yanı ise, büyük resim tutkunu Cumhurbaşkanı hızını alamayıp sanki arkasından yetişen varmışçasına değişikliği anında onaylamıştır"dedi. Bahçeli şöyle devam etti; " Anlaşılacağı üzere, AKP ile Çankaya arasında kurulan darağacında adaletin boynuna yağlı ilmek bir kez daha geçirilmiştir. Ama bu defa canı alınmış ve cesedi de “Üstünlerin hukukuna son veriyoruzö yaygarası yapanların eşiğinde kalmıştır. Cumhurbaşkanı'nın tavrı ve tutumu bizim için son derece sorunlu ve sorgulanması gereken bir durum olmuştur. Gül'ün AKP'ye yelken olmasının, adaletsizliği düşünmeden ciro etmesinin ve adrese teslim uygulamayla hukuku yerle bir etmesinin en başta bulunduğu makamla bağdaşır bir yanı olmadığı aşikardır. Kim ne derse desin, AKP, süren bir soruşturma sürecine müdahil olmuş, kirli çamaşırlarının serilmemesi amacıyla panik halinde işleyen yargısal sürece kilit vurmuştur. Herhalde KCK'yla olan irtibatının ifşa edilmesinden büyük oranda alerji duymuştur. Böylesi akla ziyan bir uygulamaya ancak diktatörlükle yönetilen rejimlerde tesadüf etmemiz mümkündür.

"AKP ÇİZMEYİ VE HADDİNİ ZİYADESİYLE AŞMIŞTIR"

"Otoriterleşen bir hükümet, totaliter bir görünüm kazanan iktidar pratiği ve 'ben yaptım oldu' dayatmasını genelleştiren yönetim eğilimi dünyanın her yerinde bu tarzda hareket etmektedir" diyen Bahçeli, "Hitler, Mussollin, Pol Pot ve Saddam deneyimlerini aratmayacak yanlılıklar, yozlaşmalar ve yanlışlıklar dizisi ne acı bir rastlandır ki AKP'yle tekerrür etmekte ve karşılık bulmaktadır. Bu son gelişmelerle, AKP çizmeyi ve haddini ziyadesiyle aşmıştır. Adaletin nefesini kesen, dermanını tüketen iktidar kafası, kendi hukukunu cunta yönetimlerini aratmayacak biçimde tesis etmektedir. AKP etiketli güçlüler, seçkinler, ayrıcalıklı kesimler Türk milletini hukuksuzluğun, adalet yoksunluğunun karanlıklarına vakum gibi çekmektedir. Bize göre AKP; hukukun üstünlüğünü ve gücünü değil, kendi oluşturduğu imtiyazlıların hâkimiyetini kurmakla ve olgunlaştırmakla meşguldür. Zira her şey ortada, tüm gerçekler bastırılamayacak kadar meydandadır. Darbecileri koruma altına alan hüküm ve uygulamanın farklı bir versiyonu MİT Kanununda yapılan düzenlemeyle yeniden belini doğrultmuş ve ayağa kalkmıştır. AKP, bir yanda 'vesayetten kurtuluyoruz' çığlıkları atarken, diğer yanda kalıcı bir vasiliğin kitabını yazmıştır. Bu kapsamda, Başbakan Erdoğan'ın 'hiçbir zaman seçilmişleri, atanmışlara kul etmeyiz' sözleri de boşlukta kalmış ve inandırıcılığın bereketli alanından tamamen uzak bir yere düşmüştür. Peki Başbakan, milletin yetkisini almış, ilgi ve desteğine mazhar olmuş milletvekilleri dört duvar arasına bırakılmışken, siz bu ifadeleri nasıl kullanmaya yeltenirsiniz ve ne hakla ağzınıza almaya cüret edersiniz?"

"GAYRİ AHLAKİLİK ANCAK AKP'NİN SIFATIDIR"

