Aşkale yakınındaki Karasu-2 Hidroelektrik Santrali Göleti içindeki enerji nakil hattındaki arızayı gidermek için 3 Nisan günü açıldıkları deniz bisikletinin buzlara çarpıp alabora olmasıyla boğularak ve donarak ölen elektrik arıza görevlileriyle ilgili soruşturmayı sürdüren Aşkale Cumhuriyet Savcısı Ahmet Kalkan bilirkişi heyeti oluşturdu. Savcı Kalkan, bilirkişi olarak görevlendirilen iş hukuku ve sosyal güvenlik uzmanı olan Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz ve İnşaat Mühendisi Halil Yıldız'la birlikte bugün gölette keşif yaptı. Sabahın erken saatlerinde gölette yapılan keşfin ardından bilirkişinin raporunu birkaç gün içinde hazırlayacağı belirtildi.

CENAZE TÖRENİNE 3 BİN KİŞİ KATILDI

Gölette 'imdat' çığlıkları atarak ölüme giden 5 görevliden cesedi dün akşam saatlerinde çıkarılan Ahmet Sait Turan için bugün Aşkale'de cenaze töreni düzenlendi. Merkez Camii'ndeki törene Ak Parti Erzurum milletvekilleri Muhyettin Aksak, Cengiz Yavilioğlu, Aşkale Kaymakamı Asalet Karabulut, Aşkale Belediye Başkanı Ak Partili Ahmet Yaptırmış, MHP İl Başkanı Zekai Kaya, AKP İl Başkanı Murat Kılıç'la birlikte 3 bin kişinin katıldı.

Törenin ardından Ahmet Sait Turan, ilçe mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verildi. Faciada can veren diğer görevliler Mustafa Arifoğulları, Rıdvan Takım, Feridun Öztürk ve Şahin Baykal da dün defnedilmişti.

"DEVLET BÜYÜKLERİ ACIMIZI PAYLAŞMADI"

Cenaze namazından sonra Avukat Kübra Ertugay, Aşkale halkı adına bir açıklama yaptı. Ertugay "Aşkale'de ocaklara ve yüreklere ateş düşmüştür. Bu ateş, nasıl ve ne zaman küllenir? Ateş nasıl küllenebilir ki? Kardeşlerimizin bizi 'kurtarın' diye feryat eden sesleri, buz parçalarının üzerine tutunarak yardım bekledikleri o görüntüler, gözlerimizin önünden gitmedikçe nasıl küllenebilir?" dedi.

Aşkale halkının yaşadığı bu acıyı, devlet büyüklerinin paylaşmadığını ileri sürerek tepki gösteren avukat Kübra Ertugay, "Acaba kendi çocukları, onların yerinde olsaydı, yine de oturup sakince seyredebilecekler miydi? Artık biz bundan sonra da acımızla yaşanmayı öğreneceğiz. Ama bir de bu acımızın devletimizin büyükleri tarafından da iki satır sözle bile olsa paylaşılmaması bizi derinden üzmüştür. Bu ilgisizlik, bu kaderine terkedilmişlik acımızı daha da artırmıştır. Bizim gözümüzde yaş, ağzımızda nefes, dilimizde söz tükendi" diye konuştu.

HUKUK MÜCADELESİ BAŞLATILIYOR

Gölet faciasında yaşamını yitirenlerden 58 yaşındaki Mustafa Arifoğulları'nın ailesinin avukatı Bilge Mutlu Bilge, iş güvenliği ve kurtarma çalışması açısından büyük ihmal olduğunu ileri sürdü.

Başlatılan soruşturmada gözaltına alınan İşletme ve Bakım Müdürü Tuncer Yeşilyurt'un tutuklandığını, diğerlerinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldıklarını anımsatan avukat Bilge, "Bunu buz dağının görünen kısmıdır. Bir de görünmeyen kısmı var" dedi. Avukat Bilge, olay günü saat 19.00'da, ölenlerden Mustafa Arifoğulları'nın oğlu Arif'in arayıp yardım istediğini belirterek şunları söyledi:

"Arif Arifoğulları bana 'Şu an hala yaşıyorlar. Bize Allah rızası için bir hava ambulansı lazım. Gelse kurtarırız' dedi. Bunun üzerine 112'yi aradım. 112 bana 'Ambulansın gece görüşü, orada elektrik telleri olduğu için iniş güvenliğimiz yok' dedi. Ben, '5 kişi kurtarılmak için sizden yardım bekliyorlar' dedim. Biraz sonra helikopter, gölete gidiyor ama bir tur atıp dönüyor. Tekrar aradığımda 'Helikopterin inerken bir basıncı var. O basınç nedeniyle göletin yüzeyinde bulunan 5 kişi belki dibe vurur' diye inemiyoruz. Gece görüşü olmadığını ve askeriyeden helikopter istediklerini söylediler. Saat 23.30'da başka helikopter geldi. Saat 16.30'da olay olmuş. 19.30'a kadar ciddi bir kurtarma çalışması yapılmamış. Kurtarma ekiplerinin teknik donanımları yetersiz. AKUT'un elinde bir bot var. Olay yerinde kriz masası kurulmuş mu? Gereken kurumlarla zamanında neden irtibata geçilmemiş?"

