Seçim bölgesi olan Bursa’da gezisini sürdüren Arınç, işadamlarıyla yaptığı kahvaltılı toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, Suriye’nin Humus kentindeki  katliamla ilgili soru üzerine olaydan büyük üzüntü duyduklarını söyledi. Hükümet olarak. Suriye’de yaşanan bu olaylara seyirci kalmayacaklarını ve mevcut yönetimin vazgeçmesini, halka baskı uygulamamasını öldürme olaylarının bir an önce son bulmasını her defasında ısrarla söylediklerini anlatan Arınç, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki, ana muhalefet partisi de, muhalefet partisi de Suriye’nin içişlerine karışmamak gerektiğini Türkiye’nin böyle bir meselesi olmadığını bize söylüyorlardı. Son Kandil gecesi yaşanan vahşeti gördükten sonra Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli’nin bu konuda neler söyleyeceğini merak ediyorum. Bu acılarının yaşanacağını tahmin ediyor ve endişe duyuyorduk. Maalesef bütün Müslümanlar için kutsal bir gece olan Mevlit Kandili’nde Esad ve askerleri Hama’yı Humus’u kuşattı. Bombaladılar ve maalesef arkalarında 500’e yakın ceset bıraktılar. Bir kandil gecesinde hangi dine mensup olursa olsun insanlara ilişmemek hele akşam evlerinde, korunaklı yerlerde otururken bu insanları öldürmemek onlara ilişmemek gerekir. Ama gözlerini kan bürümüş olan bu yönetim emrindeki insanları adeta tek tek öldürmek üzere görevlendirmiş bulunuyor.

Bundan dolayı büyük ızdırap duyuyoruz ve Türkiye’nin Suriye’ye karşı yürüttüğü diplomaside ve tutumda ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor."

"RUSYA’NIN DA BU TAVRINDAN SÜRATLE VAZGEÇMESİ GEREKİR"

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, geçen mart ayından bu yana Suriye’deki olaylara en duyarlı tepkiyi Türkiye’nin verdiğini, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Recep Tapyyip Erdoğan'ın, kendilerinin Suriye’deki yönetimi bu vahşetten vazgeçmesi için eldeki tüm imkanları kullandığını anlattı. Arınç, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki siyasi konuda Türkiye yalnız bırakılmıştır; Hem içerde, hem de dışarıda. İnsana ızdırap veren husus da şudur. BM Güvenlik Konseyi’nde bu vahşetin durdurulması için ülkeler karar tasarısı alıyorlar. Ama Rusya ve Çin bunu veto ediyor. Esasen BM’nin bu yapısı artık şiddetli bir şekilde sorgulanmalıdır. Herkesin ittifak ettiği bir konuda veto hakkı bulunan 5 ülkeden birisinin bu hakkını kullanması bütün ülkelere karşı bir duruştur. Şu veya bu sebeple Rusya, Suriye’deki yönetimi tutmakta ona karşı elde edilen bütün imkanları boşa çıkarmaktadır. Rusya’nın da bu tavrından süratle vaz geçmesi gerekir. Savunduğu ilkeler adına insanların öldürülmesine gözyuman bir ülke dünyada her zaman kınanacaktır ve ayıpla karşılanacaktır."

"BU VAHŞETİ İRAN NASIL KARŞILIYOR, DUYMAK İSTİYORUM"

Arınç, hükümet olarak bugüne kadar yaptıklarını bundan sonra daha yüksek sesle bir taraftan Arap Birliği, diğer taraftan BM, bir taraftan Türkiye tek başına Suriye halkının yanında bütün adımları atacağını ve üzerine düşen insani görev kardeşlik görevini mutlaka yerine getireceğini ifade etti.

Suriye’de bir kandil gecesinde yaşanan bu vahşeti İran’ın nasıl karşıladığını duymak isteğini belirten Arınç, "İran, Lübnan nasıl karşılıyor duymak istiyorum. Irak üzüntü duyuyor mu? Duymak istiyorum. Eğer onlardan bir ses seda çıkmazsa ülkelerinin içindeki İslam kelimesini çıkarmaları gerekir. Bizim bildiğimiz İran İslam Cumhuriyeti diye bir ülke var. Yoksa İran filan mezhep grubu adına bir ülkenin ismi yok. Dolayısıyla bu dayanışma Müslümanlar'ın göz göre göre öldürüldüğü bir gecede bir günde görmezlikten gelinecek bir şey değildir. Her ülkenin bu olaylar karşısında kendisini test etmesi gerekir. Dolayısıyla Suriye, yönetim olarak yalnız bırakılmalıdır. Halkını kucaklamalıyız. Masum insanlarla kardeşlik hukuku içinde olmalıyız. Ama bu vahşeti yöneten yönetimlerine ve onların elindeki silahlı güçlere karşı bütün imkanlarımızı kullanmalıyız. Yaşanan bu vahşet adeta devam edecek gibi görünüyor. Bundan üzüntü duyuyoruz. Türkiye üzerine düşeni mutlaka yapacak" dedi.

"SELAM OLSUN KILIÇDAROĞLU’NA"

Arınç, ABD’li yazar Paul Auster’ı Atatürk’e benzetmesiyle ilgili açıklamasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı değerlendirmenin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Ayak üstü cevap vermiş' diyorsunuz. Oturarak söyleseydi, belki farklı bir şey söylerdi. Ben müthiş bir benzerliği orada ortaya koymuştum. Fotoğraflara kim bakarsa ‘Bülent Arınç ne kadar dikkatiymiş’ diyecek. O sözlerimi bir kenara bırakayım ama sonra kullandığı cümle dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu hatırlatmak isterim. Biz gerçek sanatçıyı da, sanatı da onlardan çok daha iyi biliriz. Önce kendilerine bir baksınlar. En azından referandum öncesinde ‘Evet’ demeyi düşünen sanatçılara karşı kullandıkları utanç verici kelimelere bir baksınlar. Mesela Sayın Kılıçdaroğlu, hemen sağ tarafındaki Süheyl Batum’a dönse; 'Sen Bezen Aksu’ya (sazan) demiştin değil mi?' diye hatırlayacaktır. Bir başkasına dönüp baksa Orhan Pamuk’a hakaret edildiğini görecektir. Bir başkasına dönse Orhan Gencebay için hangi çirkin kelimelerin kullanıldığını göreceklerdir. Onların sanat ve sanatçı adına düşündükleri ve anladıkları sadece kendileri gibi düşünen hareket eden kişiler olmalı her halde. Halbuki sanat evrenseldir. Sanatçılar da takdir edilecek insanlardır. Gerçek sanatın her zaman başımızın üstünde yeri var. Ama referandum öncesinde en azından en yakın planda onu hatırlıyorum. 'Evet denmelidir bu anayasa oylamasında' diyenlerin nasıl hakaretlerle karşıladıklarını milletimiz çok iyi biliyor. Benim için değerlendirme yapacağına sağındaki solundakilere baksın ondan sonra konuşsun buradan da selam olsun Kılıçdaroğlu’na."



IA,FK(FK/İD)