MHP lideri Bahçeli, "Ucu size dokunan yargısal bir süreci akamete uğratmak maksadıyla yapmadığınızı bırakmayacaksınız ve sayısal çoğunluğunuza güvenerek Gazi Meclisimizi seferber edeceksiniz, sonra da çıkıp hafta sonunda İstanbul'da yaptığınız konuşmanızda, 'biz bu ülkede gayri meşruluğa izin vermeyeceğiz' diyerek sözüm ona tavizsiz olduğunuzu göstermeye çalışacaksınız. Sorarım size, basiretinizi, düşünme yeteneğinizi, yanlışı doğrudan ayırma ferasetinizi mi kaybettiniz? Şunu bilin ki, gayri meşruluk, gayri millilik ve gayri ahlakilik ancak AKP'nin sıfatıdır, AKP'nin maharetidir ve AKP eseridir. Üzülerek görüyorum ki, yargı güvenirliğini AKP vasıtasıyla toptan kaybetmiştir. Meselenin tehlikeli yanı ise, hukuka itimadın ve inancın kaybolmasının, herkesi kendi hakkını arayamaya yöneltecek olmasıdır.Takdir edersiniz ki bu da orman kanunudur ve AKP'nin de muradı ve yapmaya çalıştığı budur. Zira MİT-AKP-KCK-PKK arasındaki ilişkilerin somutlaştığı ve bununla ilgili güçlü delillerin bulunduğu savcılık tarafından ileri sürülmesine rağmen, kuşkuların giderilmesi yerine iddiaların örtbas edilmesi başka türlü açıklanamayacaktır. Dün itibariyle MİT görevlileri hakkında verilen yakalama kararı kaldırılmış ve muhtemelen soruşturma dosyasının karartılması için düğmeye basılmıştır. Başbakan Erdoğan yalnızca özel yetkilendirdiği bürokratları korumakla kalmamış; İmralı, Kandil ve KCK üçgenindeki rezaletlerin de üstünü örtmüştür"dedi.

"DEVLET ADABINA SAYGILARI VARSA, GECİKMEKSİZİN İFADEYE GİTMELİDİRLER"

"Savcılar, KCK soruşturması kapsamında; 'elimizde güçlü deliler var, kimse yargıdan üstün olamaz, hiçbir kurum tabu değildir, herkes hukuk önünde eşittir' diye feveran etse de, bunların AKP bağlamında cevap bulması ve makul karşılanması mümkün olmamıştır."diyen Bahçeli şöyle devam etti; "Bu yüzden iktidar hukukun başına çorap örmüş, adalet duygusunun üzerine tüy dikmiştir. Nitekim AKP anlayışı, sıkışınca yasa çıkarmış, kanun hükmünde kararnamelerle durumu ve günü kurtarmaya müracaat etmiştir. Ne hazindir ki, vatandaşlarımız korkuların cenderesine kıstırılmış, tarafgirliğin dumanıyla zehirlenmiş ve geleceğe emniyetle bakamaz hale gelmişlerdir. Fikir beyan etme hakkı, ifade hürriyeti ve düşünce serbestîsi her defasında AKP barajına takılmış ve yere düşmekten de kurtulamamıştır. Geldiğimiz süreç içinde, hükümet her ne kadar, kişiye özel kanun yapmışsa da ve yargıya karşı cephe açarak etkisizleşmesini ve itibarsızlaşmasını sağlamaya çabalamışsa da, başta mevcut MİT müsteşarı olmak üzere, savcılık tarafından davet edilen şahsiyetler birazcık hukuka ve devlet adabına saygıları varsa, gecikmeksizin ifadeye gitmelidirler. Mademki MİT Kanununda yeni bir düzenleme yapılmıştır ve bunu da Cumhurbaşkanı el çabukluğuyla uygun bulmuştur; bu durumda, Başbakan Erdoğan mezkûr Kanunun 26'ncı maddesine göre savcılık talebine olumlu cevap vermelidir. Böylelikle MİT arınmalı, ilgili kişiler üzerinden yürüyen tartışmalarda son bulmalıdır. Hiçbir görev kimseye baki değildir."

"TÜRK MİLLETİNİ DAHA FAZLA ZORLAMAYIN"

MHP lideri Bahçeli, "Sultan Süleyman'a kalmayan Dünya, Başbakan'a ve bu devrin simalarına da kalmayacaktır. Ama millet ve devlet ebediyete kadar Allah'ın izni ve inayetiyle var olacaktır. Bunun yolu ise en başta, herkesin hukuka sahip çıkmasından ve gereğini yerine getirmesinden geçecektir. Demokrasiyi kuvvetlendirmenin ve sahiplenmenin yegâne çaresi de öncelikle hukuku layıkıyla ve adaleti ruhuyla benimsemek ve savunmaktır. Az önce de değindiğim gibi, biz padişahla sıradan bir insanı aynı anda kadının önüne çıkaran kutlu bir geçmişin varisleriyiz. Türk milleti asırlara meydan okumuşsa, arkasındaki sır emin olun budur. Çeteleşmeyin, mafyalaşmayın, suç örgütü kurmayın, hatadan dönecek erdemi hemen gösterin. Türkiye'yi daha fazla yormayın, Türk milletini daha fazla zorlamayın" dedi.