"BU BİR CİNAYETTİR"

Avukat Bilge Mutlu Bilge, tüm bunlar irdelenmesi gerektiğini belirterek, "İş güvenliği çok önemli. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ne kadar uygulanıyor. 4'ü taşeron firmada birisi TEDAŞ'ta çalışıyor. Gönderilen işçilerin üzerinde güvenlik ve koruyucu elbise yok. Bu konuları bilirkişi tespit edecek" dedi. Bu insanların 2 saat boyunca kurtarılmayı beklediklerini, olayı görenlerin ölünceye kadar 'Kurtarabilir miydik?' veya 'Kurtarabilirdik' düşüncesiyle vicdanen rahatsızlık duyacaklarını belirten avukat Bilgi Mutlu Bilge sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu olayın tek bir açıklaması var. Maaleseflerle başladı, keşkelerle devam etti, bir varmış bir yokmuşla sonuçlandı. Gökten bir elma düşmedi. Yani bir helikopter gelemedi. Bu olay bana göre bir cinayet. Bir insan olarak en kutsal hakkımız olan ve anayasa ile teminat altına alınmış olan yaşam hakkımızın bu kadar basit ihmallere feda edilmemesi adına gerekli mücadeleyi yapacağız."

CHP'Lİ MELDA ONUR'UN ÇIKLAMASI

Aşkale'ye gelen ve olayla ilgili bilgi alan CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur yüzme bilmeyen işçilerin son derece güç koşullarda deniz bisikletine bindirilerek göreve gönderilmesini eleştirdi. Onur şunları söyledi:

"2 kişilik deniz bisikletine 5 kişiyi bindirerek oraya gönderiyorsunuz ve bunu yaparken en ufak bir ambulans, kurtarma, helikopter yardımı için ön hazırlık yapmıyorsunuz. Bu yabana atılır, affedilir bir durum değil. TEDAŞ yönetimi baştan sorumludur. İki saat boyunca yardım istedikleri, can çekiştikleri ve donma noktasında olduklarını görüyorsunuz. Ve oraya iki saatte bir helikopter ayarlayamıyorsunuz."

Melda Onur, buraya gelmeden önce Bağbaşı Köyü halkının HES direnişiyle ilgili Tortum Adliyesi'ndeki 16 kişinin yargılandığı duruşmayı izlediğini belirten Melda Onur, "Valilik, özellikle bu Bağbaşı köylülerini dayakla dize getirmeye çalışan kolluk kuvvetlerin çok büyük sorumlulukları var. Bağbaşı'na o kadar kolluk kuvveti gönderiliyor, kadınlar yerlerde sürükleniyor ama barajda yardım bekleyen işçilere 2 saat boyunca bir şey yapılmıyor. Bu beş kişinin hesabı Meclis'e kadar götürülüp sorulacaktır" diye konuştu.

Taşeron uygulamasının 'kiralık katile' dönüştüğü görüşünü savunan Melda Onur, "TEDAŞ bir takım işlerini taşerona yaptırıyor ama denetleme yapmıyorlar. Tortum'un Bağbaşı'ndaki HES'i yapan şirketin taşeron firması var. Bu firma köylüleri sanık etti. Bunlar İstanbul Esenyurt'ta AVM inşaatında 11 kişinin cayır cayır yandığı yüklenici şirkettir. Boşu boşuna 'yaşam hakkı' demiyoruz. Taşeronlar kiralık katil görevi görüyor. Aşkale taşeronların son cinayetidir. İnsanları ölüme göderiyorsunuz sonra seyrediyorsunuz. TEDAŞ, valilik, bürokratlar sorumludur. Bakana kadar bile çıkar" dedi.

SORUMLULAR NASIL İFADE VERDİ?

Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak suçundan tutuklanan ARAS Elektrik Dağıtım A.Ş. Erzurum İl Müdürlüğü'nde İşletme ve Bakım Müdürü olarak görev yapan Tuncer Yeşilyurt, dün Aşkale Sulh Ceza Mahkemesinde verdiği ifadede Mustafa Arifoğulları'na arızaya deniz bisikleti ile müdahale etmeleri konusunda kesinlikle talimat vermediğini bildirdi. Olaydan bir gün önce HES'in oluşturduğu gölete giderek inceleme yaptığını anlatan Yeşilyurt, botla girmemeleri konusunda taşeron Temel Elektrik Kontrol Mühendisini uyardığını iddia etti. Yeşilyurt, "Ancak işçilerin ölümüyle neticelenen arızanın olduğu direk henüz yıkılmamıştı. Benim oraya gitmem Çat ilçe merkezini besleyen hat içindi. Mustafa Arifoğlulları olay günü saat 15.00 sıralarında direğin yıkıldığını söyledi. Bu nedenle meydana gelen olayda kusurum yoktur" dedi.

Personel Müdürlüğüne vekaleten bakan Şahin Torun ise Aşkale'de İşletme Şefi olan Yalçın Turda'nın olay günü Erzurum'daki seminerde bulunduğunu söyledi.

Taşeron firma Temel Elektrik Limited Şirketi'nin sahibi Fehmi Temel ise mahkemede, olayı saat 20.00 sıralarında öğrendiğini bildirdi. Ölen işçilerden 4'ünün firmaya bağlı olduğunu işaret eden Temel, "Biz işçilerin bakım ve tamir işlerindeki ekipmanlarının temin etmek, iş güvenliğini sağlamakla görevliyiz. Biz kesinlikle deniz bisikleti ile müdahale edilmesi konusunda talimat vermedik. Kaldı ki bizim böyle bir yetkimiz de yoktur" diye konuştu. Fehmi Temel'in avukatı Muhammet Hatip Dursun ise mahkemede, işçilerin kaza sonrasındaki ihmaller sonucu öldüğünü ileri sürdü. Müvekkilinin bu olayda kusuru bulunmadığını öne süren Dursun, "Dosyada müvekkilimin kusuruna ilişkin herhangi bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca henüz bilirkişi raporları da alınmamıştır. Mahkemeye sevk edilen şahısların sırf kamuoyunun beklentisini karşılamak amacıyla tutuklanmaları, hukuka ve adalete aykırılık teşkil eder" dedi.

Tİ(KS/ESM)