EMNİYET, YARGI, MİT EKSENİ

"Özellikle sütre gerisinde AKP'nin durduğu; emniyet, yargı, MİT eksenindeki çekişmeler, çatışmalar ve güç mücadeleleri, üzerinde düşünülmesi gereken tartışmalara da hız vermiştir" diyen Bahçeli, "Şurası bir gerçektir ki, İstanbul Özel Yetkili Savcılığın, MİT görevlilerini şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırması birçok çevrede farklı değerlendirmelere yol açmış ve zemin hazırlamıştır. Yaşananlar; sivil darbe, asayişçi çelme, saray içi çekişme, üniterci-federasyoncu kavgası, operasyoncu-diyalogcu kapışması, bürokratik oligarşinin düzeneği, güvenlikçi- müzakereci itişmesi, iktidara destek veren grupların anlaşmazlığı, ikinci 367 vakası, İsrail oyunu, yabancı istihbarat örgütlerinin tuzağı, ikinci Uludere, fitne, kurumlar arası kıskançlık olarak takdim edilmiştir. Bu görüşler arasında mukayeseli bir tasnife gitmeye bizim açımızdan gerek yoksa da, ortaya çıkan kanaatlerden önüne gelenin aklına estiği gibi konuştuğunu, ideolojik ve siyasi aidiyet penceresinden bakarak meseleleri okumaya çalıştığını söylememiz abartı olmayacaktır. Devamlı mesafe alan bu hercümercin, yığılan sorunları çözmek bir yana, teşhisinde bile yetersiz ve çaresiz kaldığı görülmektedir. Kaynatılan cadı kazanı, dedikodu okuyla rastgele yapılan talimler ve karşılıklı töhmet altında bırakan yaklaşımlar ibretlik bir tablonun belirmesine üst düzeyde katkı sağlamıştır" dedi.

EŞGÜDÜM VE UYUM TAMAMEN KAYBOLDU

Devlet içinde muazzam bir koordinasyon bozukluğu ve şaşkınlığının sürekli ivme kazandığını belirten Bahçeli; "Eşgüdüm ve uyum tamamen kaybolmuştur. Kurumlar AKP borsasında paylara ayrılmış ve siyasal menfaat karşılığı hissedarlara devredilmiştir. İdrakleri tıkalı olanların, basiretleri bağlanmışların, devleti ele geçirmeyi ve hedefleri doğrultusunda biçim vermeyi arzulayan AKP patentli çevrelerin bir sorun yokmuş gibi davranması kendi körlüklerinin bir sonucu olsa gerektir. Aslına bakılırsa, Başbakan'ın; 'Gerçekleştirdiğimiz sessiz devrim niteliğindeki değişim ve dönüşümle, kurumların uyum ve koordinasyonunu en güçlü şekilde temin ettik"sözlerinin içeriğinde bile kaygı, kırılma ve telaş hali mevcuttur. Bizi daha da düşündüren husus ise, Başbakan Erdoğan'ın taşıdığı sorumluluğun düzeyini ve içine girilen kutuplaşmanın seviyesini anlamayarak saldırgan bir üslupla sağa sola sataşmasıdır. Bunu yaparken de, herkesi kendisi gibi anlamaz, görmez ve duymaz zannetmektedir" dedi.

BAHÇELİ'DEN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A TAVSİYELER

MHP lideri Devlet Bahçeli , "Hafta sonu partisinin İstanbul İl Gençlik Kolları'nın 3'ncü Kongresine telekonferansla katılarak bu son gelişmelerle ilgili; 'Hiç kimse ellerini ovuşturmasın, hiç kimse fitne ve fesat tohumlarının yeşereceği umuduna kapılmasın, hiç kimse kriz duasına çıkmasın, hiç kimse kaos ve çatışma hayalleri kurmasın.' beyanları kendisi açısından ileri derecede talihsizlik ve aymazlıktır. Diyeceğim şudur ki, asıl Başbakan ve partisi fitne ve fesat tohumlarını ekmesin, bizim için yeterlidir. Gerginlikten medet ummasın, bizim için mesele yoktur. Kaos ve kargaşa bombasının pimini çekmesin, bizim için ümit vericidir. Başbakan'a tavsiyemiz, bizzat kendisinin kriz yastığına başını koymaması, iftiranın yatağına uzanmaması, uyarı yapanlara kaosa hizmet ediyor bühtanıyla yaklaşmaması ve kötülüklerin bağında çadır kurmamasıdır" dedi.

NATO GENEL SEKRETERİ'NİN TÜRKİYE'YE YAPTIĞI ZİYARET

16-17 Şubat tarihleri arasında NATO Genel Sekreteri'nini Türkiye'ye ziyareti ile ilgili olarak Bahçeli, "Çeşitli temaslarda bulunmuş, devletin zirvesiyle kucaklaşmış, AKP'yle hasret gidermiş ve soru işaretleriyle dolu bir gündemi arkasında bırakarak ayrılmıştır. Yapılan ikili ya da çok taraflı görüşmelerle; Suriye meselesi, Afganistan konusu, Füze Savunma Sistemi ve İran başlığı, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karadağ'ın NATO üyeliklerine dâhil edilebilmeleri ele alınmış, karşılıklı fikir-alış verişinde bulunulmuştur. Gelişmelerden hem Suriye, hem Afganistan hem de küresel projeler kapsamında Türkiye'ye yeni görevler düşeceği neticesi çıkmaktadır. Bu itibarla, AKP'nin sırtı sıvazlanmış, eli tutulmuş ve ağzına bir parmak bal çalınmıştır. Görüldüğü kadarıyla Türkiye; çevre, koridor, ileri karakol, terminal, model ve stratejik ortak tanımlamalarından sonra, şimdi de NATO'nun merkez ülkesi haline gelmiştir. Merakımız, ülkemizin ne tür saiklerden ve bilmediğimiz hangi özelliklerinden dolayı 28 üyeli NATO'nun merkezine yerleştiği ve bu sıfatı elde ettiğidir. Peygamberimize hakaret eden zihniyetin taltif ve ödüllendirmesiyle AKP, NATO'da yeni bir konum elde etmiştir. Efendimize küstahça ve alçakça çirkin yakıştırmalarda bulunan karikatür krizinden dolayı, özür dilemeye bile tenezzül etmeyen Rasmussen'in, AKP'nin desteğiyle NATO Genel Sekreterlik koltuğuna oturduğu hala unutulmamıştır. Kapanması mümkün olmayan bu derin yara ortada dururken, inancımıza ve değerlerimize küfredenlerin himayecisi olan bu zatın, AKP tarafından aşırı ilgi görmesi ve iltifata tabi tutulması bizce anlaşılamamıştır" dedi.

"GİDİŞAT HER AÇINDAN TEHLİKELİ VE HER ŞEYE GEBEDİR"

Suriye konusunda son virajlar dönüldüğünü ve son hamlelerin yapıldığını söleyen Bahçeli, "Arap Birliği, geçtiğimiz hafta Kahire'de skandal bir karara imza atarak, Suriye'ye uluslararası bir gücün gönderilmesini istemiştir. Ve bu ülkeyle her türlü diplomatik ilişkinin kesilmesi Birlik tarafından onaylanmıştır. Gidişat her açından tehlikeli ve her şeye gebedir. Anlaşıldığı kadarıyla, önümüzdeki günlerde Tunus'ta yapılacak olan “Suriye'nin Dostları Konferansıönda, Esad'a yeniden görevi bırakması konusunda telkin ve çağrıda bulunulacaktır. Bu konuda AKP, sorgulanması gereken bir biçimde aktiftir ve BOP'un taşeron ülkeleriyle, başta Katar olmak üzere iç içe ve yanak yanağadır. Maksat ise Suriye'nin bölgesel dinamiklerle ve müdahalelerle devrilmesidir. Esad'a gözdağı vermekle uğraşan, korku salmakla kendisini avutan ve başkalarının maşası olmaktan gocunmayan AKP'nin, Arap Baharı'nın ülkemizde estirebileceği fırtınayla mücadele etmesi böyle giderse mümkün olmayacaktır. Bu itibarla, Başbakan ve hükümeti bir an önce Türkiye gerçeklerine dönmeli ve 'Misak-ı Milli'nin jeopolitiğinden ayrılmamalıdır. Bütün bunlara rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi, milletimizi maceraya atacak, dağılamaya götürecek, ayrılma bekleyenlere peşkeş çekecek her yöntem, siyaset ve oluşumla cansiperane bir biçimde mücadele etmekten asla kaçınmayacak ve çekinmeyecektir" dedi.


(MV)